1. ne yazık ki bir türkiye gerçeği. üzülerek söylüyorum ki türkiye'de yangın merdivenlerinin ve yurtlarda barınan öğrencilerin güvenliğinin bir ehemmiyeti yok. zira hali hazırda devletin yurtlarında da kitlidir o yangın merdivenlerinin kapısı. güvenlik zafiyeti apaçık olan ve denetimsizliğin hat safhada olduğu bir konu bu yurtların durumu.

    devlet nedir? ne ile yükümlüdür? gibi konulardan en başından başlamamız gerek ülkece. yoksa bu ölümler artarak devam edecek. insanının sağlığını, huzurunu öncelik olarak almayan bir ülkeden bahsediyorum. her konuda "milletimiz arkamızdaa! milletimiz en hayırlısını bilir!" vs. gaz vermeyi bilenlerin bu çocukların hesabını sormayıp göz ardı edeceklerinden ya da bir iki sebep söyleyip geçiştireceklerinden de hiç şüphem yok. ne oluyorsa mazluma oluyor. susup oturuyoruz.
  2. türkiye'de hiç bir yerde can güvenliğinin olmadığının bir kanıtı daha olan olay. çok yazık, çocuk bunlar ortaokul yaşında. yani 4+4+4 sistemine göre yaş aralığı 11 ile 14 olan çocuklar. 12 yaşında kardeşim var ve oradan biliyorum ne yapacağını bilemez bu çocuklar öyle bir durumda, kimse yardım etmedi mi? görevliler neredeydi? bu kadar küçük yaşta çocuğun kaldığı yurtta niye yangın alarmı, dumana duyarlı yangın söndürme sistemi yok ? kapılar niye kilitli? işte bizim en büyük sorunumuz. insanların işini layıkıyla yapmaması... salla başı al maaşı iş peşinde koşmak... kıyakçılık, kayırmacılık, bizim oğlancılık... bilgisi olmayan insanları sırf bilmemkimin çocuğu, bilmem hangi cemaatin üyesi diye işe almak... bizde bu zihniyet oldukça ve başımızda böyle insanlar oldukça bir bok olmaz bizden, ölen ölür, ailelerine üç kuruş tazminat verilir susturulur, senin kızın okurken öldü şehit oldu derler, allah katında en büyük mertebedir derler, cennete gitti derler kandırılır, aç olduğu için bakkaldan ekmek çalan çocuk cezaevinde iken bu işin sorumluları da bir güzel saklanır, olay kapatılır. biz buyuz işte. bu kadarız. cehaletin kol gezdiği bir toplumuz. atatürk'ün bıraktığı ülkeden geriye bunlar kaldı... hepinize lanet olsun.
  3. buna ne zaman dur diyeceksiniz. daha kaç çocuğun ölmesi gerek, daha kaç çocuğun tecavüze uğraması gerek. ailelerinden küçük yaşta alınıp, hiç bir denetime sahip olmayan bu yurtlara verilen/ satılan bu çocuklara kim sahip çıkacak. devlet daha ne kadar gözünü kapayacak.

    lanet olsun hepinize, küçücük çocuklara cektirdiginiz eziyetlere.
  4. katilleri süleymancılar denen cemaattir. her türlü cemaat gibi bu da zararlıdır.fetö neyse aynısı bunlardır ve yine akp tarafından yalanmakta,korunmaktadır.fetöyü nasıl bu zamana kadar korumuş fetullah gülen hoca bizim kıymetlimiz denilmişse şimdi de aynısını bu süleymancılar için yapmaktalar.en güçlü cemaat fetullahçılardı hadi onlar bertaraf edildi diyelim şimdi ki derdimiz de süleymancılar oluyor.bitmez ya bunu da yıkarlar yeni bir cemaat çıkar.dini para için kullanıp insanların hakkını yiyen aklını alan şerefsiz insanlar bunlar.yıkın ülkeyi yerine fidan dikin.ölen çocuklar sizde bizi affetmeyin...
  5. 11 çocuk neden o yurtta kalıyormuş?
    4+4+4 denen sistem yüzünden köydeki okulları kapandığı için ve evlerinden uzaktaki orta okula gidebilmek için o yurtta kalıyorlarmış. insanlar çocuklarını vakıf yurtlarına göndermeye neden mecbur kaldı sorusunu zaten sormuyorum bile.
    hak mı lan?
    bir de yayın yasağı gelmiş. bu ülkenin başına her müsibet hak.
    yurdumuz yanıyor, yansın da. 11 çocuğun hatrına, ensar vakfında yanan çocukların hatrına ve daha nice haberi bile yapılamayanların hatrına yansın lan.
    beddua düzeltmesi: allah sorumluların bin türlü belasını versin ama sorumlu yok sanırım.
    vagus
  6. bir yazarın da dediği gibi gerçekten cehennem bu ülke bazıları için. hele çocuklar için kesin öyle. aynı sözleri tekrar etmekten ötesini yapabilsek ve her fırsatta geleceğimiz, umudumuz dediğimiz çocuklarımızın böyle göz göre göre ölümlerini engelleyebilsek keşke. ölümüne sebep ve seyirci olduğumuz çocukların laneti hiçbirimizi huzura erdirmeyecek ne yazık ki. işte bu cehennemin ta kendisi.
  7. hiçbir şey değiştirmeyecek olan hazin olay. hala bu ülkede çoğu insan o çocukların dışarı kaçıp erkek arkadaş edinmesindense ölmesini tercih ediyor (yoksa neden bunca namus cinayeti).

