1. kaynak

    Yerine Milli savunma üniversitesi oluşturulmuş. Bu kadar köklü okulların bir kararla kapatılması ne kadar doğru gerçekten ? 2 senelik okulla meslek lisesi mezunu biri astsubay olacak sisteme gel.
  2. reis korkudan ne yapacağını şaşırdı. asıl imam hatipler kapatılsın.
  3. zamanında atatürkçülük esasıyla yönetilen askerlerden rahatsız olan kırpık sakallılar, askeri yönetime cemaati soktu.

    şimdi gelinen durumda cemaati siliyorlar ama yeterli değil. mazallah başka grup yine baş kaldırırsa bu hükümete, kandırılmanın bedelini çok ağır öderler. ayakta kandırılmamak için askerleri hükümete bağlayarak çıkabilecek sorunları engellemek en mantıklısı.

    kafalarını bu kadar pisliğe çalıştırmak yerine, ülkenin gelişimi ve kalkınmasına kafa yorsalardı, herşey çok daha güzel olabilirdi aslında.
    ozumm
  4. Yavaş yavaş geçmişimin silinmesine şahit oluyorum..

    ışıklar'a ilk girdiğimde ne hayran olmuştum o okula, o binalara, o üniformalara. Uludağ'ın eteklerine kurulmuş her tarafında yüzlerce yıllık tarihinin yansıması, kokusu.. İlk defa 1845 yılında açılır okul, 1892 yılında ise benim de içinde 4 sene geçirdiğim bu binalara taşınılır.

    Yüzlerce yıllık bir tarih, bir kültür, o duvarların arasında geçen hayatlar, hikayeler...

    Mezun olduk ve harp okulu intibak kampına gittik. Orada acı gerçek suratımıza bir tokat gibi indi. Askeri liselerin yetiştirdiği o başarılı, zeki, modern ve laik çocuklar.. asla kimseye biat etmeyecek bizler tasfiye ediliyorduk. Akla mantığa sığmayan eziyetlerle, küçük düşürülmeler, iftiralar ve şantajlarla bizleri ya ayrılmaya zorluyorlardı, ya da atıyorlardı. Çok belliydi bir kadrolaşma harekatı olduğu. Askeri liselerde de vardı belki içimizde o ya da bu cemaate bağlı insanlar ama kesinlikle azınlıktaydılar. Asıl büyük vurgunlar intibak kamplarında yapıldı. 4 yıl boyunca askerlik eğitimini her koşulda almış, donanımlı gençler tasfiye ediliyor yerlerine sivil kaynaklı askerlikle uzaktan yakında alakası olmayan yandaşlar yerleştiriliyordu. bUnları gözlerimizle gördük, resmen bir asalak yuvasına dönmüştü o gözbebeğimiz okullar...

    Yine de gönül bağım kopmamıştı ışıklar'la. 2 sene önce Bursa'ya gittiğimde ziyaret etmek istedim. Okula çıktım ki gördüğüm manzara karşısında gözlerime inanamadım. Tam bir Türkiye gerçeğiyle karşılaşmıştım: daha büyük bir alana daha büyük bir kampüs yapılması amacıyla o tarih kokan binalar boşaltılmıştı, derslik kısımları ise yıkılmıştı bile. iş makinaları enkazın üzerinde geziniyorlardı. Çocukluktan gençliğe evrildiğim yıllarımın enkazını izliyordum..

    O okulları siz mahvettiniz kirli menfaatleriniz için, şimdi de üç maymunu oynuyorsunuz utanmadan. tabi ki asıl suçlu askeri okullar!? yoksa kendi içinizdeki menfaat çatışmalarınızın, ülkeyi parselleme kavganızın, her bir köşeyi ele geçirme hırsınızın hiç bir suçu yok!? O yüzden kapatın gitsin!

    Her bir adımda silmeye çalıştınız geçmişimizi, izlerimizi.. ve en sonunda başardınız..
  5. yaklaşık yirmi yıl önce sıradan okuyucunun görüşüne çıkan büyük satranç tahtası'nda belirtildiği üzere türkiye büyük çatışmaların yaşanacağı ülkelerden biri. bunu öngörmek için zbigniew brzezinski'ye de ihtiyaç yok esasen de neyse.

