1. özgürlüğümüzün kısıtlandığını hissettiren kişisel tercihler bütünü.

    bu ülkede özgürlüğü uzun zamanlar önce kaybetmedik mi zaten? buna alışmamamız gerektiğini düşündük hepimiz. tepkiler gösterdik, yazılar yazdık, yetmedi sokaklara döküldük, mizah yaptık. kazançlarımız oldu (*:yersen), kayıplarımız oldu.

    düşüncelerimiz, söylediklerimiz hep aklımızdan geçenlerin berisinde kaldı. buna alıştık. bir gün tepki vermemiz, alışmadığımızı göstermiyor ne yazık ki. alıştık.

    dün sabah uyandığımda(*:19 mart 2016 taksim patlaması), bu ülkeye dair her umudumun, her güzel düşüncemin bittiğini hissederek uyandım. ilk kez cesaret duyarak, ilk kez "yeter lan" diyerek. birileri kalkmış diyor ki şimdi "çıkın sokağa, onların istediği de bu."

    burada doğduk diye, buraya ait olduğumuzu düşündüren nedir? bunu anlamıyorum.

    bir orta doğu ülkesinde bir arkadaşımla buluşmaya giderken, işimden evime dönerken, evden çıkıp okula giderken 'tesadüfen' ölmek istemeyecek kadar fazla eğittim kendimi. ben bu topraklara tesadüfen, birkaç kimyasal çekim sonucu geldim. bana bir akıl bahşedildi, yeni fikirler edindim, bunları sentezleyerek yeni fikirler ürettim. özgürlük kavramı ne demek, bu beyni kullanarak öğrendim. yine bu beyni kullanarak anlayabiliyorum ki birileri benim en temel özgürlüğüme, yaşam hakkıma kastetmeye çalışıyor. birkaç kravatlı insanın yanlış seçimleri yüzünden, kendini geliştirmeye çalışan kot pantolonlu bir ben oluyorum hedef alınan. öldüğümde sevdiklerimden, yakınlarımdan ve aynı tehdit altında yaşayan insanlardan başkası üzülmüyor. hadi ben öldüm, bir kişinin daha başına bu gelmesin diye bir tedbir alınmaya bile çalışılmıyor.

    benim özgürlüğüm, bu fikirlerimi belirttiğimde 'vatan haini' olarak nitelendirilmemle kısıtlanmıştı zaten seneler önce bir kere. katlanarak devam ediyor sadece. ben bunu tartışmak istemiyorum, özgürlük ne demek bunu bilen insanlarla, bir medeniyet huzur içinde yaşamak, herkesin yaşam hakkına saygı gösterilen bir medeniyet görmek istiyorum. sevdiklerimin ellerimden cesedimi teşhis etmesini değil.

    eli eksiye giden herkese soruyorum, kim ister bu şekilde yaşamak? kim ister doğduğu, büyüdüğü toprakları bırakıp hiç tanımadığı yeni bir yere yerleşmek, hanginiz ister ailesini, kardeşini, sevdiğini geride bırakıp gitmek?

    ben kalmak için elimden geleni yaptım. bugün bana bazılarınızın tanrısının, bazılarınızın teorilerinin, bazılarınızın yıldız tozlarının verdiği en sade isteğimi, yaşam hakkımı korumak için sokağa çıkmıyorum, çıkamıyorum.

    gittiğim zaman "hain" olarak yaftalanmak yerine, bunu diyebilecek herkes bir dursun, düşünsün istiyorum.
  2. evet bende çıkmadım bugün. çalışıyorum çünkü. çalışmaya çalışıyorum daha doğrusu. dün patlayan bomba evime yaklaşık 500 metre uzaklıktaydı. ki çalıştığım bankanın bankamatikleri de tam orada. insan ister istemez düşünüyor.. ankara bombası ile istiklal bombası arasında her gün sabah 10-11 akşam da 9-11 arası işe gidip gelirken düşünmüştüm bende. istikalin içinden geçen arabalara şüpheyle bakmış, "ulan şurada birinin üstünde bomba olsa nasıl anlarsın ki" diye söylenerek insanları kesmiştim pis pis. neyse ki dün iş yoktu ve evdeydim. sesi duyduğum anda aha dedim bomba. ve ne yazık ki haklıydım. böyle anlatınca normal geliyor ama evde otururken bir ses duyduğunda bomba patladı tahminini yapıyor olmak aslında oldukça garip. gezide gaz bombası tribine girerken şimdi eyp tribine giriyoruz. savaş giderek yaklaşıyor ve hala bize bir şey olmaz diye düşünüyoruz. bombalar patlıyor , insanlar ölüyor, ertesi gün unutuyoruz. bilmiyorum herkes günlük yaşama devam edelim terör bunu istiyor evlere hapsolmamızı istiyor diyor ama bence asıl güç sahipleri işleri aksamasın, paracıkları azalmasın istiyor. ölseler de insanlar, çıksınlar harcasınlar alışsınlar istiyor. show must go on. yeeah. hassiktirsinler. bence çıkmayalım. rutin hayat aksasın. para kaybetsinler. belki o zaman dur deme zahmetine girerler bu olanlara. belki götlerini kaldırıp bir şey yapalım derler. yoksa zaten paramparça olan hayatlarımızı, gerçekten paramparça olarak kaybedeceğiz.
  3. daha şimdi eve girmiş birisi olarak şaşırdığım ve karşı çıktığım bir önerme bu.

    çıktım, hava aldım, parkta oyun oynayan çocukları seyrettim, ailelerin suyun içine düşen çocukları kurtarmaya çalışmalarıyla eğlendim. hem de bunu dışarıda, evimin balkonunda yaptım.

    yine de daha dışarıda olmak ister miydim bilmiyorum. özellikle kaldırın kimlikleri havaya şeklinde bir kontrolden geçtikten sonra şehre giriş yaptığımı düşünürsem hoş bir fikir gibi gelmiyor. mesela o meydana bakan dükkanda tost yapan ve 2 çocuğunu okutan dayı olmak ister miydim, belediye meydanında nöbet tutan polis olmak ister miydim, bilmiyorum.

    yine de kalabalık bir şehir değil benimki. bana bir şey olmaz da izmirdeki istanbuldaki adama acıyorum.

    sorun ölmek değil, düşman karşıma çıksa canım feda ama bir gerizekalının yapacağı bir eylemde ölmek acı bir şey.

    düşmanın bir namuslusu, merti. başka bir şey istemiyorum bu ülke için..