1. pideci'de çalıştığım dönemlerde telefonla sipariş alırdım. doktorlar ile birlikte ünvanını söylemekten garip bir haz alıyorlar.

    -ben avukat harun tekin iki acılı lahmacun rica edicektim.
    -peki harun bey antep mi olsun urfa mı olsun?
    -ya yap lezzetli bişiler
    -antep sarımsaklı, maydanozlu, urfa soğanlı, nar ekşili bazen de cevizli olur. eğer hakime hohlamayıp ağzınız sarımsak kokmasın istiyorsanız urfa'yı tercih edin.
    -ya kardeşim yap lezzetli bişiler farketmez antep, urfa.

    şimdi harun bey'in burada beklentisi ne olabilir? cevap net sanki, 10 gram fazla et koyarlar mı acaba, nedenine gelince avukat insana herkesin işi düşer. özlü sözlerimiz vardır, seni mahkemeye veririm sürüm sürüm sürünürsün. yani suçlu musun değil misin belli değil ama süreneceğin aşikar.
  2. işleri müvekkillerinin lehine gerçeklerin bir kısmını parlatmak, ışıl ışıl yapmak, bir kısmınıysa flu hale getirmek, karartmak hatta görünmez hale getirmek. üstelik bu yasal bir iş. ama cahil ve pervasızlar anlamıyorlar ve eleştiriyorlar.

    çok ayıp ediyorlar.

    ceza davalarına bakan avukat zaten feleğin çemberinden geçmiştir. 40 hamamda 40 tas suyla bile zor, çok zor. düşünsenize sahte polis kimliğiyle suç üstü yakalanan adam tutuksuz yargılanıyor. bir de tutuklu yargılananların ne haltlar yediklerini kafanızda canlandırmaya çalışın.

    allah böyle bir mesleği, kurumu eksik de etmesin ama hiç de muhtaç etmesin. ne diyeyim.
  3. bazıları dava dilekçelerinde yalan beyanda bulunmaktan kaçınmazlar. sanırım bu yasal değil. dava kazanmak uğruna benim söylemediğim bir sözü, söylemişim gibi lanse etmek yasal olabilir gerçi ülkemizde, emin değilim. ama bunda adaletin bulunmadığı ortada.

    yine de tanıma şansızlığına eriştiğim iki avukat hariç, diğerlerini de yargılamak istemem. bazen sistem, insanları bu tür şeylere zorlayabiliyor. insan da istiyor ki, avukatın bile adil olanına rastlayayım.
  4. mecaz olarak üstüne vazife olmadığı, gerekmediği halde başkasını savunmaya, onun adına konuşmaya kalkışan kimse.
    "sana ne, onun avukatı mısın?"
  5. selam vermenin, adım atmanın bile para olduğu kişi.

    maksadım avukatları kötülemek değil yanlış anlamayın, her mesleğin iyisi kötüsü vardır. iyi doktor da kötü doktor da olabilir. o yüzden hiçbir mesleğe kutsiyet yüklemem ben.

    30 yasima kadar kendilerine işim düşmemişti. 2 yıldan fazla süren sistemli taciz ve baskı sonucu gidecek bir dayım olmadığı için en son bir avukata müracaat ettim.

    kendisi emekli başsavcı imiş, kurt bir adam belli. bugün yazıhanesine gidip hakkımda yapılan saçma sapan suçlamaları anlattım gerekli belgeleri verdim. uzunca konuşup ne yapacağımızı kararlaştırdık. sonra işte mukavele, vekalet işlerini falan hallettik. öğleden sonra avukatim iş yerime geldi. bana aşıp kesen, gürleyen adamların avukat karşısında nasıl nutku tutuldu, nasıl mum gibi oldular görmeniz lazımdı. hele adamın o külhanbeylerini zarflamasi, aba altından sopa göstermesi, kedinin fareyle oynadığı gibi oynaması yeminle sanat eseri.

    demem o ki, hani derler ya "parasına kesinlikle değen şeyler" diye, iyi niyetli ve iş bilen bir avukat kesinlikle bu tanıma uyar.

    inşallah hesaplarımız tutar da bu yaptıkları pisliklerin bedelini fazlasıyla öderler.

    bu arada "avukatimla konuştum, avukatima sorun, avukatima danışmam gerekir" gibi cümleler kurmak da o kadar havalı ki, sırf bu iş için avukat tutulur. :d

    son olarak, hukuk yazmayan kafaya tüküreyim!
  6. kalpsiz olmayı gerektiren meslek.
  7. güzide bir meslek ancak iyisi adamı ipten aldığı gibi kötüsü adamı ipe götürebilir (adli yahut idari anlamda). bu zamana kadar saygınlığını koruyabilmesindeki en önemli etken de barolardır. çünkü barolarda huzur hakkı yoktur. başa geçen yöneticinin sağlayabileceği en büyük menfaat tanınmak ve müvekkil kazanmaktır. hayliyle baro başlarına genellikle maddi beklenti için değil hizmet etmek için gelinir (bir de bizim türmob'a bakın diyeceğim bakmayın siniriniz bozulmasın).

    tüm bunlara rağmen üniversite enflasyonundan nasibini alacak meslekler içinde başı çektiklerini düşünüyorum. merdiven altı apartmandan bozma üniversite görünümlü binalarda verilen hukuk diplomaları ile bu mesleğin de kalite ve saygınlığı en geç beş yıl içinde ciddi şekilde azalacaktır.
  8. benim gözümde hep "avukat olmak" değil de "avukatı olmak" çok prestijli bir durumdur. sanırım orta okulda falandim babam biriyle telefonda epey hararetli konuştuktan sonra bundan sonrasını avukatımla konuşursunuz diye pat diye telefonu kapatınca baya zengin falan olduğumuzu sanmıştım. ayrıldığım kurumla bazı maddi sıkıntılar yaşayınca avukata vekalet verdim. işi halledebilir mi bana sıkıntısı ne olur kuruma sıkıntısı ne olur sormadan "abi şimdi senden avukatım diye bahsedebilirim di mi?" diye sordum. isterse paramı alamasın sorun değil kurumdan aradıklarında "avukatımla görüşün" demek yetecek bana. sanırım en eski hayalim bu utanmasam ödeyemezler inş diye dua ederim.