1. bizim trafolarimiza bile sahip çıkacak, kedileri durduracak teknolojimız yada kabiliyetimız yokken santral hemi de nükleer şaka gibi.
  2. burası türkiye.

    "uranyumu bir ölçek demişler ama biz üç ölçek atalım daha çok enerji olur de mi ahmet ahauahahah erken çıkarız hem santralden ne dersin?"

    "ya olum komple döksene sen bittikçe alır o kendi kaç milyarlık makina ya!"
    kuz
  3. temel atma töreni bugün gerçekleşecek nükleer santral. ota çöpe "halkımız bunu istiyor" cevabını veren hükümetin kolluk kuvveti şu an yöre halkının demokratik hakkını kullanarak yapmak istediği nükleere hayır yürüyüşünü engelliyor.

    türkiye rüzgar ve güneş enerjisinden faydalanmıyor. türkiye'de rüzgar santrallerinin kurulu gücü 6 gw, rüzgar enerjisi potansiyelimiz ise 48 gw. Almanya'nın kurulu rüzgar enerjisi gücü 45 gw, 2016 yılında almanya'da rüzgar enerjisi santralleri, nükleer enerji santrallerinden daha fazla elektrik üretmeye başladı. kaynak

    güneş enerjisi ile karşıladığımız enerjimiz %1 oranında. Türkiye'nin rüzgar ve güneş enerjisi potansiyellerini dileyenler enerji bakanlığının kendi sayfasında bulabilir. kaynak

    bölge fay hattına yakın, zemin nükleer santral için uygun değil. kurulması planlanan santral Rusya'nın kontrolünde olacak. güvenlik tedbirleri şimdiden korkutucu düzeyde, başlangıç planına göre ilk ünitenin temel atıldıktan 7 yıl sonra devreye girmesi gerekirken, AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın isteğiyle bu tarih 2 yıl öncesine, 2023'e çekilmiş; yani güvenliğiniz seçim tarihlerine endeksli.

    akp ne kadar ak'sa bu santral de o kadar temiz.

    ekleme: kaynaklar.
    mesut
  4. Bir ülkenin enerji ihtiyacı için ne güneş enerjisi ne de rüzgar enerjisi yeterli gelmemektedir. Herkesin düşündüğü kadar yeşil ve kolay değildir bunlar. Üretim kapasitesi sizin elinizde olmadığı için yeri geldiğinde tamamen diğer enerji üretim metotlarına abanmanız gerekir. Yani ütopik bir ülkede enerji %100 olarak güneş ve rüzgardan üretiliyor olsa bile aynı kapasiteye sahip termik santral ve benzeri yapıları hazırda bekletiyor olmanız gerekir. Maliyet bakım konularına girmiyorum bile.

    Birde dalga enerjisi var ama onu pek araştırmadım zaten türkiye'de yapılabileceğinden şüpheliyim.

    Nükleere gelirsek öncelikle ham madde nereden gelecek, atıklar nereye gidecek onu öğrenmek lazım. Dışa bağımlılık açısından bir fark yaratmayacaksa zaten kurulmasının bir anlamı yok. Ondan da önemlisi herkesin bu santralde çalışacak insanlara güvenmemesi var. Buna bende dahilim.
    http://youreads.net/baslik/iridyumu-cebinde-gezdiren-cocuk--56919
    Bu haberdeki gibi insanlar bu projede çalışacaksa bir kaza olması kaçınılmazdır. 10 senede geçse 30 senede geçse o kaza yaşanacaktır. İşçisinden mühendisine kadar herkesin kalifiye insan olması lazım. Buda biraz zor.

    Genede eğer başarılı şekilde işletmeyi başarırsak Türkiye'yi bir çok konuda ileriye götürecektir.

    Edit: İddia edildiği gibi %51 rusyanın olacaksa, bizim ülkemizde üretilen elektriği bize satacaklarsa ekonomik sonuçları osmangazi köprüsünden farklı olmaz. Hiç yapmasınlar daha iyi.
  5. ülkelerin enerji "ihtiyaçları" derken önce meseleyi var olan sistem içinde bir çözüm yolu arayarak mı yoksa mevcut üretim ilişkileri sarmalının bir adım dışına çıkarak mı tartışacağız bunu belirlemek gerekiyor. temiz enerjiyi savunanlara karşılık olarak kafadan "ütopik" cevabını verebilmek için müreffeh insan eşittir çok enerji tüketen insan önermesinin doğruluğunu ispatlayabilmek gerekir, ki bu önermenin elle tutar pek bir tarafı yoktur. hele ki önümüzdeki 20 yıllık süreçte özellikle güneş enerjisinde kat edilecek ilerlemeye ilişkin bugünden yazılıp çizilen onca şey varken akkuyu nükleer kör göze parmak misali duruyor.
    mesut
  6. sene 95 ya da 96'ydı. çöplükte avuçiçi kadar nükleer madde bulundu.
    belediye valilik filan napacağını şaşırdı, ortalık ayağa kalktı nükleer madde var diye..
    küçükçekmece nükleer araştırma merkezi diye sadece tesadüfen adını duyduğumuz yere gönderildi.
    türkiye'de nükleer enerjiye dair bilinen tek şey çernobil faciası olduğu için hepimiz korkmuştuk.
    valla orada ne yaptılar bilmiyorum ama medyada günlerce olay olmuştu.

    99'da hurdalıkta kobalt-60 içeren bir madde ortadan kaybolmuştu, ikitelli hurdalığına kadar izini sürmüşlerdi güya. (bunu da hurdacılar radyasyondan fenalaşınca fark etmişlerdi) istanbul nükleer alarma geçmişti.. madde uzun zaman bulunamamıştı.

    şimdi benim aklım o kadar teknik detaya basmaz hemşerim; avuç içi kadar madde bulduğunda nükleer enerjiyle imtihanı bu olan memlekete, yılda 120 ton atık (halen dünyada bu atıkların bertarafı için çözüm bulunamamışken) bırakacak tesis kondurursan sonucu neye bağlanır anlamam.

    hele ki moskof gavurunun ( almanı da amarikanı da fark etmez ) gelip toprağına konduracağı tesisten sana elektrik satacağına aklım hiç basmaz.

    heyy gidi günler; ecevit'in son koalisyon hükümeti zamanında enerji krizi çıkmıştı.. ecevit çıkıp "iki ampülden birini söndür" demişti de herkes alaya almıştı adamı. halbuki neyi kast etmişti kim bilir...