1. hakkari ili Şemdinli ilçesine 20 km uzaklıkta bulunan durak karakoluna bomba düzenekli araçla yapılan hain saldırı.



    asker, 1980'de darbe yapmıştır ve hep yapar, kroniktir ama 1980'nin ekibinden Turgut özal kutsanır, anayasa %92 ile onaylanır (milli irade!), 1980'nin çocukları ise şu an demokrasi aşığıdır.

    çoğunluk hep haklı değildir.

    askerin, kumpasla alkışlar eşliğinde onuru kırdırılır, ali tatarlar dayanamaz hayatına son verir, hata yapmışız denir.

    asker ölür.

    askerin hepsi darbecidir. darbeyi (!) önleyen de askerdir. askerin 2 yaşındaki kızına küfredilir. medyada boy boy alkışlar eşliğinde onuru kırdırılır.

    bedelli askerlik gerekir ama savaş bitsin, bize dokunmasınlar, benim yaşamım devam etsindir.

    siyasiler anlaşır, sonra anlaşamaz, asker ölür.

    asker ölür fıtratında bu vardır, zaten ne bekliyordur, hem bir kısmı kendi isteyerek seçmiştir. ölmek istemiştir tabi. ailesi de yoktur. kamuoyunda arda Turan'ın milli takım muhabbetlerinden önemsizdir ya da yapılsın lafım yok ama bir gazeteci tutuklandığındaki oluşan gündemin gölgesinde bile yer bulamaz. asker ölür altyazı geçer. Hurşit külter gibiler muhtemel bir iç savaş ön hazırlığı için insanları aldatır ama tepkiler, "hakkını arayanlar" ortalığı kaldırır.

    asker ölür, klavye başında lanet olsunlar, bu savaş dursunlar, sosyal medyada duygusal paylaşımlar. sokaklar sessiz, tepkiler vicdani rahatlama içindir.

    asker ölür, tarihselliğe vurgularla yapılmış yanlışların ya da halen yapılan şahsi ya da kurumsal yanlışların diyeti olarak kanıksanır.

    asker dediğin ise komşun, mahalle arkadaşın, dayının oğludur. kesin bir tanıdığın vardır. normal insandır, seven, gülen, ağlayan, evlenen genelde ölen. ama sadece tanıdığın askerler öyle sanırsın diğerleri kesin "askeriye" nin bedbaht tavrındadır. ailesinin her haberde kalbinde artçı depremler vardır.

    asker ölür, barakadan bozma evine bayrak asılır, ailesi hafif isyan edip, sorguladıysa gösterilmez 100 bin lira verir, al dersin bu oğlunun bedeli.

    seçen asker, 2-3 yılda bir tayin olur, senin haritada gördüğün, gitmediğin, sahiplenmediğin ama memleketim dediğin yerlerde ailesinden uzakta yaşar. her gittiği yerde yeni baştandır. eşi ve çocuklarından başka sosyal hayatı olamaz. orduevleri vardır, en güzel yerler askeriyenindir (!). sana göre en kötü yerler de.

    münferit yapılan hatalar üniforma giydiğinden kendisine sorulur.

    asker seçmez, istemez, karar alıcı değildir. zorunlu olarak gelmiştir ya da sadece mesleğini seçmiştir, seçmiş olması ölmesini meşru kılmaz.

    asker ölür, üzücü bir haber olur.
  2. şehitlerimize allah'tan rahmet, gazilerimize başssağlığı diliyorum.
  3. ekim ayı gelmeden evvel bir sürü senaryo dolaştı. güneydoğu'daki aşiretlerin borçları ingilizler tarafından ödendi, onlar isyana hazırlanıyor(daha sonra bu aşiretler olayı yalanladı ve dava açacaklarını söylediler), batı'daki büyük şehirlerde önemli patlamalar olacak, güneydoğu'da önemli saldırılar olacak ve sonrasında da kürtler için önemli isimlere(siyasi bir kişilik, kanaat önderi vb.) suikastlar düzenlenecek dendi. tabii hepsiyle birlikte 2. darbe girişimi iddiasında bulunuldu.

    2. darbe iddiası musul operasyonu ve rakka operasyonu gündeme geldiğinde ortaya atılan bir iddiaydı ve yankısı büyük oldu. bir anlık bir mesaj verilmiş olabilir hükumete. çünkü açık şekilde abd, musul operasyonu'na dahil olmamızı istemiyor. ümit özdağ'ın sputnik'te bir açıklamasını okudum geçenlerde. orada "sadece akp hükumeti değil hangi hükumet olursa olsun musul türkiye için önemli bir yerdir ve misak-ı milli hedefidir." minvalinde bir açıklama yapmıştı. haklıydı aslında. cumhuriyet'in kuruluş değerleri için önemliydi musul ve abd bizi istemiyordu. o günlerde ırak hükumeti de başika'daki kampımız hakkında önemli açıklamalar yaptı ve musul operasyonu'na türkiye'nin dahil olması halinde bunu işgal olarak kabul edeceklerini söyledi. kimin ağzından konuştuklarını söylemeye lüzum yok diye düşünüyorum.

