1. bu olağanüstü hal çerçevesinde devletin "güvenliği sağlama" görevi bloke ediliyor herhalde. yanılmıyorsam ülkenin doğusunda üç gündür ciddi şekilde patlamalar var. güvenlik zirvesi cart curt toplandı alarmı bir kat arttırdık dediler abi sizin alarmınız mı bozuk? ülkenin doğusunda savaş var resmen. hala şurda da bir muhalif vardır içeri atalım derdindesiniz, insanlar ölüyor insanlar! önce bir güvenliği sağlayın.

    umarım ciddi kayıplar yaşanmaz, ölüler ve yaralılar var dendi ama.
    edit: yayın yasağı da gelmiş, her şey her zamanki gibi. olması gerektiği gibi.
  2. “bu memleketi sevmek, keskin bir hüznü peşinen kabullenmektir.”
  3. bunu yapanın yatacak yeri yokta düğün ne alaka beğenmemişler mi yada çerezi az mı vermişler acaba ?
  4. cnn türk'de verilen bilgilere göre saldırı icin kozmopolit bir mahalle seçilmiş kürt, arap ve hatta alevi vatandaşların çok olduğu bir mahalleymiş.
    amaç bir kaos ortamı oluşturmak ve iç savaş çıkartmak.

    ölenlere allahtan rahmet diliyorum yakınlarına da başsağlığı diliyorum.

    insanların en mutlu gününü zehir eden, kana bulayan canilerin ve destekçilerinin en kısa sürede belalarını ve cezalarını bulmalarını dilerim.
    edit : valilik tarafından yapılan son açıklama 50 ölü dayanılmaz bu acılara.
  5. haberleri takip etmeye gerek yok facebook twitter yavaşlıyosa bi yerde bi bokluk var demektir
    wtf
  6. 9 ağustos'taki putin - erdoğan görüşmesinden ötürü maalesef beklenen olaydı/olaylardı. o görüşmenin olumlu geçmesi, türk akımı projesinin tekrar masaya gelmesi gibi durumlar(çok daha fazlası görüşüldü tabii ki) abd-türkiye ilişkilerini 15 temmuz süreci hasebiyle de iyice kötüye sürüklemişti. (bkz: brics) blokuna karşı abd her türlü baskıyı yapmaya devam ediyor. bizde fetö temelli yaklaşık 4.5 senedir gelişen değişik çaplı olaylar bunun en önemli kanıtlarından biri. tabii ki 7 şubat 2012 mit krizinin başlaması brics krizi değildi ama bizim rusya'yla yakınlaştığımız her an ülkede çeşitli olaylar gelişti. emperyalizm, türkiye'deki en büyük oyuncusu olan cemaatle yaptığı 17-25 aralık operasyonlarının benzerini geçtiğimiz hafta brzilya'da da gerçekleştirdi. tabii ki zaman içinde olayların detaylarını daha iyi öğreneceğiz ama rüşvet olayı diye dava açılması, 17-25 aralık'a benziyor ister istemez. brics'in bir ayağı çok ciddi bir kırılmaya uğramış gibi görünüyor şu anda. yakınlaşma eğilimindeki türkiye'ye de maalesef darbenin ardından terör olaylarıyla nefes aldırılmama çabası var.

    akp batı'nın dolmuşundan indiği 2011'den bu yana yalnızlığa itiliyor dış politikada. tabii ki fecaat derecesinde hatalar da yaptılar, özellikle de "büyük deha" davutoğlu zamanında(biz dalga geçince herifle suçlu oluyorduk amk). ancak ne olursa olsun batı temelli politikalardan daha avrasyacı çizgiye geçti erdoğan dış politikada. bunun karşılıkları da daha gelmeye devam edecek. ışid ve pkk eksenli terör eylemleri şu anda en etkili silah olacak türkiye'ye karşı. daha sonraki dönem için de ekonomik yaptırımlar uygulanması ihtimali söz konusu tabii. ancak akp tamamen batıya sırt çevirmeyecektir. özellikle de türkiye varlık fonu kurularak birçok devlet kurumunu özelleştirmeye imkan tanıyan projeden abd'ye paylar verilecektir diye düşünüyorum. bu tip neo-liberalleşme eğilimleri artıp tavizler verilirse eğer o zaman bir şekilde muhalif partilerin muhalif basının ses çıkarması gerekir. tabii ki bu son saydıklarım tamamen farazi.

