1. insan kendini ne kadar aldatabilir? bugün savaşa açık açık destek verenler, olumlayanlar, sessiz kalarak müsaade edenler, bir kaç sene sonra yüzleri kızarmadan dolaşmaya devam edecekler mi, boğazlarına bir sıkıntı çökmeden yaşayabilecekler mi - asıl merak ettiğim bu.

    bugün abd kamuoyu gözünde vietnam savaşı neyse, fransa kamuoyu gözünde cezayir savaşı neyse, ingiltere kamuoyu gözünde falkland müdahalesi neyse, bu savaşın da aynı kadere mahkum olduğunu görmüyorlar mı?
  2. yazı umrumda değil. içindeki çelişkiler de. tek amacım hukuksuzluğu elime geçen her fırsatta haykırmak. haykırma ihtiyacının nedeni adalet yerini bulsun idealizmi de değil. ihtiyacın nedeni, yıllardır tutturulan yolun sadece acıya yol açtığını görmek. çözümsüzlüğe mahkum edilen kürt sorununun türkiye'nin insanlarının belini büktüğünü görmek. bunu anlamayanlar zannediyor ki amaç bir savaşı kazanmak. bir tarafın bayrağını mantıktan azade sallamak. saçmalık! sınırsız acılara sebep olan toplumsal meseleleri sıcak koltuklarında kahvelerini yudumlarken kazanç/kayıp çetelesi üzerinden yorumlamayı marifet bilenlerin medar-ı iftiharı, acıya duyarsız rasyonel bir yürek inşa edebilmiş olmak. çürük iddiası olayları tarafsız görebilme becerisi olan bir umursamazlık.

    o iş öyle değil. öncelikle kürt halkı, ulus-devlet inşa etmeye karar verdiklerinden beri dört devlet tarafından ezilen bir halktır. yok sayılan bir halktır. kültürel gelişimine ket vurulmuş bir halktor. devlet olamamış, ülke kuramamış bir halktır. şimdi kalkmış diyorsun ki bu halk, abd ve rusya'nın verdiği konjonktürel desteğe sırt çevirmedi diye, türkiye gibi bilfiil emperyal bir devletle aynı kefededir! niye? çünkü emperyalistlerden yardım aldı.

    demagojinin en eski hilesi iş başında: platoncu anlamıyla öyle ideal bir kriter belirle ki, buna nail olmak imkansız olsun, ama bu ideale ulaşamadı diye muhattabını kösteklemek de mümkün olsun. bu zavallı münazara taktiği, "solcuysan neden arabaya biniyorsun" saçmalığından başlar, "ezilen halksan neden emperyal devletlerin desteğini kabul ettin"e gelir. argümanını aklınca başarıyla ortaya koyan bünye sırtını güçlüye dayamış olmanın rahatlığıyla bekler ki muhattabı bir karşı argüman üretmek için çırpınsın. üstüne bir de (akıllı ya) der ki "bak ben tarasızım, sadece kriterlere bakıyorum". yok ya? kriteri de senin belirlediğini unuttun galiba!?

    önce "afrin harekatı emperyalizme hizmet ediyorsa fikrimi değiştiririm" diyip sonra türkiye'nin kendisinin zaten emperyal olduğunu kabul eden kısa devreyi geçiyorum (ki entryler silinmiş). yine de anlatıyorum.

    ne dedik? türkiye, dedik, kendi özgüllüğünde emperyal bir devlettir. bu durum kürt siyasi hareketi içerisinde pkk gibi tepkisel bir oluşuma sebebiyet vermiştir. kitle desteği de elde etmiştir bu oluşum. bu oluşum diğer ulus-devletlerden destek almış mıdır? almıştır.

    ne dedik? birlikte yaşadığın kişinin yıllarca konuşmasına izin vermezsen, kötü davranıp döversen, o da zaman içinde başka kişilere kaş göz yapmaya başlar. bunun en büyük kabahati de sendedir. bu süreç başladıktan sonra, yani senin iç işlerine başkalarının çomak sokmasına sebep olacak zayıf karnı oluşturduktan sonra, bunun varacağı noktayı kestiremezsin.

    devlet olarak senin ödevin bu iç problemini çözmektir. çünkü öncelikle bu probleme sen sebep oldun, sen! birlikte yaşadığın kişi başkasıyla mı yatmış? senin ödevin, eğer hala birlikte yaşamak istiyorsan, bir çiçek alıp özür dilemektir, kafasına bir kurşun sıkmak değil! bilmiyorsun ki o kurşun dönüp seni de vuracak.