1. normal karşıladığımdır.

    'kuran en iyi arapça anlaşılır'cılardan değilim, ancak mevz-u bahis üslup ise eğer, kuran şiirsel bir dil ile indiği/yazıldığı ve hem ilk dönemlerde, hem şuan hem de kendi içersinde de bu şiirsel, edebi üslupla çok övündüğü için normal karşılanabilir. muhtemelen araplar da "böyle bir üslup var mı abi bizde?" diyorlardır ancak edebiyat bu.

    öte yandan, padişahların veyahut diğer divan şairlerinin vs. yazdıklarına baktığınızda da "böyle bir üslup mu var yeeaa" diyebilirsiniz ama dediğim gibi, orada amaç etkilemek; sıradan olmaması, garip olması gerekiyor zaten.

    ha üslubun neden bu kadar sert olduğu, duygularüstü, hatta herşeyüstü bir varlığın neden böyle sinirli, tehditkâr konuştuğu sorgulanabilir, ancak bu da uzun bir hikayedir.
  2. valla arapçam yok lakin türkçem var, kuranı okudum. barnaba'nın incilini filan bile okudum da konu bu değil hocam, o başka bir hikaye.

    neyse, ben de böyle bir üslup görmedim kardeşim.

    önce "ben sizi bilmem neye yarattım, bilmem neye getirdim" filan diyor.

    sonra tam hatırlamadığım bir yerde (kusura bakma ezberimde tutamam, salağım biraz tabii) "biz sana şunu yapma demiyoruz, yap da gör hörekesini diyoruz" gibi bir özneyle devam ediyor...

    tam burada bir "haydaaaaa" çekiyorsun... rasim yavşağının "haydaaa"sından hem de. "neyse" deyip devam ediyorsun ki birkaç cüz ilerledikten sonra mal gibi kalıyorsun.

    neden mi? e çünkü ilk yorumdaki bahsi geçen söylemlere başlıyor üslup değiştirip.

    "sen şunu şey ettiremeyenlerdensin; korkma, titre" filana bağlıyor.

    lağn?

    yani babacım siz kaç kişisiniz? "sen" misin? "siz" misiniz? yahut "biz" miyiz?

    vallahi olmadı şimdi. çünkü ben son sayfayı bitirdikten sonra yahşi batı'daki meksika açmazında da geçmiş olan, ünlü "karar verin!" repliğini söylemiş bulundum.

    acaba "oku" yerine "anlayarak oku" ya da "anlamayacaksanız okumayın" filan mı demeliydi, bilemedim şimdi altan... işlerine de karışmak istemiyorum, çarpılırız maazallah.
  3. eleştirmekle çarpılacağımı düşünmediğim üslup. mantıksal açıdan varsa bir sonsuz, sonsuzu bölmek için önce ayırmak gerekir. ardından ayrılanın asimetrik olması yani sonsuzdan farklı görünmesi gerekir. ben sonsuz olsaydım, kendimi görmek için sonsuz bir ayna yapardım. neyse konu bu değil zaten. ayırmak için bıçak kullanırsan, ayırmaya cehennem, birlikteliğe cennet dersen, cehennemde bıçak olmalıdır. cennette ise bıçağın işi yoktur. ayırmak lanetse bıçak şeytandır. cenneti yani diyelim ki birliği anlamanın ve cennetteyim diyebilmenin yolu ayıranla ayrılmaktan yani cehennemden geçmelidir. belki de bu yüzden her akıllı varlık önce bir ayrılacaktır. neyse konu bu da değil zaten. oku kelimesi çok ilginç bir kelime. neyi okuyacağım? kelimeyi. kelime ne? bir defter, bir kalem, bir mürekkep ve bir yazan gerektiren şey. ama okumak? okumak için yazılı bir kelime varsa göz yeter sanırım. sonsuz kelimeler dizisi hayat. bazen biri yanar, bazen diğeri. heyy okçu, şu kelimeler farklı zamanlarda yandığında değişen kitaplardan yapar mıyız birtane birlikte?
  4. muhammed'in yarattığı her şeye gücü yeten, her şeyi kendisi için yaratan ve yarattıklarının vasıflarından olan sinir, ego, intikam, ödül ve ceza gibi özelliklere sahip eril bir sanrı üslubudur. çok takılmamak lazım.