1. hayatımda gerçekleştirmeyi en çok sevdiğim eylemlerden biridir. bir başladıktan sonra bırakamadım. günlerimin yarısı anime izlemekle geçiyor. manga da güzel fakat anime kadar eğlendirmiyor beni. bu aralar haftasonu tek yaptığım seriler bitirmek. dışarı çıkmaktan sıkıldım. diziler izlemekten sıkıldım. çünkü televizyon dünyasında canlı yayına kadar genelde her şey kurgulu. kendimi kandırılmış ve aldatılmış hissediyorum. ama anime izlemek öyle değil. sınırı yok, hayal gücü kullanmak için geniş, ayrıca süprizlerle dolu. kısacası herkese tavsiye ettiğim eylem
  2. vazgeçemediğim eylem.

    müthiş bir örneği için misal
  3. niyeyse hiç anlam verip sevemedim. müptelası olup kendini karakterlerin yerine koyan arkadaşlarım benim de var evet ki onu hiç mi hiç anlayamadım.
    zepur
  4. aslında temelde normal bir dizi izlemekten bir farkı yok. senaryo var, karakterler var, ana konu var vs. her şey aynı.

    tek fark ise animelerin daha özel kitlelere hitap edebilme gücü. normalde bir dizi çekilecekse -ve kaliteli bir yapım olması isteniyorsa- oyuncular, yönetmen, set her şey tamtakır olmalı. tabi bunlara harcanan paranın da kendini amorti etmesi bekleniyor. normal dizilerde bu zor zanaat. düşünsenize breaking bad bile defalarca reddedilmiş kanallar tarafından tutmaz diye... animelerde ise avantaj. envai çeşitte ve saçmalıkta anime/manga üretilebilir. zaten çoğu anime başta mangadır, çizgi romandır. sermayesi kağıt ve kalemdir.

    liseli iki arkadaş olarak manga çizebilirsiniz. özel bir kitleye hitap etmek istiyorsunuzdur. mesela atıyorum, ejderhalar ve vampirlerin akıl dolu savaşını anlatan bir şey ürettiniz. "bu ne yav böyle saçma konu mu olur" demeyin onun da alıcısı var. bunu tüm dünya zaten beğenmez. 10 kişi beğenir, 20 kişi beğenir. beklenen de odur. ha belki o yapıt belki çok beğenilir; animelere, organik dizilere, filmlere de uyarlanabilir. (bkz: death note) (bkz: attack on titan)

    one piece mesela 10 yıldır yazılıyor çiziliyor. onun için normaldir o. 10 sene de yazarsın 20 sene de. karakterler yaşlanmaz, mürekkep bitmez, kağıt desen gani... lakin 10 sene bir dizinin devam etmesi mucizedir. ekran karşısında salya akıta akıta macera izlemek izleyen insan ne yapacak? one piece izleyecek ne yapsın garibim. ona hitap eden o. one piece'i yapan adam da talebe göre hareket edecek çizecek de çizecek...

    efendim kısaca; arz-talep meselesidir. özellikle anime olsun diye anime izlenmez. bi' ara attack on titan'ın filmini çekeceğiz dediler, insanlar sevinçten havaya uçtu. önemli olan konu.
  5. en sevdiklerimden.hep bi ayri dunya bir de hep ordan bir karakterim ben icinde yasiyorum baya kaptiriyorum kendimi.cok etkileniyorum boyle icten agliyor,egleniyorum.izlemek isteyenlere bolca tavsiye verebilirim.türlerine göre ayri ayri oluyorlar.genelde seri bazlı ilerliyorlar.mangalarindan ayri gidenler oluyor
    hayir anime cizgi film degildir ^^
  6. şimdiye kadar yüzlerce saatimi (400'e ulaşmaz sanıyorum, fakat belli olmaz) yemiş eylem. ağladığım (özellikle steins;gate) hunharca kahkahalar attığım (gintama), merakla takip ettiğim, dövüşlerinden çok keyif aldığım (dövüşsüz olmaz) ve abartı karakterlerle empati kurup huzursuz olduğum (welcome to nhk) farklı duygular ve hoş kurgular deneyimlememi sağlayan pek çok şey sığdırdım oraya.

    fakat çizgi filmdir. sadece aşırı kanlı, kaliteli kurgulu, çocuklara hitap etmeyen (animatrix gibi) çok farklı kitlelere denk gelebilecek oldukça geniş bir yelpazede. "çizgi filmleri yetişkinler izlemez" düşüncesi, yetişkinlikten anladığı şeyler "iş-üreme-ikisi arasında kısa molalar" ile sınırlı insanların düşüncesidir.
  7. özel bir merakım yok ama avatar the last airbender için tek tatil günüm olan pazar sabahlarına alarm kurup kalkıyordum. diğerleri hatta the legend of korra bile açmadı.

    anime severler belki bunları animeden bile saymaz, bilemiyorum.
  8. yugioh izleyip zirvede bıraktığım eylem.

    şahsi düşüncemse anime hayranı olan insanların toplum içinde biraz daha silik tipli oldukları,lol ve dota oynamaya bayıldıkları bir de cosplay meraklısı oldukları yönünde.