1. bir sigara sarıp uzattı adamın gözlerinin tam içine bakarak.

    ‘’istemiyorum ’’dedi kafasını iki yana sallayıp arkaya doğru çekilirken adam.

    israr etti kadın. ‘’iç bak rahatlarsın. artık dertler tasalar yok’’

    gereksiz inadının işe yaramayacağını, nihayetinde içeceğinin farkındaydı.

    isteksiz parmaklarını uzattı, kavradı titrek parmaklarıyla sarı kalın kağıtlı sigarayı.

    birkaç derin nefes alıp beklemeye başladı.

    biliyordu ki en fazla beş dakika sonra kendi sesi bile yabancı gelecekti kulağına.

    bulutların üstüne çıkacaktı ruhu bedeninden ayrılıp.

    konuşmaya başladılar.

    çok uzaklardan sesi geliyordu kadının.

    ‘’hadi bana bir hikâye yaz’’ diyordu ‘’anlat neler geçiyor aklından’’

    ‘’sen çok kötü bir insansın’’ dedi. ‘’bana karşı zerre merhametin yok. beni bu şekilde uyuşturup ben olmaktan çıkarıyorsun. her türlü kötülüğe açığım, halsizim, konuşamıyorum, kıpırdayamıyorum. ne zevk alıyorsun bu bitik halimden? konuş benimle bari. durma devam et. sen sustukça zihnimdeki düşünceler beynime sığmayıp patlayacak gibi hissediyorum’’

    baktı sitemlerinin hiç etkisi olmuyor kendisini merakla izleyen ama hiç konuşmayan kadına.

    ‘’nerden buluyorsun bunu?’’ diye sordu kadını konuşturmak, kendi düşüncelerinden mümkün olduğunca kaçmak için.

    ‘’biz ona abuzittin diyoruz. kod adı tabi’’ dedi.

    ‘’neye ihtiyacımız varsa getiriyor. güldüreni ayrı. düşündüreni ayrı. sen çok hareketlisin
    senin için sakinleştirici etkisi olanından istedim onu getirdi’’

    ‘’bana göre değil bu işler’’ dedi adam inleyerek. ‘’benim doğuştan kafam güzel zaten.
    bu meret beni deliliğin sınırına getiriyor. yapma artık ne olur. bu son olsun verme bana’’

    konuşmaya devam edecek gücü kalmamıştı.

    sustu dalgın dalgın televizyona bakmaya başladı. açık olduğunu bile fark etmemişti o ana kadar.

    kanıksanmış üçüncü sayfa haberleri vardı ekranda.

    otopark kavgasında levye ile adamın beynini patlatan mı dersin, tecavüz eden mi, kocasını öldüren mi? toplumun sosyal hafızası o kadar normalleştirmişti ki bu tarz haberleri, izleyenlerde hiçbir kötü etki bırakmıyordu. kısacık bir anda gelip geçen anlamsız sahnelerdi sadece zihinlerde.

    ‘’bak’’ dedi kadın gülümseyerek. ‘’bundan kullanan kimse cinayet işlemez. içinde böyle bir öfke olmaz. allah’ın doğada yaratıp katıksız bize verdiği otu yasaklamanın ne gereği var?
    neden keyif ve mutluluk veren her şey bu dünyada yasak olmak zorunda?’’

    anlamaya çalıştı adam.

    bilemiyordu.

    bilmek istemiyordu.

    cehalet mutluluksa her geçen gün yeni öğrendiklerinin bedelini mutsuzlukla ödüyordu.

    bilmese daha iyiydi.

    ‘’ben çok yorgun hissediyorum kendimi’’ diyebildi sadece ‘’hadi yatağa geçelim’’