1. Günlerdir her yerde bu kadını ve "dağdaki çobanla benim oyum bir mi?" Sözünü görmekten sıkıldım. Hayır ulan hayır! Bu seçimler benim de canımı yaktı ama böyle salakca bir lafı "yaa aslında öyle demek istemedi kelime anlamı olarak bakma olaya" diye göt kılı kafasıyla ele Alamam. bu lafı söyleyecek zihniyete sahip insan kendini çobandan da tamirci çırağından da üstün görüyordur. Sahiden öyle mi, İki insanın birbirinden üstün olması diye bir şey var mı? İyi de demokrasi çobanla, sabancının eşit olması değil miydi ? İnsanların köylü, fakir diye aşağılanmaması değil miydi ? Demokrasi alt tabaka diye aşağılanan insanların da aslında insan olduğunun kabullenilmesi değil miydi ?

    referandumda %80 hayır veren tunceli halkı geçimini neyle sağlıyor pardon? Tuncelinin en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. Tuncelinin neredeyse tamamı davar çobanı. Çoban tunceli. En çok okur yazar oranını da yıllarca elinde tuttu bu çobanlar.

    Aslında kızdığım sadece bu kendini bilmez kadının geçmişte ettiği ayarsız laf değil. Zaten o yıllar önce hak ettiği tepkiyi aldı . Kızdığım şey biziz. Modernleştik sanıyoruz, insana insan olduğu için kıymet verdiğimizi sanıyoruz ama yok, hayır; insanlara sadece statüleri kadar değer veriyoruz hala, Parasına, kıyafetine göre değerlendirme yapıyoruz.

    kasketine bakıp o heykelleri yaptığına inanmadıkları bir Köylü Ekrem vardı. Köylü ekrem pek çok şeyden elini eteğini çekmiş, pek çok şeyi aşmış bir insan, o bu harekete gülüp geçiyor. Ama bir de gülüp geçemeyenler, gururu kırıldığı için nefretle dolanlar var. Bir sürü insan kaşından, gözünden, kıyafetinden, ekonomik durumundan, annesinden, babasından utanıyor.
    Kısacası Küstürülen bir sürü insan...

    Böyle bir söz söyleyecek kadar pervasız olan, aradan yıllar geçmesine rağmen hala bu sözü paylaşıp aşağılamayı canlı tutan insanlar kendilerine solcu demesin. Atatürk "köylü milletin efendisidir" demişti. Atatürkçüyüm de demesinler. Böyle atatürkçülük olmaz. Her yanlarından burjuvalık akarken, şekilcilik içinde yaşarken küçük prens gibi kitaplardan da alıntılar yapmasınlar.


    İmza: dedesi çoban ve amele, annesiyle babası da ilkokul mezunu birisi.
  2. zamanında çok doğru bir laf etmiştir. şu anda da etkisi hissedilmektedir. burada eleştirilen kelime anlamı ile çobanlar değildir eleştirilen kesim bellidir. ben de aynı fikirdeyim. yıllarca demokrasi içinde yaşadığını düşünenlere dokunmuş olabilir ancak halihazırda içinde debelendiğimiz sistem eleştirdiğimiz o kesimin bize dayattığı sonuçtur dolayısıyla serzenişte bulunma hakkımız da vardır. ayrıca seçim öncesinde veya sonrasında yaşananlar neticesinde her türlü isyanı edip sadece bu sözü söylememiş olmak da bundan farklı bir yaklaşım değildir. söyleniş şekli hoşunuza gitmemiş olabilir ama bu durum maalesef haklı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
  3. internette bir görsel dolaşıyor. türkiye'de şehir bazında kitap okuma oranları hemen altında başka bir görsel yine şehir bazında evet ve hayır denilen yerler...
    kitap okuma oranı fazla olan şehirlerde hayır diyen seçmen daha fazla. diğer şehirler evet demiş...
    bence aysun kayacı'nın sözü ile yukarıda anlatmaya çalıştığım görsel aynı başlık altında irdelenebilir.
    sınıfsal değil de eğitim farkına parmak basılmış gibi hissediyor ve katılıyorum.

    not: görsel paylaşmadığım için üzgünüm akşam evde tekrar gelir editlerim.
    parov
  4. önce şunu belirtmek lazım eğitim ve öğretim birbirinden farklı şeyler. bizim okullarımız her ne kadar eğitim öğretim kurumu olarak geçiyor olsa da biz sadece öğrenim görüyoruz. geri kalmış bir ülke olmamızın sebebi budur. !---- spoiler ----!

    gelişmekte olan bir ülke değiliz geri kalmış hatta gerilemekte olan bir ülkeyiz.

    !---- spoiler ----!

    aysun kayacının söylediğine tamamen katılıyorum fakat muhtemelen onun kastettiği şey benim anladığım şeyle aynı değil. dağda çoban olmak ilkokul mezunu olmak ya da hiç okumamış olmak eğitimsizlikle cahillikle bağdaştırılamaz. tanıdığım nice ilkokul mezunu var ki; üniversite mezunlarından, doktora almış akademisyenlerden daha fazla farkındalığa sahip, kendini daha çok geliştirmiş. öğrenim insanlara 2+2nin 4 ettiğini öğretir sorgulama becerisi, kendini geliştirme isteği, bir adım sonrasını görebilme kabiliyeti öğrenimle olabilecek bir şey değil. bize insanların at gözlüklerini çıkarttıracak bir eğitim sistemi lazım.

    benim oyumla at gözlüklerine sıkı sıkıya sarılmış olanların oyu bir olduğunda yaşananları görüyoruz. referandum başkanlık sistemi için değil de erdoğan ailesine ülkenin hakimiyetini vermek için olsaydı evet oyu en fazla %10 düşerdi.
  5. elbette ki aysun kayacı'nın oyu dağdaki çobanla bir değildir. dağdaki çobanı kimse sallamaz ama aysun kayacı televizyonlara çıkar, gazetelere çıkar. evet vericem, hayır vericem, şu partiye oy vericem dese, anında haber olur, binlerin hatta yüz binlerin kararını etkiler.

    işte demokrasinin sorunu burada. sorun çoban ile aysun'un oylarının aynı olmasında değil, tersine, aynı ol-ma-masındadır. çünkü aysun, fiziki melekeleri ile edindiği şöhreti sayesinde televizyon programlarına konuk olur. kendisiden siyasi konularda yorum yapması rica edilince de kırmaz, yorumunu yapar. aysun 'un siyasi analizler yapabilme konusundaki ehliyeti şüphelidir. dağdaki çobanın da öyledir. ama aysun'un görüşlerini milyonlar dinler ve tartışır. çobanı ise kimse sallamaz.