1. bağışlanmak kadar acı verici bir duygu yoktur.çünkü insana bağışlanmayı gerektirecek bir şeyler yaptığını anımsatır ve bir insana, telafisi olmayacak bir şey yaptığını kabul ettiği an kadar hiçbir şey acı vermez,ben buna inanıyorum.hele bir de bağışlayıcı konumda olan kişi,kendisine yapılan yanlışlar ve katliamlar için öç beslemeyecek ve sırf af dileyen kişiye daha fazla acı çektirmemek için onu sessizce ve sade bir şekilde bağışlayabilme olgunluğunu gösterebilecek biriyse;hissedeceğiniz acı ve pişmanlığın haddi hesabı yok.bunu bizzat deneyimlemedim,ama karşımda yaşandığına şahit oldum.öte yandan,bu denli acı çekmemek ve çektirmemek için kendisi basit,uygulaması zor olan bir yöntem de mevcut;bağışlayın.çünkü kimse sizi merhametinizden yoksun bırakacak kadar sizden önemli değil.bağışlayın ama sessizce bağışlayın.haklılığın gösterişi lüzumsuz bir parlama sadece.ve de bağışlanmanızı gerektirecek kelimelerden ve eylemlerden uzak durun.çünkü kimse,hatasını kabullenmesinin karşılığında acı çekmeyi hak etmez.umarım "affet beni." ya da "seni affediyorum."cümlelerinin acı değil de huzur vereceği zamanlar da yaşarız.
  2. affedilmek ağırdır bence.
    affedilmeyi gerektiren bir şey yapmış olmak çok zoruma gider. bilmiyorum öyle bir durumda ben kendimi affedebilir miyim?
    ancak gel gelelim, ne yaptığınızı hatırlamadığınız durumlarda veya affedilmeyi gerektirmeyen durumlarda da hayatta affedilmeyi beklemem, kabul de etmem. beni yanlış anlamıştır, ya da kusurumu bana söylemiyordur ama bir şekilde af dilememi bekliyordur.
    öyle bir durumda karşımdaki kişiyi affetmem için çok iyi günümde olmam lazım. hem ben kusurumu bilmiyorum ( ya da kusurum yok) hem de af bekleyeceğim? yo dostum, hayatımın geri kalanını seni nazlayarak geçiremem!