    var olan içerikler üzerinden konuşacak olursak... fetö gibi emperyalist sistemin ayakçılığını yapan oluşumlara hep karşı olduk, akp gibi batı eksenli politika üreten partilere muhalif olduk. ancak ne zaman zarardan döndü dış politikada ülke menfaatine daha bağımsız politika üretti o zaman da destek olmayı biliriz. fetö ile mücadelelerinde de atatürkçülerin desteği hep arkalarında olacaktır ama şunu unutmamalılar: iç politikada emperyalizmin ayakçılarıyla mücadele ederken, dış politikada da asla bağımsızlıktan vazgeçmeyecekler, tavizler verilmeyecek milletin aleyhine olan. çünkü bu ülkenin bu milletin geleceği, refahı sadece ve sadece bağımsız olmakla sağlanır.
    ae
  7. bir şeyler yazmam gerekiyor yoksa delireceğim.
    haberleri açtım, olayın bir bebek arabasıyla gerçekleştiği söyleniyor dedi bağlanan muhabir, bir düğüne bir bebek arabasıyla saldırı. düğün. bebek arabası. saldırı.
    her gün, tüm bu kötü şeyleri yaşarken yolda bir bebek arabası gördüğümde hemen içine bakarım, uyuyan ya da gülen bir bebeği görmek için, biraz gülümseyebilmek için. öyle bir şey ki bundan sonra bir daha bakmaya korkacağım. öyle bir şey ki ben bir daha bebeklerin yüzüne bakmaya korkacağım. öyle bir şey ki ben insanların yüzüne bakmaya korkacağım. koruyamayacağım, iyileştiremeyeceğim insanlar var.hoş, bizim gecelerimizi gündüzlerimizi vererek iyileştirmeye çalıştığımız insanlar, çok kolay öldürülüyorlar, bugün gibi.
    daha geçenlerde, ümran'ın fotoğrafı-videosu tüm dünyaya paylaşıldı, hepimiz üzüldük. nasıl üzüldük, her baktığımda yaralarını sarmak için televizyonun içine girmek istedim. new york times, binlerden biri diye paylaştı fotoğrafı, evet binlerden biri, şu an yaralanan çocuklar gibi. ankara, suruç, sur ve cizre'den biri.
    belki birkaçınız sur ve cizre dediğim için sinirlendiniz, öfkelendiniz. onlar ayrı çünkü, değil mi? tıpkı bu geceki düğün gibi, değil mi? israrla kimin düğünü sorusu bundan değil mi? kimin düğünü? şırnak, van, siirt adı geçen iller.
    kimin düğünü söyleyin ki ona göre sevinsin ya da üzülsün insanlar. tıpkı paris'ten sonra, ankara'da 102 kişinin ölümünden sonra, cizre ve surda yüzlerce kişinin ölümünden sonra sevindikleri gibi sevinsinler.
    onlarca kez soruldu her kanalda, her bağlanan muhabire. ben cevap vereyim, çocukların düğünüydü, kadınların düğünüydü, erkeklerin düğünüydü. sadece bu. ama ülkede artık ne izlenecek haber kanalı, ne okunacak-dinlenecek siyasi analiz, ne muhabir, ne de iyileştirebilecek insanlar var aslında. hepimiz ölüyüz.
  8. nasıl oluyor da delirmiyoruz? nasıl oluyor da aklı başında analizler yapıyoruz? bu yaşananların hiçbirini anlamıyor ve anlamak da istemiyorum. sebeplerini anlatmayın bilmek istemiyorum. sokak düğününe intihar saldırısı ne demek anlatmayın ne olur bana.

    ölümden ve şiddetten beslenen her örgüt ve her kişiden nefret ediyorum. ötekinin acısına gülen, bayram yapandan tiksiniyorum. acıdan ölünmüyormuş her gün yeniden öğreniyorum. bu öğrendiğim gereksiz bilgiyle çaresiz dünyaya bakıyorum. her yaşadığımız trajediden sonra "umarım bu son olacak" diyen kendimden de midem bulanıyor.

    biri bana söylesin lütfen bu dünya bu kadar acıya rağmen neden dönmeye devam ediyor?
  9. merak ediyorum bomba patladıktan sonra mitte çalışan istihbaratçılar gece rahatlıkla uyuyabiliyormu,
    ve devleti yönetenler günlük rutin işlerine devam edip yaşantılarından ve zevklerinden ödün veriyorlar mı?
    jedi7
  10. ...
    gencecik tarihler düşüyor
    mezar yazıtlarına yaşlı mermerci
    (mezarlığın yakınında dükkanı olan adam).
    soruyorum: -alıştın mı buna baba?
    -mermer çatlamıyor diye şaşıyorum
    yavrum, elimin altında!

    ...

    ahmet erhan
    alacakaranlıktaki ülke