1. peki bu durumda o mutlulukları bilmek, onlardan haberdar olmak gerekiyor mu? yani demek istediğim dünyada şu an itibarıyla, halihazırda bir çok mutluluk vardır zaten benim bilmediğim. eğer sadece bir yerlerde var olduklarını tahmin etmek yeter koşulsa, o zaman ben de her durumda sonsuza kadar mutlu olurum. köşeyi dönerim.
  2. tersinden bakmak gerek bu olaya. sonuçları kendilerine yarar sağlamayacak mutluluklarınızla mutlu olacak kaç kişi var çevrenizde? hatta mutlulukları için sizin mutluluğunuzun yettiği?

    ailem bir yana, benim için bu sayı iki, bilemedin üçtür. herkesin kendi çapında ya da meşrebince beklentileri var.
  3. mutsuz insan çevresindekilere için ek uğraş getirir, bu nedenle insanlarla uğraşmak istemeyen üsengeç ve asosyal kişiler çevresindeki insanların mutlu olup kendilerini yormamasından mutlu olurlar.
  4. başkalarının mutluluğuyla mutlu olmaktan öte başkalarının mutsuzluğuyla mutsuz oluyorum. arkadaş sevgilisinden ayrılıyo onun kadar üzülüyorum ailesiyle kavga ediyo kafaya takıyorum
    wtf
  5. nice arkadaşım, dostum evlendi, çocuğu oldu, iş buldu, sevgilisiyle mutlu pozlar verdi ve ben kıskanmak yerine adlarına sevindim...
    ama "başkalarının mutluluğu ile mutlu olmak" biraz züğürt tesellisi gibi duruyor... dozu iyi ayarlamak lazım... ve tabii elsworth toohey olup acılardan haz almamak da önemli... çok fena şey ikincisi...
  6. eğer çok gıcık olduğum birisi değilse ki çok nadirdir bu durum, tanımadığım için bile mutlu olurum çünkü ülke insanının büyük çoğunluğu mutsuz. çok istediğim bir hayalimi yaşıyorsa ve bu başarı ile gelmişse ona, gıpta ile karışık kıskançlık, şans ile gelen bir durumsa bu salak bile yapmış minvalinde ortamda nötr görünürüm.
  7. şahsen benim için hayvanların ve bebeklerin mutluluğu söz konusu olduğunda geçerli olabilmekte. bir de annem tabi ki...
  8. ben olamıyorum. nedenini bilmiyorum ama mutlu çocuklar ve hayvanlar dışında birilerini mutlu görmek, içimde sevinç hariç bütün duyguları uyandırıyor. bi' parça kıskançlık, biraz bencillik, mutsuzluk, sevinemediğim için gelen utanç, ardından üzüntü. bilmiyorum neden? rol de yapamıyorum çoğu zaman. birçok insan gibi en azından mutlu görünmek lazım demi? böyle zamanlarda da kendimi iki yüzlü olmakla suçluyorum. neresinden tutsan bok yani.
  9. dün gece eski bir arkadaşla konuştum. söz döndü dolaştı eski kız arkadaşıma geldi. arkadaşım ne diyeceğini bilemedi bir süre konuyu değiştirmeye çalıştı öyle olduğunu anlayınca evlendiğini biliyorum merak etme kendisi söyledi diye anlattım durumu. uzunca bir süre bana ruh halimi sordu kendimi çok üzmemem gerektiğini zaten bu işin olmayacağını, yaş farkını, ülke farkını uzun uzadıya anlattı. en sonunda her zaman olduğu gibi takmıyorum zaten o mutluysa bende mutluyum lafı çıktı ağzımdan. bu laf onuda beni de rahatlattı.

    sonra gece yatarken bu lafları düşündüm. uzunca bir süre.

    mutsuzsun oğlum işte niye kandırıyorsun kendini. evlendiğini duyduğunda başından aşağı kaynar sular dökülmedi mi kendini camdan atmak istemedin mi niye kandırıyorsun kendini. mutluymuş !

    sürekli aynı şeyleri tekrar ediyorsun. bir şeyler seni mutsuz ediyor ve sen bu mutsuzluğu reddedip mutlu taklidi yapmaya çalışıyorsun. o mutluysa bende mutluyum, mutlu olsun yeter diye diye kendini avutuyorsun. işin sonunda daha da mutsuz oluyorsun.

    başkaları için mutlu olmayı bırak ve kendi mutluluğun için çaba göstermeye başla artık.
  10. bugün yaşadım.

    iki hocayla karşılaştım, karı-koca bunlar ikisi de biyolog. binaya giden dik yokuştan aldılar beni. selam sabah faslından sonra herkesin konuştuğu o konuyu açtım: izinler açılmış hocam, izne çıkacak mısınız?

    yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle başladılar anlatmaya. çıkacaklarmış ama taşınmak için. uzun süredir bir ev yapmaya uğraşıyorlardı. bahçeli, müstakil bir ev. hayallerindeki gibi yapıp bitirmişler. çok sevinçlilerdi.

    ben de çok evcil bir insanım, amerikan tarzı bir ev benim de hayalimdi. kendi evim olmuş gibi mutlu oldum.

    güle güle otursunlar.