1. bugun oyumu kullanarak vatandaslik gorevimi yaptim. konsolosluk izlenimlerim gecmis secimlere gore daha renkliydi. katilim ise inanilmaz derecede yuksekti. amerika'da gecmis secimlerde %10-20 araliginda olan katilim bu referandumda rekora ulasir gibi duruyor yada benim gordugum konsolosluk icin rakamlar boyle. benim gibi cevre sehirlerden 3-4 saatlik yol yapip gelenler oldugun gibi cok uzak eyaletlerden de katilim oldugunu gorunce cok sevindim. oy kullandiktan sonra tanistigim bazi turklerin geldigi eyaletleri duyunca bu secim icin bir umut dogdu icimde. umarim halkimiz gereken cevabi verir ve sandigina ulkesine sahip cikar.
  2. eminim ki beyaz arka plan evet ve bok rengi arka plan hayır üzerinde psikologların yardımı alınarak çalışılmış. beyazın bariz bir çekiciliği var. iktidar açısından bilimin işe yaradığı nadir zamanlar bunlar.
  3. mühürsüz pusulalara sandık başkanının mühür bastığı videoyu izlettiğim bir arkadaşım "bu gerçek değildir, olmaz öyle şey" dedi. hani bir tevatür, duyum değil, direkt videoyu gösteriyorum. fotoğraf olsa hadi "montaj" diyebilirsin de ulan video direkt kimin ne yaptığı görülüyor adam hâlâ "gerçek değildir" diyor.

    böyle bir kitleye hiçbir şey yapamazsınız dostlar. bizler bu akp'lilere, birtakım mantıksal çıkarımlar ile usulsüzlükleri izah etmeye çalışıyoruz ama adamlar alenen gözüyle gördüğü şeye "yalan bu" diyebiliyor.

    nasıl bir günah işlediysek artık, yaratıcı bu ülkeyi ahmak ve gerzeklerin organize olmuşluğu ile cezalandırıyor.
  4. çala çala kazanacaklar yine. 5 tane oy kullanan muhtar mı dersin, suriyelilere evete bas diye evet oyu kullandıran mı dersin, evinde oy sandığı ve birsürü evet ile fotoğraf çekilen mi dersin...

    demokrasinin olmadığı bi yerde demokratik bi referandum beklemek hata zaten..
  5. türkiye'nin çok kritik bir süreçten geçtiği şu dönemde, gelecek hamlelerin kilit noktası olacak. batı, kör gözüne parmak dercesine 'hayır' diyor. peki ya gerçekten 'hayır' mı isteniyor? bana kalırsa evet isteniyor. evet çıkacak, batı tarafından üstü çizilen erdoğan tek adam ilan edilecek ve sonrasında ırak, suriye ve arap baharı yaşatılan ülkelerdeki senaryoların farklı bir versiyonu ile türkiye'ye siyasi, askeri ve ekonomik baskılar uygulanacak. aslında bana kalırsa, erdoğan'ın kendisini 'hayır' diyenler, erdoğan'dan çok daha koruyor.

    - türkiye, 15 temmuz 2016 darbe girişimi sonrası beladan kurtulduğunu sanıyordu. aslında hepimiz öyle sanmıştık. meğerse iş başkaymış. 15 temmuz başlangıçmış. cia destekli fetö başarısız olduğu darbe girişiminde bile ülkeye çok büyük bir darbe vurmuştu.

    - ardından 24 ağustos'ta fırat kalkanı harekatı başladı. rusya ile ilişkiler güçleniyor, kürt koridorunun bölünmesi için önemli bir adım atılıyordu. abd'nin küreselci güçleri rahatsız, neoconlar ise pek endişeli değildi.

    - abd seçimleri yapıldı ve trump başa geldi. ilk hedef olarak suriye'yi değil, iran'ı gösterdi.

    - trump'ın işi zordu. çünkü cia ve abd ordusunda etkin güç küreselcilerdi. michael flynn(birazdan geleceğim bu adama), trump'ın danışmanıydı ve savunma bakanı olarak atanacaktı. ancak cia, rus yetkililerle görüşmesini sızdırdığı için flynn istifa etmek zorunda kaldı.

    - bu süreçte özellikle almanya ve hollanda krizleri doğdu türkiye için. suni krizin yaşandığı hollanda, çok önemli bir sorun değildi ama almanya ve ingiltere'nin bazı iddiaları ortalığı karıştıracak cinstendi. medyada pek yankı bulmadı orası ayrı.

