• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.28)
127 hours - danny boyle
dağcı aron ralston'un başından geçenlerin gerçek hikayesi... genç bir dağcı olan aron, utah yakınlarında büyük bir kaya parçasının arasına sıkışır. 5 gün boyunca kolu kayaya sıkılmış, susuz ve aç kalan aaron, arkadaşlarını, sevgilisini (clémence poésy), ailesini ve yolda kazadan tam önce karşılaştığı iki dağcı kızı (amber tamblyn ve kate mara) hatırlamaktadır. 5 gün boyunca yaralı halde sıkışıp kalma hali ve içsel sorunlarıyla karşılaşmak zorunda kalan aaron aynı zamanda cesareti ve kendisini metrelerce derinlikteki bu beladan kurtarmaya yarayacak tüm yönleriyle de yüzleşir. hayatı için bir çeşit tuzağa dönüşen bu olayda aron, soğukkanlı olması gereken şoke edici bir çözüm yolu bulur.


  1. 2004 yayınlanan, dağcı aron ralston'un otobiyografisini yazdığı Between a Rock and a Hard Place adlı kitabın beyaz perdeye uyarlamasıdır.

    katıldığı bir talk-show'da kendi ağzından iki kaya arasında sıkıştığı 127 saati, öncesini ve sonrasını yeniden anlatmaktadır. röportajın en etkileyici kısmı ise filmin galasında kolunu keserken kendini seyrederken hissettikleri.

    aron ralston'un hikayesini ilk okuduğumda, filmini izlediğimde, röportajı dinlediğimde, hatta filmin/kitabın ismini duyduğumda tüylerim diken diken olur. aynı cesareti ben gösterebilir miydim, oradan canlı çıkabilir miydim diye sorgularım kendimi bir süreliğine. ancak sonrasında "ya ben zaten kızlarla takılmayı tercih ederdim." diye anında uzaklaşırım bu ürpertici düşünceden.
  2. filmin türkçe adı " 127 saat "
    filmin gerçek hayattan alınmış olması güçlü ve zayıf yanını oluşturuyor. buradaki handikap şu; bu film yaşanmış bir gerçeği etkili anlatabilecek mi?
    yoksa gerçeğin gölgesinde mi kalacak?
    ben biraz ikincisini hissettim bu filmde. filmin öncesinde filmin kahramanı hakkında çok şey okumayın, filmden sonra okuyun!
    belki filmin havasına tam adapte olursunuz.
    hayatının her safhasında kanyonları, gezileri, heyecanı hayatın normal akışı gibi yaşayan bir adama hiçbir şeyin engel olamayacağının büyük resmini çekmiş bu film.
    filmin en etkileyici sahnesi - bana göre - kahramanın sıkıştığı yerde bir su rüyası görmesiydi.
    hayat öyle değil midir zaten; gerçekleri kabul edemediğinde hayallerine kaçar, onlara sığınırsın.
    filmin sonu güzeldi; ki gerçek hayattakinin iz düşümünün de aynı olması daha da güzel bir final sunmuş izleyene.
    sevdiğin şeyleri yapmaktan asla vazgeçme! hayatı anlamlı kılan budur! risk mi? risk her yerde her şeyde vardır.