    üzerine otuz, kırk yıllık planlar yapılan ortadoğu coğrafyasında eğitimsiz, ahlaksız, cebinin derdine düşmüş cemaatlerle, mafya kılıklı politikacılarla yönetilen bir ülkeden hiçbir cacık olmaz ne yazık ki.

    devletin diplomasi kültüründen tut ordusuna kadar her şeyini yerle bir ettiler üstün bir başarıyla bu aç çekirgeler.

    küçük bir örnek vereyim, yanılmıyorsam yıllar önce başka bir sözlükte yazmıştım yazmadıysam da burada dursun durumun vehametini gösteren bu acı olgu:

    bir arkadaşımın anlattığına göre dış işleri bakanlığındaki saçma sapan kadrolaşma öyle bir raddeye varıyor ki, alınan çer çope dil öğretmek için ingilizce kursları açılıyor.

    yani düşünün bir hukuk bürosu sizi alıyor sonra sizi hukuk fakültesine yolluyor. bir mimarlık ofisi sigortanızı ödüyor, maaşınızı yatırıyor ama siz mimarlığın m'sinden anlamıyorsunuz.

    bu kafayla bir kurum kapanır diğeri açılır ama açık olan bir şey var ki hiçbir kurumdan verim alınamaz, türkiye de ortadoğu'da keklik gibi avlanacağı günü bekler.

    yazıyı böyle bitirmek istemezdim ama içimde kalmasın, sizin bir tek fetö değil insan aklına ket vuran tüm cemaatlerinizin, yandaşlığınızın, rüşvetinizin, kişisel menfaatlerinizin içine tüküreyim beş para etmez herifler.

    şu dünyada en fazla bir seksen yıl yaşayacaktık onu da zehir ettiniz.
    pinot
  6. bugün 20.00'de #haketmedik hashtagi ile sosyal platform'dan seslerini duyuracak öğrencilerin okuduğu okullar.
    bilmeyen varsa bilgilendireyim bu sabah itibari tüm subay, astsubay yetiştiren eğitim kurumlarındaki arkadaşların ilişiği kesildi. şu an o okullarda okuyan kişiler askeri okullarda giden senelerine bakılmaksızın sivil hayatta tekrar kendilerine yeni bir hayat inşa etmek durumunda kaldılar. dileyen arkadaşlar bu hashtag'den destek olabilirler.
  7. Askeri okulların kapatılmasına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname, Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre Harp Akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okulları kapatıldı.

    http://odatv.com/askeri-okullar-kapatiliyor-3107161200.html

    orada hali hazırda okuyan öğrenciler bu bahsedilen milli savunma üniversitesine mi geçirilecekler, sonları ne olacak hiçbir fikrim yok. haber içeriğinde de bulunmuyor. askeri okulların kapatılma ihtimali hakkında ahmet zeki üçok, devletçi emir komuta zincirini özümsemiş subaylar yetiştirmek, askeri nosyonu kazandırabilmek için bu okulların şart olduğunu söylüyordu. baktığımızda fetö korkusundan kendi askeri yapılanmamıza ve altyapımıza ciddi zararlar veriyoruz gibi duruyor. Bir yandan da bu lanet örgüt hakkında daha darbe yapılmadan önce askeri okullarda nasıl yapılandıklarını ve kendinden olmayan öğrencileri nasıl yıldırarak bu okullardan ayrılmalarını sağladıklarını defalarca okuduk.

    şimdi buradan sadece elinde haber kaynakları ve internet mecralarından bilgi edinme şansı olan benim için atıp tutmak kolay. işin ciddiyeti hakkında bir fikrimiz var ama ne olduğu konusunda tam da fikir sahibi değiliz. askeri okulların bu örgütlerden kurtarılması için kapatılması şart mıydı? geride kalan öğrencilere ne olacak? yerine getirilecek milli savunma üniversitesi yeterli nitelikte subay yetiştirebilecek mi?

    kafamda deli sorular.
  8. memlekete yapılabilecek son kötülüğü de yaptılar.

    savunma, barınma, korunma, siz ne derseniz deyin her şeyden önce gelen bir ihtiyaçtır askeriye.
    bak mesela bir yavru maymun la deney yapıyorlar kafesine iki tane kukla anne bırakıyorlar. bir kukla demirden yapılmış ve bir yerine biberonda süt monte edilmiş; diğer kuklada yemek yok ama demirden değil, sıcak ve güvenli. yavru aç olmasına rağmen biberolu kuklayi değil, güvenli kuklayi seçiyor ve ona sarılıyor. yemeyi içmeyi boş verip güvende olmak istiyor yani.
    sen gidip bunu kapatıyorsun. diyecek laf yok.