    sigara içmesinler, dışarı kaçmasınlar, öyle bir kapansınlar ki içlerine yürüyen cesetler olsun demişler, yangın çocukları gerçekten öldürmüş. yazık sadece çocuklara yazık.
  8. şimdi bu acı olayın bir de şu boyutu var maalesef. hayatını kaybeden bu masum çocuklar eğer bu şekilde değil de mesela eğitim sistemine karşı yapılan bir eylemde yaşamlarını yitirselerdi, o zaman bu çocuklar için gözyaşı dökenlerin yarısı artık gözyaşı dökmüyor olacaktı. o diğer güruh "ne işleri vardı orada?" diyerek neredeyse "oh olsun"a varan cümleler kuracaklardı. öyle olmadı mı daha önce de? berkin de ali ismail de sur'da ölen o minicik bedenler de çocuk değil miydi? çoğu zaman bu çocuklar bazılarınca çocuk olarak değil de siyasi birer figür olarak görülmediler mi? yani bu ülkede nasıl öldüğünüzden çok kim olarak öldüğünüz daha önemli aslında. ne acıdır ki bazıları için güneşin daha geç doğduğu bir coğrafyadaki çocukla güneşin daha erken doğduğu coğrafyanın çocuğu arasında bile kilometrelerden çok öte bir uzaklık yok mu? gözyaşlarımız, bir kahve ve tatlı fotoğrafı paylaşıp gözlüklü emojilerle süsleyinceye kadar değil mi?

    başkalarının çocukları için de -gerçekten başkalarının ama- komşunun çocuğu için değil, aynı şehirde aynı bölgede yaşadığımız çocuk için de değil, taban tabana zıt, hiç bir ortak noktamızın olmadığı, öteki çocuklar için de, aynı dili konuşmadığımız aynı gökyüzüne bakmadığımız çocuklar için de gerçek, içten gözyaşları dökebildiğimizde ancak erdemli insanlar olabileceğiz. işte o zaman o ötekileştiren diğerlerinden bir farkımız olacak ve bir şeyleri değiştirmek için de gücümüz.

    yalnız bizim gibi düşünenlerin çığlığı yetmiyor, hep birlikte haykırmamız lazım bu çürümüşlüğe ve hep birlikte direnmeliyiz bu bizi yaşatmayana, öldürene. o yüzden herkes bir yanındakine dokunsa, bir yanındakine anlatsa gerçeği, bir yanındakini aydınlatsa belki de her şey çok farklı olurdu. bir deyip geçmemek lazım, küçücük damlalardır okyanusları oluşturan. herkes birini değiştirse, daha yaşanır bir yer olmaz mıydı dünya?

    ah çocuklar ah, şimdi geriye kalan bir avuç kül ve ölüm kokusu. çok üzgünüm, çok mutsuzum. içim öyle bir acıyor ki... ne desek boş biliyorum, siz yandınız, biz kaldık yine ateşler içinde. tarifi yok yaşanan acıların hiç bir dilde. siz yandınız, biz kaldık acılar içinde...
  9. ne biliyoruz? yurt süleymancıların yurdu; devlet yurdu kapatılıp bizzat devlet eli ile o çocuklar oraya yönlendirilmiş. çocukların bedenleri birbirine sarılmış halde yangın merdiveninin yakınında bulunmuş.

    yani ne olmuş? devlet babanın çocukları eliyle yerleştirip bizim adamımız diye gördüğü cemaatin kapısını bacasını, hiçbir sistemini, güvenliğini denetlemeye lüzum görmediği ancak aman kaçmasınlar diye kapıyı pencereyi ve yangın çıkışını çocukların üzerine kilitlediği bir bina daha çocuklara mezar oldu...tıpkı konya'daki gibi...belki yarın ankara'daki, balıkesir'deki, malatya'daki bir başka yer gibi...

    devlet baba kimin sorumluluğu varsa en ağır şekilde cezalandıracak, kalanlar da unutursa kalbi kuruyacak değil mi? tıpkı dün konya'daki gibi...

    her baba sırf arada bir kan bağı var diye sevilmek zorunda değildir...hele ki buradaki kan bağı size yaşam değil ölüm veriyorsa...
    mesut
  10. yangın merdiveni neydi? yangından korunup kaçmaya yarayan, çok katlı binalar için zorunlu güvenlik tedbiri idi.

    pekala, burada ne oldu?
    yangın merdiveni kilitliydi...
    13 can gitti...

    konuşamıyorum...