• youreads puanı (5.00)


  1. gitar çalmaya daha yeni başladığım ortaokul zamanlarında çılgınlar gibi system of a down dinlediğim garip bir dönemin içerisindeydim. a.t.w.a çalıp kendimi ıssız adam gibi hissediyordum. bazenleri ise "juventus" diye bağırıp chop suey çalıyordum. annem arada sırada seslenip "evladım artık düzgün bir şey çal" dediğinde ise tüm dikkatimle lonely day'e yöneliyordum. ergenlik diyip geçilebilir fakat ben gerçekten arada sorguluyorum o dönemlerimi. gerçekten garipmiş. bir süre sonra sanırım kuzenim de sorgulamış olacak ki bir gün elinde küçük bir hediyeyle geldi. tahmin etmemi isteyince en basitinden poşetin şeklinden dolayı defter sanmıştım. o sıralar not defteri hastalığım vardı. hayır değil, daha çok beğeneceğin bir şey dedi ve lav kırmızısı ve koyu ya da açık renk farkını anlamanın benim için zor olduğunu kavramamı sağlayan bir mavi rengin birleşiminin yer aldığı bir albüm vardı elinde. mutlaka dinle bunu, bayılacaksın. hatta bundan sonra sürekli bu albümü çalacağız dedi. haa tabi diye içimden geçirmiş olmalıyım ki, oğlum boşver ya sonra dinleriz diyerek geçiştirmeye çalıştıysam da günün sonunda dinleyeceğime dair söz vermiştim. 13 yaşında olmalıyım tam o sıralarda.

    o sıralar yeni bir şeyler öğrenmeye tamamen kapalı olduğum için boşvermiş bir halde yatağıma uzandığımı ve walkmani hazırladığımı hatırlıyorum. play tuşuna basmamla beraber geçirdiğim şoku hala hatırlıyorum. kimin çaldığından haberim bile yoktu fakat zihnimde o kişiyi hayal edebiliyordum rahatlıkla. solo ilerledikçe kara deliğe doğru yol aldığımı hissediyordum. son bölümde ise kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. daha o an "kim bu, şarkının adı ne, kartoneti nereye attım lan, gitarım nerede" düşünceleri aklımdan geçiyorken birden ikinci şarkıya girdi. hemen durdurdum ve kartoneti karıştırmaya başladım. bir yandan da bilgisayarımı açmak için fişi takıyordum. kartonet, çalışma masamdaydı. ilk şarkı. around the world. şarkı sözlerini okumaya başladım. that life is beautiful around the world dışında bir şey anlamadım. albümü tekrardan dinlemeye başladım. baştan sona. sonra tekrar dinledim. tekrar. hiç sıkılmadan defalarca dinledim. çalmak bile istemiyordum, sadece dinlemek istiyordum. bu albümün hayatımı değiştireceğinden elbette haberim yoktu o zaman. sadece artık system of a down dinlemek istemediğimi farkettim.

    aradan geçen 8 yıl kadar içinde californication albümünü sayılamayacak kadar çok dinledim. diğer tüm işlerine el attım. gitaristlerini ilah ilan ettim. bir dini ritüelmiş gibi dinledim. bütün albümlerinin neredeyse her şarkısına ait bir anı yarattım. geçen uzun yıllar içinde binlerce grubun farklı çalışmalarını dinledim. yüzlerce kitap okuyup yine yüzlerce film izledim. kız arkadaşlarım, sevgilililerim, flörtlerim, arkasından ağladıklarım oldu fakat hiç biri around the world eserinin ilk akorlarını duyduğum anda yaşadığım heyecana denk olamadı.


    tüm hikayemin başlangıcı olan, californication albümünün açılış şarkısı.