1. yok aman da ben senin sacinin teline gurbaan olurum, yeter ki senin gozunden yas gelmesin ölürüm.... vs demeclerle aşkı gubidik şiir seviyesine indirip, bugun 20 yasindaki kizlarimizin, dunyaninen romantik ilskisine sahip oldugunu, birbirleri icin oleceklerini zannetmelerine falan yol acan durum. ayrilirsam ölürüm kafasi varbi de. bunalimdayim, depresyondayim sevgilim beni terketti kesicaam kendimi diyen bi nesil yetistirdik. yaziklar olsun bize.
  2. "biz arzulanana değil arzulamanın kendisine âşığızdır." -nietzsche

    aslında bu zaten normal aşklarda da böyledir; fakat insan, içinde hissettiği boşluktan ne kadar fazla kaçmak istiyorsa, duyguları ne kadar sahteyse o kadar abartarak yaşamaya çalışır; hislerini takıntı haline getirebilir veya hissetmediği sözler sarf edebilir.

    sadece aşk da değil, herhangi bir duygusunu fazla coşkuyla sahiplenmiş biri görürseniz bilin ki o kişinin hayatında bir şeyler "hiçlik" boyutunda eksiktir ve onun açığını tüm dengesizliğiyle kapatmayı deniyordur. hobi, ideoloji, sosyalleşme veya başka uzun soluklu uğraşlara kendini tüketircesine kapıldığını göreceksiniz.
  3. aşkın kendisi zaten biraz abartıdır. doğu insanı böyle işte her şeyi biraz uçta yaşıyor ve bundan fazlasıyla zevk alıyoruz.
  4. uzakta yaşanıyorsa, canlı tutmak adına. abartılır.
  5. insanların duygularını yaşayışlarına karışılmasından hiç hoşlanmıyorum. isterse saçının telini sakınır -ki nasıl sakınılmasın...- isterse başka bir şey... böyle şeyler iki insanın arasındadır, tercihler de onlara aittir. aşk ya ne güzel işte, bulmuşlar abartsınlar zaten. ben de bulsam ben de abartırdım...
  6. aşk, kendi içinde yeterince abartılı değil midir ? insanı büyüleyen, görkem sandığı bu ihtişam ilüzyonu değil midir ? dolandığı ağaçları kurutan, onlarla büyüyen "ışk" olmasın aşk'ın cevheri ? aşk, sakın ha sakın, başta sarılıp sarmalamak, ama en nihayetinde maşuğu sarmaşık gibi kurutmak olmasın ?