• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.65)
ağır roman - mustafa altıoklar
kolera sokağı'nda ilginç olaylar yaşanmaktadır. arap sado, sokaktaki egemenliğini ailenin küçük oğlu salih'e (okan bayülgen)bırakır. ancak salih bu görev için henüz hazır değildir. metropolün arka sokaklarından birinde yaşanan bu karmaşada salih, tina'ya (müjde ar)aşık olur.


  1. bazen bir film unutuluyor ama bir kolye, bir şarkı kalıyor insanda.
  2. 90'lar türk sinemasının varoşları, kaybedenleri, hayatın içinde yitip gidenleri, fuhuşun, uyuşturucunun kol gezdiği o pis ortamları, zor yaşamları anlatmakla ilgili üstün bir yeteneği olduğu kanısındayım. şimdilerde esamesi okunmayan, yeni türkiye'nin üzerine keskin bir çizik attığı bir yetenek.

    ağır roman da iste tam bu devre adını kalın punto ile yazdıran filmlerden. bir yerlerde mutlaka şu an bile yaşanmakta olan hayatları anlatıyor oluşuna, seyircisine geçirmeyi başardığı ruhuna borçlu bunu. akıl almaz mantık hatalarına, kopuk yapısına, 2 saatlik süresi içinde -nasıl başarılmışsa- üstün körü geçilen sahnelerine rağmen hem de.

    hayatınızı değiştirmeyecektir, izlenecek en muazzam film olmadığı da ortada. ama bir devrin sinemasının öne çıkan bu oldukça cüretkar işi de izlenmeli. trailer
  3. cem karaca'nın resimdeki gözyaşları şarkısının çaldığı sahne ve diğer tüm sahneleriyle efsane filmdir.

    & Zamanı kim okşayabilir ki?

    & Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın, nüksederken raksına mahallenin maşallahı, eyvallahı, güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın. Şimdilik, ölümüne kadar hayattasın...

    & İmparatorlar cigaralarından babacasına çektikleri dumanı üflerken, Adam Mickiewicz'in şair ruhu dumana asılıp, 100 yıllık müzesinden kalkarak, kilisenin istavrozuna kondu… Ağır ablalar esrarı daha kallavi götürmek için zıvanalar hazırlamaktaydı…

    & Alem göt olmuş

    & Bir çift kanattınız hüznün rüzgarlarında
    dağılıp gitti melekleriniz, beyazın öte dağlarında
    ağlasın arkanızdan,bir ağızdan, tüm dehşetiyle kolera
    tıbı, sen harbi hayalet, sağlam gariban...

    & O bin tılsımlı anın çarşafından ağır ağır geçirirken hayatını, bilemezdi üç tekerlekli bisikletin karanlığa takla atacağını...

    & Ruhum çalkalanıyor be...

    & Her hayatın bir ağırlığı var koçum, seninki kaça tartıyor?

    & Ruh kemikten ayrıldığı vakit darbukacı Balık Ayhan üzerine örtü koyduğu darbukayı çaldıkça kolerada yaşayan softaların tüyleri diken diken oldu.

    & O akşam koleranın iyi insanları ruhlar aleminin gece bekçilerini kıskandırırcasına Sado'nun hala ışıldayan bedenini beklemeye koyuldular.