1. başarıdan ne anladığımıza bağlıdır. mesela bir agorafobik için bakkala gidip ekmek almak başarıdır ve sen ona göre başarılısındır.
  2. öncelikle “başarı”nın ne olduğu konusuna bir bakalım:

    “başarı denildiği zaman aklımıza kendimiz için belirlediğimiz hedefe ulaşma ve bunun sonucunda elde edeceğimiz maddi ve manevi ödülün elde edilmesi olarak tanımlanabilir.”

    “kendini hedefe yöneltip bu hedefi elde etme sürecidir.”

    tdk sayfasında ise başarı karşılığında “muvaffakiyet” yazıyor. o ne demek? osmanlıca olan kelimenin “elde etmek, ele geçirmek, uzun uğraşlar sonunda beklenene kavuşmak” gibi anlamları var.

    anlaşılan odur ki, başarılı olmak bir hedefin peşinde koşup ona ulaşmak anlamına geliyor. o halde başarılı olmak için bir hedef koymak gerekliliğini peydah oluyor. yani, hedefi olmayanların başarılı olması mümkün değil.

    "başarısız olmak" ya da "başarılı olamamak" aynı anlama gelir mi? hedefe yapılan yolculuğun çıktısı olan başarı bir sonuçtur. dolayısıyla hedef yolculuğu süreçtir. bu sürece girmek ve sonuca ulaşamamak "başarılı olamamak" anlamına gelebilir. "başarısız olmak" ise hedeflenen noktaya ulaşamamak anlamına gelebilir. evet, aynı anlama gelebilirler. fakat “başarılı olamamak” “başarısız olmak” kadar kesin değildir. en azından kendini en iyi avutma yöntemidir diyelim. bir türlü başarılı olamıyor olmak hedefine bir türlü ulaşamamak ve hatta hedefini o kadar yüksek tutmak ki bir türlü ulaşamamak anlamına gelebiliyorsa başarısız olmak hedefe ne kadar yakın da olsa başka sebeplerden dolayı hedefe ulaşamamak anlamına gelecektir. bu anlamda başarısız olmak negatif/olumsuz bir ifade içerir. çoğu insan bu ifadeden kaçınır.

    "başarılı" teriminin tanımına bu kadar eğilmemin sebebi tanımın kendi içinde çok şey ifade ettiğini düşünmemdendir. tanım gereği başarı hedef demektir. rotasız gemiye tüm rüzgarlar sert gelir. gol atmayacaksan çalım atmak niye? gibi halk deyimlerinde de görüldüğü üzere peşinde koşacak bir amacı olmayanların başarıdan söz etmeleri de anlamsız olacaktır.

    gelelim toplumumuzdaki başarı kriterlerine. çok taze bulunduğum bir toplantıda benzer bir konuda başarı ve zeka ilişkisi konu edilmişti. salondakilerin başarılı ve zeki olarak örnek verdikleri messi, ronaldo, acun, cem yılmaz, fatih terim gibi popüler isimler olmuştu. benzer şekilde tüm toplumun da bu isimleri sayacaklarına şüphem yok. anlaşılan odur ki, insanlar çok para kazanan ya da tv’de çok görünen insanları başarılı adlediyorlar ya da başarılı olmalarını istiyorlar ya da başarılı oldukları için çok para kazandıklarını ya da başarılı oldukları için tv’ye çıktıklarını düşünüyorlar. kısa sürede üzerimden attığım şaşkınlığımın yerini derin bir düşünce almıştı. bu anlamda ben hiç başarılı ya da zengin olmamıştım ya da olamayacaktım. neyse, dedim ya şaşkınlıktan çabuk kurtuldum.

    zekanın başarı üzerinde herhangi bir etkisinin olup olmadığını bilmiyorum; fakat mutluluğun başarı ile doğrudan ilgisi olduğunu savunuyorum. çok iyi bildiğim örnek bizim mahallenin muhtarı teyzedir. yaşı menapoza dayanmış olmasına rağmen ilgili, iş bitirici ve "network" insanı olan muhtarımız her daim güler yüzlüdür. kendisinin de kabul ettiği ve benim de teyit edebileceğim üzere başarılıdır da. mutluluğu yüzünden okunan muhtarımız için başarı mahalle sakinlerine ikametgah verebilmek olmuştur. bu anlamda beni de mutlu edebiliyor ki bu onu bir kez daha başarılı kılar kanımca.

    uzun lafın kısası, "başarılı olamamak" ya da "başarısız olmak" diye bir şey yoktur. hedefi olmamak, hayata bağlanmamak, tırmanacak tepesi olmamak, geçecek deresi kalmamış olmak vardır. bunları atlatmak ya da üstelerinden gelmek için de çok çalışmak gerekir. ve her çalışmanın sonucu mutlak başarıdır.
  3. bir hayat ağacını ortadan ikiye bölmeyi bile beceremedim. dün itibariyle hayattaki başarısızlıklarıma eklendi. belki de o ağaç orda diye olmadı. bilmem.