1. aha benim bu. ablayım. bi tane kız kardeşim var benden beş yaş küçük. annem hamile kaldığında ablam ya da abim olacak sanmıştım . minnacık bir bebekle hastaneden döndüklerinde olay çıkartmıştım baya bu nasıl kardeş diye. o kadar hissetmişim ablalığa hazır olmadığımı. küçük bir kardeşim olacağını idrak edememişim.

    bir de o kadar farklıydık ki birbirimizden çocukluk ve ergenlik dönemimiz boyunca hiç anlaşamadık. ben doktora yapıp ikinci üniversiteyi düşünürken o liseyi zar zor bitirdi. ben insanlarla muhatap olmayacak kadar ukala iken o cazgırdı. ortak beğendiğimiz tek bir dizi tek bir şarkı yoktu.

    sonra büyüdük. ben maddi manevi pek çok problemi aynı sene içinde yaşarken kardeşim oldu yanımda. ondan gördüm kardeşlik nasıl olurmuş. nasıl destek olunurmuş. bir gün ihtiyacı olursa nasıl bir abla olmam gerekirmiş.

    bazen de öyle. bazen abla olmayı size kardeşiniz öğretir.
  2. -mesela kedi başta olmak üzere hayvanları annecim diyerek sevemem, ablacım diyerek severim.
    (tamam bu durum kardeşimin nasıl biri olduğunu biraz ifşa etti ama sadece mesele bu değil, öğretmenlik, annelikten sonra farklı olanı yapıp ablalığı da kutsallaştırıyorum. )

    - çocukluğumda organ mafyaları pek bir meşhurdu. iki tekerlekli bisiklet kullanmayı da kardeşimi kaçırırlarsa peşlerinden gidip kurtarmak için öğrendim. (ya da kardeşimi bisiklet kullanmayı öğrenmek için teşvik olarak da kullanmış olabilirim)

    - annemgil kardeşime benimle ilgili bir şey söylerken adımın yanına "ablan" ı da eklerler. mesela ''nalan sana göstersin'' değil de " nalan ablan sana göstersin " gibi ( bi tane ablası var zaten, neden -ablan- ekliyorlar bilmiyorum ama çok çok hoşuma gidiyor, gurur duyuyorum "evet ulan ben ablayım! )

    -büyüklere saygı konusunda bizimkiler çok katıydı, kavga etmek tartışmak zaten lügatımızda yoktu, biraz sessizdik o yüzden. sanırım bu da komşu çocuğu, semirmiş sercan abi'nin canını çok sıkmış olacak ki yakladığı zaman bileklerimizi çevirir, cimcik falan atardı ( ben 8, kardeşim 4, sercan iti de 15-16 yaşlarındaydı) evdekilerin korkusundan bi şey de yapamazdık. bigün bi baktım kardeşimi ağlatmış. vay sen misin bunu yapan, ağaçtan bi tane dal kırdım
    " orospuuuuu çocuğuuuu!!!" diye bağırarak buna şak şak dalları indirdim. o yaş dallar da kırbaç gibidir vallah! adrenalinden midir nedir bunu iki büklüm ettim. bir yandan da hala beni tehdit ediyordu dalı elimden bırakırsam döveceğine dair, " hadi bi şey yap da babam sana göstersin " dedim (oysa babam kavga ettiğimi duyar diye de içimde titreyen bir kedi var) neyse en sonunda akıl edip kaçtı, kaçarken de "bu yaptığını babana söylicem" dedi. korka korka eve geldim, anneme anlattım, bu sefer de annem kızdı " biz size kavga etmeyin dedik, kendinizi savunmayın demedik! bir daha böyle bir şey olursa bana anlat " dedi. ( abla olmak sınırları kaldırıp, kardeşin için savaşmaktır :d)

    arada bir kardeşimi "aaa örümcek! aaa samara! " diye korkutsam da hiç kıyamazdım.