    savunma her şeyin başıdır dostlar. en ileri teknoloji de oradadır. orada üretilen teknoloji zaman içinde halkçıllaştırılır ve halkın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kullanılır. sen de gel bunun içine et. zaten darbe teşebbüsünde askeriye de ast üst ilişkisini de bitirdin, şimdi sıra buna geldi.

    bitirdiler.
  9. antimilitarizm, militarizm eşiklerinden uzaklaşıp başta jeo-stratejik/politik, ekonomik, dünyanın nesnel durumundan bahisle objektif olmaya çalışalım. yoksa tabi ki dostluk, kardeşlik, eşitlik, barış, savaş olmasın, kimse silah tutmasın, her yer doğal park olsun.

    gündemde olan bu duruma ilişkin türkiye boyutuyla da öznel bir değerlendirme gerekmektedir. ideolojik ya da az önce bahsettiğim gibi belli bir düşüncenin etkisi altına girmemeye çalışarak, mevcut sistemin ve sürecin kurumsal olgularından yola çıkarak.

    memlekette istanbul'da 2 adet, bursa ve izmir'de 1 adet olmak üzere toplam 4 tane askeri lise var. askeri liseler harp okullarına öğrenci hazırlar. son 10-15 yıldır, harp okullarının kaynağının çoğu ise dışarıdan yani sivil liselerden sağlanıyor.

    1. yaş kriteri, buradaki öğrenciler 13-18 yaş grubundadır. yani kirli amaçlarına "mankurt" yetiştirmeye niyetli din simsarlarının en çok odaklandığı yaş aralığıdır. sen bu yaş aralığında liyakata dayalı sistemleştirilmiş öğrenci alımları ile ülken için öne sürdüğün temel değerleri benimsetebilir, bu çocukları bahse konu dış etkilerden uzak tutabilirsin. ya da gözlem süresi sunar sana eğer stratejik yerde konumlandırılmış şakirtleri de çıkarırsan sistemden, bu gözlem anlam kazanır.

    2. askeri lise, harp okulu, polis akademisi vb. ayrıca sonrasında profesyonelleşen güvenlik görevlileri alınır/istihdam edilirken "güvenlik soruşturmaları" yapılır. her sonraki aşama için bu yenilenir. "güvenlik soruşturması"nı kim yapar? dananın kuyruğu burada kopar.

    -egm ve mit. senin bu kurumların söz konusu insanlara yönelik istihbarati bilgi vermez, "bu uygun" der ise belli rollere biçimlendirilmiş ve şekli temel kriterleri sağlayan bu insanları kurum alır. ama gene de 14-15 yaşındaki bir çocuğun rol yapabilme yetkinliği ve kamufle çabaları ile 18-24 yaş aralığındakilerinki arasında tespit edilebilecek ölçüde farklar olacaktır.

    3. askeri okulların sınavlarını kim yapar? ösym yapar, sorular çalındıysa, verildiyse bakacağın yer belli.

    4. mutlaka kurum içerisinde de bu bahsedilen "işbirliklerinden" dolayı kollama, adam kayırmacılıkla önemli yerlere gelen bu işleri organize edenler vardır. bu inkar edilemez. bunları sistem dışı yaparak ve giriş koşullarını adilce kontrol altına alarak bu kurumlarını koruyabilirsin.

    diyeceğim şu askeri okulların kapatılması, kamuoyunda söylenen oranlar algı yönetimi değil gerçek ise, devletin 4 tane askeri okulunu kontrol edemediği ama her nasıl ise liseden, üniversite mezunları için böylesi bir tehdidin olmadığına işaret eder. sen 4 okulunda bunu halledemez iken harp okuluna ya da diğer süreçlerde başka güvenlik birimlerine 18 yaşından sonra istihdam edilecek personelini nasıl kontrol edebileceksin? bu "a" takiyyecileri olmaz "b"olur.

    bu, gerçekleşen adi olayın öncesinde de gündeme getirilen bir meseleydi ve olayın vuku bulması ile şaşırtıcı kısalıkta bir süre içerisinde khk'ya dönüştü. bu açıdan inandırılmaya çalışılan amacın samimiyetini sorgulatıyor. yoksa mesele imam hatiplilerin meselesi mi? yoksa mesele boğazdaki, bursadaki, heybelideki paha biçilemez tarihi mekanlar mı? yoksa daha da sistemli bir şey mi? gibi sorular ayılmıyor değil.