    - geçtiğimiz günlerde rıza sarraf davasının savcısı prett bharara görevden alındı. yerine yeni savcı atandı. ancak bu olaydan birkaç gün sonra halkbank genel müdür yardımcısı hakan attila, 17-25 aralık olaylarından sonra 7. kez gittiği abd'de tutuklanarak cezaevine kondu.

    - yine aynı günlerde michael flynn'in, türk hükumetiyle ekim alptekin aracılığıyla görüştüğü ve fethullan gülen aleyhine lobi yapılması hususunda anlaştığı iddia edildi.

    - bu olaydan birkaç gün sonra milli güvenlik kurulu'nda fırat kalkanı harekatının bitirildiği açıklandı.

    - dün ise abd dışişleri bakanı rex tillerson türkiye'ye geldi. çok kilit bir iran sözü etti. basına yansımadı.

    çok kısa bir özetini geçtiğim bu süreçte, batı, erdoğan'ın üstünü çizmiş gibi görünüyor. daha önceleri demokrasi havarisi olan, arap baharının yaşandığı ülkelere rol model olacak 'demokrat türkiye ve akp iktidarı' bugün kötü adam. aynı erdoğan bugün diktatör!

    7 şubat 2012 mit krizi'nden bu yana batı'nın fiili müdahalelerini hissediyor erdoğan. ardından yaşanan 17-25 aralık süreci de bunun ayyuka çıkmasıdır. halkbank ceo'sunun yakalanması sonrası savcılık iddianamesinde geçen ifadeler 17-25 aralık sürecini bir nevi gözler önüne seriyor. dinlemeleri kim yaptı? cia bu dinlemeleri kendi yapmadıysa nasıl ulaştı? fiili anlamda müdahale dediğim bu işte. fetö eliyle iç işlerimize direkt hakim oluyorlar. ardından 15 temmuz süreci yaşandı ve ülkede büyük bir abd karşıtlığı başladı.

    fırat kalkanı operasyonu ile rusya ilişkileri güçlendi. arada konsolos ve uçak krizleri yaşansa da üstü kapandı. taraflar ilişkileri bozmayacaktı. lakin trump başa gelmemişti henüz. trump başa geldikten sonra ve fırat kalkanı'nda ilerleme yaşayınca, erdoğan, rakka operasyonu için abd ile temasa geçti. süreci uzatan, net karar vermeyen, pyd ile iş birliğinden taviz vermeyen abd, adeta rusya ile türkiye ilişkilerini baltalıyordu. 12 şubat 2017'de körfez gezisine çıktı erdoğan ve orada iran'a yüklendi. fars milliyetçiliğinin önünün kesilmesi gerektiğini vurguladı. wall street journal suudi arabistan'ın 'arap nato'sunu kuracağını yazdı.

    bu olaylar yaşanırken rusya, pyd ve suriye rejimi ilişkilerini güçlendirdi. türkiye adeta tek başına bırakıldı. yeniden abd ile ilişkileri yükseltmek zorunda kalan erdoğan için bir tehlike vardı: abd içinde neocon lider trump ile küreselciler çatışma halindeydi. bunun en basit örneği flynn olayı aslında. cia'nın 'yediği' michael flynn, türk diplomasisinin başarısızlığının resmidir aslında. bugün avukatının yaptığı açıklamada da 'dokunulmazlık verilirse konuşurum.' demiş flynn. peki ya konuşursa? türkiye ile abd ilşkilerini çıkmaza sokmayacak mı bu durum? peki flynn ile bağlantı sağlayan ekim alptekin nasıl biridir?

    fetö aleyhine lobi yapmak için fetö ile bağlantısı olan bir isimle anlaşmak, o ismin kurduğu bağlantının cia tarafından yenmesi ve küreselcilerin trump'a karşı hamlesi... şu siyasi yanlışlıklar akıl alır gibi değil. peki devamında ne olur?

    bugün internette bazı yerlerde 15 temmuz darbe girişiminin fetö tarafından yapılmadığı, mit ve genelkurmay tezgahı olduğu iddia edildi. bu iddianın dolaştığını nedim şener yazdı. aynı şekilde yakın dönemde alman ve ingiliz basınında da darbenin fetö tarafından yapılmadığı iddiası vardı. muhtemelen 16 nisan'dan sonra evet çıkması halinde darbeyi fetö'nün yapmadığı iddiası yayılacak. sosyal medya ve dış basın yoluyla halkın aklı bulandırılacak. halk nezdinde ciddi bir itibar da kazanacak fetö'nün darbe yapmadığı iddiası.