    -dünyaya birlikte bir gün bırakalım (o yaşta nasıl aklıma gelmiş bilmiyorum) diye o zamanlar yapabildiğimiz en iyi şeyi yani kağıttan gemi yapma sanatını değerlendirip 21 ağustos 'u --gemii bayramıı-- ilan ettik. 9 yaşından beri de şahsen ben kutluyorum, kardeşim pek teşrif etmiyor da :))) bir sürü kağıttan gemi yapıp plastik havuz olur, salon olur, etrafa saçıyorum işte. ( zaten kardeşim için ürettiğim birkaç oyun bile var. )


    abla olmak, çocuk olmanın gücünü kardeş sevgisiyle birleştirip bööööööö!!!!
  3. dünyanın en güzel duygularından birisi ve belki de en zorlayıcı işi.

    henüz kendini bile bilemeyecek yaşta iken, hayatına dahil olmuş bir küçük canlı. annenin sana fazla güvenmesiyle daha küçücükken, onun sana emanet edilmesi. her şekilde, onun hep yanında olman. omuzlarına koskocaman bir sorumluluk taşıman.

    o bir üzüldüğünde senin bin üzülmen. ve sen de çocukken, yanlışlıkla onun kapıya parmağını sıkıştırdığına aradan kaç sene geçmiş olmasına, hiç bir hasar kalmamasına rağmen, hala hatırlayıp vicdan azabı çekmen. hatta oturup ağlaman, hatırladıkça.

    zamanla en yakın arkadaşlardan biri haline gelmesi. bu sefer de ablalıkla arkadaşlık ayarını tutturabilmek için çabalaman, bocalaman.

    yanlış yola girdiğini hissettikçe, ona çaktırmadan hayatını uzaktan izleyip başına bir şey gelmemesi için uğraşman.

    ailenin senin üstünde yaptığı yanlışları, o da aynı yola kurban gitmesin diye zaman zaman aileni karşına alman. onun için savaşman. istediği okula gitmesi için beraber direnmen, istediklerini yapması için hep arkasında olman. hatta arkasında değil yanında el ele, omuz omuza beraber savaşman.

    bazen aradaki yaş farkını ya da yaşanılan farklılıkları gözetmeksizin, yaşadıklarımı bilmesine hakkı var diyerek küçük kardeş rolüne bürünüp anlatmaya başlaman. sonra da hak etmediğin bir tepkiyle karşılaşıp, anlaması için daha zaman var deyip köşene çekilmen.

    en özel günlerinde herkesten önce yanında olman. ailenin yetişemediği yerde her şeyine senin koşman, bile isteye.

    canımın en içi. en sevdiğim. 'hep yanımda olsun' demek bir kardeşe sahip olmak.

    ve abla olmak; karmakarışık duygular içerisinde olup, yaşamaktan sıkıldığın anda bile tutunacak güçlü bir dala sahip olduğunu görüp, bu kez hayata daha sıkı sarılmak. onun için...
  4. beni çok sevdiğini söyleyip bankamatik olarak kulanmaya çalışan ve kıyamadığımı bildiği için her şeyi - işi bana kitleyen bir kardeşe sahip olduğum için zor olandır.
  5. kanımın kanı, yaş 12, bir hafta sürecek bir kampa katılmış, aynı çadırda kaldığı yakın bi arkadaşı da horlamasından rahatsız olduğunu söylemis bi sabah. olayı bana anlatırken de biraz üzgün horluyo muyum ben diye sordu. hayır ben hiç duymadım dedim tabii ki.

    abla olmak, ufak yalanlar da gerektiren bir şey yani. özlüyoruz.
  6. biraz annedir o, biraz baba. sürekli olarak evde dengeleri sağlamaya çalışandır, düşünendir, yeri gelince çekip çeviren. ben de bir abla olarak, hep bir abinin eksikliğini hissettim. abla olmak da güzel ama sorumluluğunuz her zaman fazla. her zaman düşündüğünüz insanlar var, daha çok çabalamak adına. aman anneye de babaya da bir şey kalmadan halledeyim telaşları var.
  7. o kardeş gelir gelmez anne olmaktır.
    hem annelik yaparsın hem de "lan annesi ben miyim bırakayım da kafasına göre yaşasın" dersin. hem sıkmadan hem de zaman zaman canına okuyarak ikili ilişkini sağlamlarsın.
    bir abla olarak kendim de bir ablaya sahip olayım istedim hep. ablası olanlara özendim ya da bilmiyorum. ben çok süper bir ablayım diye de değil ha dümdüz kötüyüm aslında ablalıkta ama ne bileyim...
  8. her erkek ve lezbiyen youser'ın takibe aldığı başlık. tabii direkt buradan yürümezler ama en azından kaza kurşunu yeme riskini azaltır. takibe alıp, avının en savunmasız anını beklerler.

    bir diğeri için (bkz: oje) ^:kesin bilgi yayalım^.