1. 31 mayıs akşamı-1 haz.gecesi, tencere tavalarla birlikte olayın esas kitleselleştiği ilk gün. beşiktaş'ta bir miktar kayıt yapmıştım telefonumla, iş olsun diye... dozer falan var. sonradan çok anlamlandı. hala saklarım. bir gün bir yerde yayınlarız, dur bakalım

    sonraki günlerde, o coşkulu mutlu sıyırma hallerindeyken, istiklal'de yunan konsolosluğu kapı eşiğine, yere tahta kalemiyle boydan boya "ho dikaiopolis ferei to arotron" (dikaiopolis sabanı taşıyor) yazdıydım. athenaze ders kitabının ilk cümlelerinden, basit bişey, "mr.and mrs.brown went to the seaside" yazmak gibi bişey yani. dikaiopolis de kitaptaki kahraman, çiftçi. slogan bulamadım kafası işte, eski yunanca görüyom seviyom sizi burdan geçerken bunu da buraya yazdım gezi ruhuyla hesabı. yazarken baktım yaşlıca bi çift seyrediyor, gittim yanlarına yunanmışlar, "oo, arotron, arotron" dedilerdi. sonradan düşündüm belki arotron (saban, bugünkü yunancada da aynı, ingilizcesi plow) işçi-köylü çağrışımı yapıyordur, modern dönemde bilmediğim bi bağlamda direniş sembolü olmuştur. dikaiopolis de tiyatro karakteri esasında, textbooktaki kahramanın ismi oradan geliyor, ama "motomot" bakarsan "adil şehir" gibi bi anlamı var.

    yani yunanın gözünde "adil devlet sabanla gelir" çağrışımlı bişey mi yazmış olduk acep? onu da bilmiyorum hala. bu arotronu da artık kesinlikle unutmam... siz de unutmayın... bu da böyle bir anımızdır, bizim için özeldir, nikimizin hikayesidir

    edit: ferei de üçüncü tekil şahıs, "carries" demek, latince fiil de aynı... https://postimg.org/image/j2f8mpdx9/. bugün bildiğiniz, içinde "fer" geçen bir çok fiil bununla oluşturulmuş... transfer, suffer (sub+fer), differ (dis+fer), defer, infer, offer(ob+fer), fertile, circumfer, daha gider... ingilizce "bear" fiili de bununla aynı kökten...

    allahım bilgi sıçıyorum resmen ya... ne süper bi insan oldum ben böyle... inanamıyorum