1. homofobinin tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş olay. kimseye hiçbir şekilde zarar vermemiş, çevresine zarar vermemiş, hayatını özgürce yaşamak isteyen, eğlenen, mutlu insanlar hedef alınmıştır.

    her yere gelip büyük harflerle "artik insanlarin cinsel yönelimlerine, yaşayiş biçimlerine ve düşüncelerine say gi du yun!" yazmaktan yorulduk. söylemekten, anlatmaktan dilinde tüy bitti insanların, uzmanların... bunu yapan insanların beyinleri nasıl yıkanıyor bilemiyorum ve inanamıyorum. o kişinin ve örgütlerin psikolojisine girmek imkansız neredeyse. bu vahşeti yapan kişinin akıl sağlığı yerinde değil, o zaten cani, o zaten tehlikeli bi katil. peki ya aramızdakiler? saygı nedir, özgürlük nedir bilmeden sözde din lafları edip bizleri köşe başlarında öldürmek ya da laf atmak, tecavüz etmek için yer kollayanlar aramızdalar.

    bastırılmış cinsellik sebebiyle dünyanın her yanında bu tür canilikler yapılıyor. kendilerini bulamıyor insanlar. bulamayınca öfkelenip, cinselliğinden ve mutluluğundan çekinmeyen, normal ve mutlu insanları işte böyle öldürüyor. bu saldırıda can veren insanlar sıradan ve normal insanlar. bu tarz hastalıklı düşünceleri bulunan sosyopatlar, caniler, işte bunlar anormal ve önlerine geçilmesi gereken insanlar.

    beyinlerinden pislik akan katillere, onları koruyan ve alkışlayan medya mensuplarına, buna göz yumup aleni bir biçimde hedef gösterip destekleyen tüm politikacılara inat, susmayacağız. herkes hayatını istediği biçimde yaşayacak. yaşayacağız, doğru olanı, hakları olan mutluluğu yaşayacak bu insanlar!
    jole
  2. iki yaz önceydi; Ege'nin ufak bir tatil kasabasında bir pazar yeri. iki yaşlı adam, bir de 4-5 yaşlarında ufaklık. "senin torun mu?" diye sormuştu biri diğerine; "maşallah yaw, ne de büyümüş"; "benim" demişti diğeri de, "büyüdü aslan parçası, ışid'ci yapacaz amcası"...sonra kahkahalar.

    genelleme yapalım mı buradan? yok, yapmayalım bence de... evdeki yüzde ellileri, geçen yaz toplum huzuruna aykırı diye onur yürüyüşünde üzerlerine tomalarca su sıkılanları, iftar çadırlarından yaka paça dövülerek atılan Suriyeli çocukları ... hiçbirini genellemeyelim. hepsi münferit.

    eşcinselsen, inançsızsan (onun inandığı gibi değilsen), ezilensen, sosyalistsen mesela; ez cümle azsan, ötekileştirilmişsen dönüp yanındaki uzak sandığın kardeşini göreceksin, belki ancak o zaman sayılmakla, kırılmakla bitmeyecek kadar çoğalabiliriz. aksi zor. karşımızda muazzam bir mutasyonla sürekli çoğalan bir virüs var.

    yazarken aklıma geldi; şu güzel filmi de buraya bırakayım, orada çok güzel bir şey anlatılıyordu.
    mesut