    bunun dışında ekonomik yaptırımlar söz konusu olabilir. geçtiğimiz hafta iki ab yetkilisi, türkiye'nin ab ülkeleriyle ilişkiyi germesinin pek mantıklı olmadığını, en çok ihracatı ab ülkelerine yaptığını ve durumun değişmemesi halinde bundan türkiye'nin zararlı çıkacağını söyledi. linki bulamadım şu anda, bulunca eklerim.

    darbe konusunda akıl bulandırmak, ekonomik darboğaz ve yeniden hortlama ihtimali olan terör... 16 nisan'da evet çıkması halinde erdoğan'ın sokulması muhtemel cendere bu gibi duruyor. ancak bunun yanında rex tillerson dün iran'a karşı, türkiye ile iş birliği yapacağız dedi. trump yönetimi, erdoğan ile ilişkilerini bu yönde sürdürmeyi planlıyor. hatta geçtiğimiz hafta eski abd büyükelçisi james jefferson: ‘’Tillerson’un Ankara’daki asıl misyonu, Rakka’ya gidecek güçler konusunda anlaşmak değil…Tillerson’un Ankara’daki asıl misyonu bölgede daha geniş planda Türkiye’yi İran-Rusya etkisine karşı cephede konumlandırmak….’ dedi. yani arap nato'su için evet çıkarması gereken bir türkiye var. aynı zamanda neoconların dışında erdoğan'ın düşmesini ve yeni, uyumlu, iş birliği içinde olacak bir hükumetin gelmesi için de evet lazım.

    iran konusuna yönelik medyada haber yok. abd ile olan ilişkilerde tepki yok ve fırat kalkanı harekatı bitirildi. bu harekatın bitirilmesi ve pkk'nın üstüne gidilmemesi bizi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakacak. sadece halkbank ceo'sunun yakalanmasından ve rıza sarraf davasından ötürü mü bitirildi fırat kalkanı harekatı? en kuvvetli senaryo bu gibi duruyor. aynı zamanda iran konusunda iş birliği yapılacaksa, ülkenin 2 ayrı noktaya kilitlenmemesi için fırat kalknaı'nın bitirilmesi önem taşıyor. eğer trump yönetimi istediğini elde ederse, yeni dönemde gündemimizi iran meşgul edecek. peki kürt koridoru neden önemliydi? hem sınırımızın terör tehdidi altında olmaması hem de güneydoğu'da kürt vatandaşlarımız için bu koridorun bölünmesi önemliydi. ancak abd için de körfez enerjisinin türkiye üzerinden avrupa'ya taşınması önemli. bu sebeple küreselciler fırat kalkanı'nın bitirilmesine önem veriyor. çünkü rusya'nın ihracatının büyük bir bölümünü enerji oluşturuyor ve bu konuda rusya'nın tekeli kırılırsa, büyük bir darbe yemiş olacak rusya. peki biz kime hizmet ettik fırat kalkanı'nı bitirerek?

    siyasi manevra alanı kalmayan, darboğaza düşen erdoğan'ın, referandumda evet çıkarması kendisi için hayırlı mı olacak? pek emin değilim. galiba türkiye'nin menfaatleri için hayır çıkması gerekiyor. abd'nin kendi içinde yaşadığı kriz, orta doğu'nun büyüyen sorunu, türkiye'nin siyasi çıkmazı ve avrupa ile ilişkiler... çok zor bir dönem bizi bekliyor. belki başlıkla pek uyumlu değildi yazdıklarım ama 'evet' ya da 'hayır' iç politika kadar dış politika için de önemli sonuçlar doğuracak. allah bu millete yardımcı olsun. hayırlısı olsun.
    ae
  6. türkiye tarihi referandumlarına gözatarsak gelecek için ipuçları verebilir:
    bugüne kadar;

    -1961 türkiye anayasa referandumu (%61.7 evet)
    dp iktidarı'na son veren anayasa referandumu'dur.

    -1982 türkiye anayasa referandumu (%91.4 evet)
    (bkz: kenan evren)

    -1987 türkiye anayasa değişikliği referandumu (%50.16 evet)
    12 eylül 1980 darbesi ile getirilen siyasi yasakları kaldıran anayasa referandumu'dur.

    -1988 türkiye anayasa değişikliği referandumu (%65 hayır)
    hayır çıkan ilk referandum olma özelliği taşır. yerel seçimlerin 1 yıl erkene alınıp alınmaması sorulmuş halk hayır cevabını vermiştir.