    2. darbe girişimi olacağı ihtimali bence pek mantıklı değil. ancak o girişime gelene kadarki süreçte olacaklar?

    geçtiğimiz günlerde istanbul'da yenibosna'da bir karakola saldırı düzenlendi motosikletle. sadece yaralı vardı, tesellisi bu oldu. ardından ankara haymana'da bomba yüklü araçlar tespit edildi ve takibe alındı. onlara düzenlenen operasyonda henüz polis ekipleri müdahale edemeden kendilerini patlattılar. hedefleri şehir merkezinde bir yeri patlatmaktı, bu düşünülüyordu. aynı gün içerisinde hakkari yüksekova'da zırhlı bir polis aracının silahından rastgele ateş açılıyordu ve 4 sivil ölüyordu. bu 4 sivilden biri hdp'li pervin buldan'ın yeğeni serhat buldan'dı. polis ise ifadesinde silahın rastgele ateş aldığını söylüyordu! 4 sivil bir anda rastgele ölüyordu ve silah kendiliğinden ateş alıyordu!

    bugüne geldiğimizde ise şemdinli'de bombalı saldırı oldu ve 9 şehit geldi. artık halkın iyice sinirleri gerilmeye başladı ve ciddi tepkiler verilmek istenmeye başladı.

    şimdi diyeceksiniz bana "ne anlatıyorsun sen?" diye. haklısınız. 9 şehidimiz var. ancak bunlar rastgele birbiri peşi sıra yapılmış şeyler gibi gelmiyor bana. bunları biriktirip biriktirip toplumsal anlamda bir harekete öncü olunmak isteniyor gibi geliyor bana. çünkü sadece terör sorunu varken şehitler oluyordu, belirli dönemlerde dozu artıyordu çatışmaların, belirli dönemlerde ise azalıyordu. ancak suriye sorunu bizim için arttığından beri önce 15 temmuz girişimi yaşandı, ardından fırat kalkanı operasyonu başladı, terör olayları yeniden tırmandı ve şimdi de musul sorunu gündemde. türkiye'yi belirli bir denklemin dışında tutmak için yapılan kısa vadeli operasyonlar mı bu terör faaliyetleri yoksa belirli bir zaman dilimi içerisinde oluşması istenen toplumsal bir infial hali için hazırlık mı? anlamaya çalıştığım kısım bu. o infial hali gelecekse eğer o anda itidalli davranabilmek için bir şeyleri anlayabilmek gerekiyor. ha çok mu şey anladım? onu da bilmiyorum ve bilememeye devam ettikçe bu ülkenin geleceği için iyiden iyiye tedirgin olmaya devam ediyorum. allah sonumuzu hayretsin.

    ek: suriye sorunu arttığında önce 15 temmuz girişimi yaşandı demişim ama 15 temmuz darbe girişimi'nin tonla sebebi var. sene 2011, 2012'den bu yana abd ve batı ile olan sorunlarımız buna zemin hazırladı. suriye kısmına vurgu yapmam sadece terör sorunu hasebiyleydi.
    ae
  4. her saldırıdan sonra aynı şeyleri karalıyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz... değişen ne? biz sinirimizi hırsımızı çıkartıyoruz belki yazarak ama içimize işleyen bu hainlere fetöden fırsat bulamayan hükümetin artık çizgisini belli etmesi gerek.

    ohal çerçevesinde madem yürütmenin her kolu sende, madem istediğin khk'yı kimseye sormadan çıkartıyorsun e bu yıllarca kan döken heriflere neden aynı muameleyi göstermiyorsun? sayı mı önemli? illa ki 300 kişi mi ölmesi gerek bir şey yapman için? ya da bu heriflerin iyiden iyiye ülkeyi ateşe mi tutması gerek? nitekim tutuyor da. ama sen nerdesin? hadi kına ve geç. bu şehitlerin 15 temmuz şehitlerinden ne farkı var yani ikisi de aynı amaç uğruna canlarını feda etmiyorlar mı? işine mi gelmiyor be adam!

    şehitlere rahmet, ailelerine sabır diliyorum. 2 saat sonra unutulacak, her şey normalleşecek. olan bu vatan için şehit olana ve onun acılı ailesine olacak. üzgünüm ama ben artık uğrunda feda olunacak bir vatan göremiyorum bu uzun herif yüzünden. adama sormazlar mı bunca asker şehit oluyor da sen bunlar için ne yapıyorsun bunca senedir diye? ama sen devam et fetöcü ayıklamaya. garantiye al istikrarını. elbet çıkar bir gün acısı, elbet.

    ve 10 kasım'a yaklaşık 1 ay varken ben tek şehidi için her şeyi seferber eden mustafa kemal'i çok özledim.
  5. yayın yasağı, kınamalar, terörü bitiriyoruz, son çırpınışları ve kapanış şeklinde olacak patlamadır. ortadoğu ülkesi olduğumuzu bir kez daha göstermiştir.