1. akşam ve vera

    verâ, verâ, verâ!..

    her şey kımıltı ve böcektir;
    ve dünya yara içinde yara…
    kendini bitmeyen bir yağma
    gibi yaşadın:
    benim dışımdaki sır,
    senin içindeki aynadır;
    bilir misin, yağmurlar da darılır,
    seni yazmadığım için;
    yüzündür, çisil çisil iner camlara…

    dünya elbet yara içinde yara…
    her aktığın yerde kalbim olursun;
    bir aşkı geçer geçmez mâverâ,
    sana bir nehir gibi deyecek;
    bir cam gelip yüzünü de silecek;
    görünür olmaya verdiğin ara…
    ordadır, akrebi kısalmış günler;
    orda, öte yazlar uzar yelkovanlara…

    bir musıkî karanlığı var bunda;
    sonunda şiirin de kışı gelecek;
    biri kalkıp acep şunu der m’ola:
    ‘bu sözleri nerden buldun, ey şair?
    sözler ki binlerce hüznün ağırlığında!…’
    belki bir kaybolan gibi yakında:
    susmak! akşamın sözüne kadar;
    susmak! dile çile olup dört duvar;
    her şeyi bırak da, çekil erguvanlara…

    verâ, verâ, verâ…