    -2007 türkiye anayasa değişikliği referandumu (%68 evet)
    yakın zaman canlı tanık olduğumuz referandum; bugünki hükümet ile ilintili olması nedeniyle ve o dönem oy veren büyük bir kesim bugün de oy vermesi bu referandum'u önemli kılıyor.
    -milletvekili seçimleri 5 yıldan 4 yıla inmesi
    -cumhurbaşkanını halkın seçmesi sorulmuş o dönem risk alan akp başarılı olmuş %68 evet oyu çıkmıştır.

    -2010 türkiye anayasa değişikliği referandumu(%57.88 evet)
    (bkz: yetmez ama evet) referandumu
    bu referandum çok daha önemli sonuçlar doğurmuş askeri vesayet sona erdi sesleri adı altında ülke diğer bir kaç referandumda olduğu gibi keskin bir şekilde ortadan iki'ye bölünmüştür.

    gelelim sadede; nisan tarihi yine ülkenin geleceği için önemli dönemeçlerden birisi, geçmişte kaderini çizen halkımız yine kaderini çizecek, bizler de ufak safsataları dert etmemeyi öğrenip karışıcaz kalabalıklara. 7 milyar yıllık evrende saliselik hayatlarımızla saniyelik düzenlerde yaşayacağız.
  7. korkut boratav'ın şu yazısını kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

    korkut hoca hem önümüze konulan seçeneğin ne olduğunu cevaplıyor hem de ikibinlerin ortasından bu yana yürütülen mücadeleleri çok güzel özetliyor.

    "...anayasa referandumunda bizlere aslında iki soru sorulmaktadır.

    Birinci olarak İslamcı bir rejime geçişin hızlandırılmasını kabul ediyor muyuz? İkinci olarak, Türkiye’yi yönetecek olan Cumhurbaşkanı’na sınırsız dokunulmazlık sağlanmasını kabul ediyor muyuz?
    ...
    17 Nisan İslamcı faşizme sürüklenmeyi frenleyecek önemli bir dönüm noktası olabilir. Her şey, cumhuriyetçi blokun algılama düzeyine ve katılımına bağlı görünüyor."
    mesut
  8. çok ilginç bir şekilde 'federal sisteme' yol açma ihtimalinin olduğu tartışması bugünlerde, halkoylamasına 2 gün kala başladı. kardeşim 3 aydır aklınız neredeydi? merak ediyorum bahçeli 3 aydır uykuya yattı da yeni mi uyandı?

    akp'nin parti programının 35. maddesini yeni mi okudu acaba bahçeli? yine merak ediyorum, 2002'de seçildiği dönemden sonra 7 haziran 2015 seçimlerine kadar sağda solda sürekli başkanlık sistemini, eyalet sistemini, ademimerkeziyetçiliği ve tabii olarak büyük orta doğu projesini defalarca anan erdoğan'ın konuşmalarını hiç mi okumadı, dinlemedi? link vermeye lüzum duymuyorum çünkü yüzlerce yazı, video var internette.

    yine son günlerde dile gelmeye başlayan değişiklik paketindeki 123. maddeyi hiç mi okumadı bahçeli? bizzat cumhurbaşkanına kamu tüzel kişiliği kurma yetkisi veren bu maddeyi, bahçeli'nin yanındaki danışmanlardan hiç kimse mi okumadı? evet bu doğrudan federal yapıya götürmez bu ülkeyi ama birleşik belediyelerle oluşturulmuş yeni bir üst belediye kurma imkanı tanımaz mı? ihtimal dahilinde tabii ki, tanıyabilir. doğrudan olmasa da dolaylı yoldan bu kapıyı açar. basit bir şeyden bahsetmiyor madde, kamu tüzel kişiliği kurmaktan bahsediyor.

    her fırsatta üniter yapı vurgusunu yineleyen ve çözüm sürecine karşı olan bahçeli, bu sistemin evet çıkması halinde eyalet sistemine kapı açacağını hiç mi görmedi? 20-30 sene önce çözüm süreci denen zımbırtının yaşanacağını söyleseler herkes güler geçerdi. ancak uygun zeminde, doğru propaganda ve medyanın yönetimiyle her şey mümkün artık bu çağda. bundan 15-20 sene sonra, yine uygun bir propaganda ile ve osmanlı'daki eyalet sisteminin de anlatılmasıyla koyulacak sosla, bu ülke bölünmeye götürülmez mi? mesele akp'nin bunu isteyip istememesi değil. en iyi niyetli parti bile olsalar bir gün nasıl olsa iktidardan inecekler. gelecek iktidar sahiplerinin iyi niyetini kim garanti edebilir?

