1. Alman mimar Herman Sörgel'in 1928'den 1952'deki ölümüne dek planladığı devasa baraj projesidir.

    Resim1
    Resim2

    Planın esası, Atlas Okyanusu'ndan ve Karadeniz'den Akdeniz'e sürekli su akıntısı olmasına dayanmaktadır çünkü burada akıntıyla giren su miktarından daha fazla buharlaşma olmaktadır. Proje, Cebelitarık Boğazı ve Çanakkale Boğazı'na yapılacak barajlar ile bir yandan yeni toprak kazanımı amacıyla deniz seviyesinin düşürülmesi için bu akıntının azaltılmasını, diğer yandan ise artakalan akıntının hidroelektrik santraller yoluyla enerji üretimi için kullanılmasını öngörüyordu.

    Adının da çağrıştırdığı üzere bu proje, Avrupa ve Afrika'yı birleştirerek kesintisiz bir kıta hâline getirmeyi amaçlıyordu. Sörgel, Sicilya ile Tunus'u köprüyle birbirine bağlayarak Akdeniz'de iki bölge oluşturmayı amaçlıyordu. Böylelikle Berlin, Roma ve Cape Town arasında kesintisiz bir demir yolu hattı mümkün olabilecekti.

    Resim3

    Projenin nihai hâlinde su seviyesi Akdeniz'in batı kısmında 100 metre kadar ve doğu kısmında 200 metre kadar düşecekti. Akdeniz'in kapladığı alan %20 oranında azalarak toplamda 500.000 km²'lik toprak kazanılacaktı.

    Proje sayesinde yeni toprak kazanımının yanı sıra Avrupa enerji tedarikinde büyük oranda bağımsız olacak, buna ilaveten Afrika'nın ekonomik entegrasyonu ve endüstriyel gelişimi sağlanabilecekti.

    Öte yandan barajlar levha tektoniğinin tehlikelerinin yanı sıra artacak tsunami tehlikelerine de maruz kalabilecekti. Ayrıca müthiş basınç değişiminin İtalya, Yunanistan veya Türkiye gibi volkanik ve sismik aktif bölgelere yapacağı etki tahmin edilemezdi. Akdeniz kıyı bölgelerinin bozkırlaşması neticesinde Kuzey Afrika'daki yağışlar ve dolayısıyla mahsul getirisi azalacaktı. Güvenlik ve siyaset açısından ise terör saldırıları ve kazalar için bir zafiyet ve de tek bir devasa baraja aşırı bir bağımlılık söz konusuydu.

    Ek olarak binlerce canlı türünün yaşam alanlarının yok olmasıyla, özellikle de diğer denizlerdeki artan tuz miktarının etkisiyle ağır ekolojik sonuçlar meydana gelmesi ihtimal dâhilindeydi. Ayrıca Akdeniz bölgesindeki iklime etkisi de tahmin edilemezdi.

    Sınır komşusu olan ülkelerin hudutları da öteleneceği için politik sorunlar çıkması muhtemeldi.
    Gemi yoluyla yapılan uluslararası ticareti de etkileyecekti çünkü gemiler çok sayıdaki lok yüzünden kısıtlanacaktı. İlaveten Akdeniz'deki su seviyesinin düşmesiyle dünyanın geri kalan kısmında su seviyesi yaklaşık bir metre yükselecekti.