1. Bugünkü yazısında, "iyi oldu Rektör Seçimlerinin Kaldırılması. Demokrasi yokken varmış gibi yapılıyor olmasından daha sinir bozucu bir şey olamaz." Diyen Hürriyet başyazarı.

    BE adam, rektör seçimleri madem demokratik değil, o hâlde daha demokratik bir formül önersene. Gazetenle birlikte bunun için baskı yapsana hükümete. "Zaten uygulanmıyordu, kaldırılması iyi oldu" demek nedir?!
  2. modern zaman beyblade'i. o nasıl dönüş be adam?!
  3. bence yukarıda yazılanların aksine bir kaplumbağa gibi dönmüştür. 48 yılda atatürk ün değerini yeni anlıyorsa ...
  4. henüz ne olacağına karar verememiş insadır kendileri acaba sağcı mı olsam solcu mu olsam . bence bu ikilemin sonu sağcılıkla bitecek
  5. canlı yayın moderatörlük performansı yerlerdedir. iki dakika bi kesme de adamlar konuşsun. ayrıca konuklarına "iyi de bundan bize ne?" diyebilecek kadar da seviyesiz. yüzünü görünce geriliyorum resmen.
  6. kanal d haberde biri 18 yaşından küçük, iki kızı kayıp olan "elvan" ismindeki adamın; kızlarının ve eski esinin adnan hocanin kediciklerinin arasinda bulunduğu haberini sunarken "ama benim adım elvan dalton, ben gezerim balkon balkon...." şarkısıyla birlikte sunması.
  7. normalde zerre kadar sevmediğim ama canan kaftancıoğlu konusunda haklı yazılar yazan ve chp’yi uyaran hürriyet gazetesi yazarı. (bkz: durmuş saat bile günde iki kez doğruyu gösterir)

    ilk yazısında “canan kaftancıoğlu istifa etmeli ya da görevden alınmalı” demişti. ama ben ilk yazısından ziyade ikinci yazısına dikkat çekmek istiyorum.

    durumu tane tane açıkladığı ikinci yazısı.

    !---- spoiler ----!

    chp’nin istanbul il başkanı canan kaftancıoğlu...
    gayet radikal görüşlere sahip olabilir. son derece aykırı yaklaşımlar ortaya koyabilir.
    mesele burada değil.
    *
    mesele şurada:
    böyle bir siyasetçinin...
    merkezde kalmaya özen gösteren, toplumun tüm kesimlerini kucaklamaya çalışan, oy tabanını genişletmeye çalışan, mesela saadet partisi tabanıyla bile duygudaşlık arayışında olan, mevcut iktidara alternatif olma iddiasında olan ve yaklaşan başkanlık seçiminde toplumun en az yüzde 50 + 1’ini bir araya getirmeye çalışan chp’nin istanbul il başkanı olmasında.
    *
    kaldı ki canan kaftancıoğlu...
    öyle çok radikal, öyle çok aykırı, öyle çok aşırı sol görüşlere sahip ve bunları fevkalade içselleştirmiş bir siyasetçi izlenimi de vermiyor. yani karşımızda chp’yi daha da büyütme iddiasında sol bir manifestoyla ortaya çıkmış bir siyasetçi yok.
    *
    zaten canan kaftancıoğlu tartışması...
    selahattin demirtaş’a gönderdiği selamı ve birkaç popülist sol kelamı bir tarafa bırakırsak...
    temellendirilmiş, içselleştirilmiş bir siyasi yaklaşım üzerinden yürümüyor ki!
    *
    canan kaftancıoğlu tartışması...
    - sosyal medyada yaptığı son derece sakil paylaşımlar...
    - iktidarın tepe tepe kullanmasına son derece müsait yığınla malzeme.
    - özürle geçiştirilmeye çalışılan son derece çirkin bir küfür...
    - “küfrü sehven paylaştım” türü iktidar cephesinden geldiğinde hepimizin alay edeceğimiz türden bir savunma...
    - “domuz kemiklerinin bulunduğu tabaktaki çatal-bıçak karşı taraftaydı” falan türü tuhaf izah...
    üzerinden yürüyor.
    *
    ben de işte tam da bu nedenle ve gayet iyi niyetle...
    - bu durum partinizi yıpratır.
    - iktidar cephesinin eline inanılmaz bir malzeme sunar.
    - istanbul’da bir milim gidemezsiniz.
    - yüzde 25’i bile arar hale gelirsiniz.
    - hiç arzu etmediğiniz sonuçlarla karşılaşırsınız.
    - kamuoyunda yıpranırsınız.
    - esnaf gezisine bile çıkamazsınız.
    diye uyarıyorum.
    *
    “karışma kardeşim bize” diyorsanız.
    “biz memnunuz halimizden” diyorsanız.
    “canan kaftancıoğlu şahane” diyorsanız.
    “oy almasak da olur” diyorsanız.
    “iktidara malzeme vermek istiyoruz, sana ne” diyorsanız.
    yani...
    çok memnunsanız...
    o zaman ben gölge etmeyeyim...
    buyurun, hayrını görün.
    *
    yeter ki... yine ve yeniden yenildiğinizde...
    “tayyip erdoğan nasıl oluyor da her defasında kazanıyor, o yoksa bir siyaset dehası mı?” falan diye sorularla gelmeyin bana.

    !---- spoiler ----!
  8. sanırım ekşi'deydi, birisi herhangi bir konu hakkında yazılacak bir ahmet hakan yazısının üslubunun röntgenini çekmişti. kimene'cilikle başlayıp ardından gelen ama'larla giydiren bir iki yüzlülük, bir kaç kelimeden mütevellit paragraflara teşne olan bir üslup. fikir vermeyi değil, okuyanın üzerinde etki bırakmayı amaç edinmiş bir içeriksizlik.

    kaftancıoğlu yazılarında duygusal etkiyi arttırmak için bir de fotoğraf kullanmış şerafettin. yapıcı eleştiri kisvesine sığınan bu tilkilik art niyetli değilse nedir?

    hala kaale alınıyor olması ilginç.
  9. iktidar kulları biat buyurmuş, bir de "siz bilirsiniz" in arkasına sıgınıyor. yaratmak için tonla para harcadıkları lümpen toplumun hassasiyetlerini de alıp hayatımızdan çekip gitmesini dilediklerimden. iktidar yalakası. ekmeğini yediği kanlı çanakları yalamaya devam etmek icin e biraz da tarafsız havası verecek, satılmişlardan akıl almamayı, halk düşmanlarının halkın çıkarını düsünmeyeceğıni ögrendik. sinikliğin, ortayolculuğun, sindirilmişliğin, egemen sömürüsünün kader olmadıgını böyle konformist lümpen satılık popülaristler anlamaz. güce taparlar.

    yahu şu iktudarin sümüklü mendilleri bisey konuşurken tartişmayı haklı göstermek için yarı yalanlar sahte duyarlara girmiyorlar mı... kafayı yiyyorum.