1. kadıköyde çok güzel bir kitabevi-kafe. caferağada. spor salonunun karşısında kalıyor.

    aslen nişantaşında bir kitabeviyken kapanmış, yıllar sonra kadıköyde tekrar doğmuş.
    2 katı var. giriş katında kitaplar ve birkaç masa bulunurken alt katında kitap yok tamamen okuma için ayrılmış bir alan var, açık alan da var bu arada.

    bir de iç kısmında cam kapıyla ayrılmış, süper sessiz bir kütüphane ortamı var ki insanlar burayı özellikle ders çalışmak için tercih ediyor. bir garson da gelip bir şey içer misiniz diye sormuyor. bu süper.

    sessiz sakin huzurlu bir yer. daha büyük olmasını ve daha kolay yer bulabilmeyi isterdim.
  2. üniversiteye hazırlandığım seneydi, yeni açılmıştı o yıl. tam tamamlanmadan keşfetmiştik, arkadaşlarımla gidip çalışırdık sürekli, belki her gün! yeri geldi orda tüm bedenimi sınav stresi sardı, yeri geldi açlığımı bastırdım tostuyla, yeri geldi güzel kitaplarıyla bi şeyler okudum... ama sanırım benim için en değerlisi, hep beraber -sahibi, garsonu ve biz- gezi'yi takip etmemizdi. gezi zamanlarıydı, hepimizin içinde korku, endişe, umut ve haklı gurur vardı ve ekrandan açıklamaları takip ediyorduk, vali açıklamalar yapmıştı, korkuyorduk ama yine de birlikte güçlüydük. ertesi gün kapalıydı, kapısında bir yazı vardı, gezi'ye gittik diye. sonra ertesi gün biz gittik. mutluyduk. ama anlık mutluluk. gezi'den sonra bi daha mutlu olmadık, kadıköy'den taşındıktan sonra da bir daha oraya gitmedim.

    ama burada görünce özlediğimi fark ettim.
  3. geçenlerde kadıköy sokaklarında tek başına amaçsızca dolaşmak eylemini tüm gerekleriyle yerine getirirken aklıma düştü bu kafe. hiç de gitmemiştim, merakım vardı. açtım haritayı, yön bulmayı vs. ara sokağını, alt sokağını, üst sokağını talan ettiysem de haritadaki yeri bir süre çözemedim. hayır diyorum göz numaram mı büyüdü halbuki yeni gitmiştim göz kontrolüne. neyse söylene söylene buldum. ilk girdiğimde sakin bir atmosferle karşılaştım, sol tarafında kocaman bir arşivleri, kütüphaneleri var. mekanın verdiği hava güzel, biraz bohem, biraz salaş. iki katlıymış, üst katında kitap okuyanlardan ziyade çalışanlar, leptobuyla ilgilenenler var. alt katında aradığım sessizliği buldum ve yerleştim. kapalı bir salon var sanırım ders çalışmak isteyenler için ancak gittiğim vakit havalandırma ile ilgili bir sıkıntı vardı oraya girmedim.

    yaklaşık iki saat kaldım, alt kat ile ilgilenen garson da çok nezaketli ve saygılı geldi bana. bu konuyu ekşi'de eleştirmişler garsonlarından dem vurarak. ben rastlamadım buna. mekanın müzikleri için apayrı bir yazı yazmam gerek çünkü her çalan müzik mi güzel olur? yani ben arasam kitap okurken arkadan çalacak güzel sakin bir müzik böylelerini bulamam. okuduğuma o kadar farklı bir hava kattı ki. sadece bunun için dahi gidilesi.

    gitmediyseniz ve böyle sakin, gürültüsüz, hoş müzikli bir kitap kafe arayışındaysanız ve tabii istanbul'da iseniz uğrayın derim. fiyatları da çok pahalı gelmedi karşılığında sunduklarına göre.
  4. üst katı sakin, ferah. alt katı ise bir o kadar basık ve alçak tavanlı. psikoloji kitapları konusunda fazlaca zayıf. freud ve kişisel gelişim püsürleri dışında pek bir şey göremedim. kitap fiyatları kadıköy ortalamasına paralel. kafesi bana biraz tuzlu geldi. gene de arada sırada uğranabilecek hoş bir yer.

    alt katın bir kısmı tamamen sessiz alan olarak düşünülmüş, bir kütüphane ortamı yaratılmış. uygulama çok güzel fakat halk kütüphanelerini, -saat sorunu var ise- üniversite kütüphanelerini tercih ederim, çalışırken konfor pek önemli diyenlerdenim.