1. bir tanrının olmadığına inanırlar. burada inanmak sözcüğünü seçmeme kızmamanızı umuyorum. şahsen insanın inanabilen mi yoksa bilebilen mi bir varlık olduğunu çözemedim. ama mesela jung'a tanrıya inanıyor musun diye sorduklarında şöyle cevap veriyor: [ http://www.youtube.com/watch?v=kUS83tsBm9k ]

    bütün genellemelerde olduğu gibi ateistlere yönelik genellemeler de yanılsamalardan ibarettir. her inanç topluluğunda olduğu gibi eğitimlileri, ahlaklıları, ahlaksızları, heteroseksüelleri, homoseksüelleri, entelektüelleri, yobazları vardır.

    benim gözlemlediğim kadarıyla içlerinde toplum ile tanrı imgelerini birbirinden ayırt edemeyip toplumdan nefretini dine veya tanrıya yönelten tipler de mevcuttur. ben buna ergen ateizmi diyorum. bunlar genellikle dine, tanrıya küfredip kutsal kitaplardan modern dünyayla uyuşmayan alıntılar yapıp kendilerini haklı kılmak, doğrulamak peşindedirler ki hiç hazzetmem. bunun başka bir versiyonu da ateizmi bir ideoloji veya inkar edilemez bir gerçeklik olarak sunmaya çalışanlardır ki onlardan da pek hazzetmem. bunların dışında gerçekten bu konuyu içselleştirmiş ve sorgulayarak bir tanrının olmama ihtimalini kendisine daha yakın bulanları ise saygıyla karşılıyor ve söylemlerini ciddiye alıyorum.takdir edersiniz ki kimse hakikatin bekçisi falan değil.

    kendisini ateist olarak tanımlayan insanların şu soruya nasıl bir cevap verdiklerini de fazlasıyla merak ediyorum: bilgisine sahip olduğum zorbalıklara, ahlaksızlıklara karşı ne kadar sorumluyum? aklı başında makul bir dindar ulaşamadıklarım için dua etmek durumundayım diyor ama bir ateist bir zorbalığa karşı çıkmak, engel olmak uğruna varını yoğunu harcamasını gerektirecek bir ahlaki sorumluluk yüklüyor kendisine. çünkü haksızlıkların, kötülüklerin cezalandırılacağı başka bir dünyaya inanmıyor. bir insan için bu çok fazla, üstesinden gelinmesi imkansız bir sorumluluk.

    son olarak ideolojik aptallıklara düşmeden herkes kendi iç dünyasını kurup yaşayabilmeli. içimizden biri hakikati keşfetse bile onu içi boş bir ideolojiye dönüştürmeden daha fazla insana ulaştıramayacak gibi görünüyor. bu tatamiyle öznel yazımı Nietzsche den bir alıntıyla bitirmek istiyorum: " İnsanlar ülküsel bir dünya uydurdukları ölçüde gerçeğin değerini, anlamını, doğruluğunu harcadılar."
  2. Bir şarkı olsa, böyle olurdu.

    elimdeki saz yeter canıma

    ''Haykırmak için, kudretin senin olsun
    Kudurmak için, şöhretin de olsun
    Saldırmak için, servetin senin olsun
    Yalvarmak için, allahın senin olsun

    Benim içimdeki aşk, elimde ki saz
    Elimdeki saz, içimde ki aşk
    İçimdeki aşk, elimde ki saz
    Elimde ki saz yeter canıma.''
    ozumm