    peki hadi hiçbir şeyi bilmiyordu da bahçeli, gazi paşa'nın şu sözlerini de mi bilmiyordu: "Amerikan sistemini (başkanlık) memleketimizde uygulamayı hiç hatırıma getirmedim. Sistemsiz ve kanunsuz biçimde cumhurbaşkanlığıyla başbakanlığı birleştirmeyi asla düşünmedim ve düşünecek adam olmadığım bütün milletçe malumdur zannederim."

    gazi paşa yine bir yerde de şunu söylüyor: "Şaşarım o efendilerin perişan akıllarına! Hep biliyoruz ki memleketimizin başına gelen felaketlerin çoğu şahsi idareden gelmiştir. Bu kadar geri kalmamızın başlıca nedenlerinden biri de odur. Biz öteden beri böyle bir idareyi bertaraf etmek için mücadele ettik."

    bunları bahçeli bilmiyor muydu? peki biliyordu da başka hesabı mı vardı? başka hesabı da varsa halkoylamasına 2 gün kala neden suyu bulandırdı?
    ae
  9. 98. maddede açılması dahi yasaklanmış olan mühürsüz zarflar geçerli sayılmış, saatler süren manipülasyonların gölgesinde kalan referandum meşruiyetini yitirmiştir. eşit yürütülmeyen propaganda süreci, adil yürütülemeyecek seçim sürecini beraberinde getirse de mevcut tüm saldırılara rağmen hayır kazanmıştır. ahmet şık'ın da dediği gibi, "biz çocuklarımızın gülüşlerini gerçek kılacağımız bir hayatı kuracağız. bu mafya iktidarı, bu terörün organize olmuş hali hak ettiği sonu bulacak. kaçınılmaz olanı yaşayacak."

    sandığın açılması ve zarfların sayımı
    madde 98:

    sandık, yukarıdaki maddelerde belirtilen iş ve işlemler tamamlandıktan sonra, oy verme yerinde hazır bulunanların
    gözü önünde, sandık kurulu başkanı tarafından açılır.

    sandıktan çıkan zarflar, sandık kurulu başkanı tarafından yüksek sesle iki defa sayılır. iki sayım arasında fark olursa,
    üçüncü sayım yapılarak sonucuna göre işlem yapılır ve o seçimde kullanılan toplam zarf sayısı tespit edilir. tespit edilen zarf sayısı, o seçim türüne ait özel tutanağın ilgili yerine işlenir.

    bütün zarflar sayıldıktan sonra, geçerli olup olmaması yönünden kontrol edilir.
    sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan,
    tamamı yırtılmış olan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü dışında herhangi bir mühür, imza, yazı, parmak izi
    veya herhangi bir işaret bulunan zarflar geçersiz sayılır.

    itiraza uğrayan zarflar ile itiraza uğramadan geçersiz sayılan zarflar, başkan tarafından bir kenara ayrılır. sandık kurulu, bütün zarflar kontrol edildikten sonra, itiraza uğrayan zarfları inceleyerek, geçerli veya geçersiz sayılması yönünde kararını verir. bundan sonra, o sandıktan çıkan geçerli ve geçersiz oy zarflarının toplam sayısı ayrı ayrı o seçim türüne ait
    özel tutanağın ilgili yerine işlenir.

    geçersiz zarflar paketlenir ve paketin üzeri mühürlenerek zarf sayısı yazılır. bu zarflar saklanır ve kesinlikle açılmaz.
  10. evet çıkması halinde geri dönüşü çok zor olacaktır. bu süreçte herkes üzerine düşeni yapmalı çevresini hayır oyu için sağduyulu bir şekilde güzel bir dille ikna etmeye çalışmalıdır. daha ilk cümleden karşınızdaki kişinin liderine küfür ederek başlarsanız olmaz.

    sanırım yurtdışında yaşayan vatandaşların sayısı 5.5 - 6 milyon civarı ve azımsanacak bir rakam değil. verecekleri oylar önem teşkil ediyor. sosyal medya aktif şekilde kullanılmalı.

    çoğu insanda "çoktan planlar yapılmış, başaramayacakları bir işe kalkışmazlar" düşüncesi hakim olabilir. ancak bu düşünülmesi istenen şeyin ta kendisidir. o yüzden herkes sandığa gitmeli.

    chp seçmeninin duruşu belli, hdp' nin de yaşanan bunca şeyden sonra evet demeyeceği kesin. burda mhp seçmeni önem teşkil ediyor. etrafımda mhp li insan olmamasına rağmen gerçek mhp lilerin hayır oyu kullanacağını düşünüyorum. bahçeli istediği kadar kendini yırtabilir.

    fikrim "hayır" çıkacağı yönünde.

    kedileri de trafolardan uzak tutmakta fayda var!