• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.08)
1984 - george orwell
george orwell'in kült kitabı bin dokuz yüz seksen dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır bin dokuz yüz seksen dört. güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.


  1. müthiş bir hayal gücü. ikinci kez okunması gereken bir kitap.
    one
  2. 18 yıllık bi dostumun tavsiyesi üzerine okumuştum 1984'ü. ütopya-distopya muhabbeti yaparken şaşkınlık içinde nasıl okumazsın diyerekten bazı küfürler etti. hatta bununla yetinmeyip yürü gidiyoruz d&r'a deyip götürdü hediye olarak koltuğumun altına sıkıştırdı.

    dili çok akıcı, konusu sürükleyici (her ne kadar insanı darlasa da) muhteşem bir distopya örneği. özellikle dil konusu üzerinde durması, insanların ancak kelimelerle düşünüyor olmasının vurgulanması ve olası bir faşist yönetimde dil hamleleri ile düşünme kapasitesinin düşürülmesi oldukça ilgi çekici ufuk açıcı mevzulardı. kitap hakkında yazılacak çok şey var ama şimdi spoiler olmasın. şiddetle tavsiye edilir.
    abi
  3. gunumuz türkiye'sine bir yolculuk gibi geliyor bana. on numara bir kitap
  4. kitabın ısrarla üstünde durduğu mevzu dildi. dilde sadeleştirmeye giderek düşünme gücünü yıpratmak nihayet düşünemeyen insanlar ortaya çıkarmak sistemin yapmaya çabaladığı işti. sahiden de insanlar sadece kelimelerle ya da kavramlarla düşünüyor olabilir. dil olmasaydı acı çekmez miydik tartışılabilir bence.

    his diye bir şey var sonuçta, bize yapılan kötülüklerin karşısında konuşamasak bile hissederiz. yani fakirliği hissedebiliriz, aç kalırız ve gören gözlerimiz birilerinin zenginliğini illa ki görür. insanların köleleştirildiğini fark etmemesi için sadece dillerini ellerinden almak yetmez, gözlerini de oymak lazım, kulaklarını da sağır etmek lazım. o zaman da işe yaramazlar. yani bu distopya hiçbir zaman kurulamayacak. savaş barış olamayacak, özgürlük kölelikte aranmayacak ya da bilgisizlik mutlulukla eşdeğer olmayacak.

    her zaman fakir köleler güçleri yettiğince zengin efendilere karşı gelecek ya da onların yerine geçmek isteyecek. sistemlerin zorbalıktan ve tehdit etmekten başka şansı yok.
    abi
  5. orwell görse ayakta alkışlardı!

    "her şeyi mutlak kontrolü altında tutmak isteyen bir iktidarın anlatıldığı bu romanda, “hakikat” düzenli olarak eğilip bükülüyor, gerçeğin ne olduğu iktidarın politikalarına göre değişebiliyordu.

    bir gün “iyi” denilen başka bir gün “kötü” oluyor, bir gün “düşman” ilan edilen, öteki gün “dost”a dönüşebiliyordu."

    http://www.yurtgazetesi.com.tr/kose-yazilari/orwell-gorse-ayakta-alkislardi-h9625.html
    mutlu
  6. illa bugüne uyarlamak istiyorsak kendimize bir büyük birader seçmemiz gerekir diye düşünüyorum.

    şimdi büyük biraderimiz gerçekten de göründüğü gibi rte ya da kıytırık 12 yıllık akp hükümeti mi? yoksa insanlığın varoluşundan beri babadan oğula devam eden zengin sınıfı mı?

    tutsaklık özgürlüktür
    savaş barıştır
    bilgisizlik mutluluktur
    abi
  7. öncelikle zamyatin'in biz adlı kitabının okunmasını öneririm.
  8. distopyalar okunması yorumlaması zor şeyler bana göre. biraz tıkanmaktayım bu konuda ama bilinmesi gereken,türünün en iyi örneklerinden kuşkusuz.
    mavi
  9. ilk okuduğumda üniversitenin ilk sınıfındaydım ('99). bir de o vakitler bbg çılgınlığı vardı televizyonda. paranoyak olacaktım az kalsın. beni bu kadar etkileyen ve bu kadar karamsarlığa sürükleyen bir kitap daha olmadı. okumayanlara şiddetle tavsiye ederim
  10. günümüzde gerçekleştirilmek istenen ve bir kısmı yavaş yavaş gerçekleşmeye başlamış durumları içeren kitap. yazar bunları ya müthiş öngörüsüyle yazdı ya da yazarın bu işlerle zamanında bir alakası vardı.