1. bondage, discipline, sadism ve masochism ifadelerinin kısaltılması olarak ifade edilen köle - efendi ilişkisine dayanan hem ruhsal hem de bedensel bir haz alma, tatmin olma durumu.

    kimileri için sapkınlık, kimileri için ruhsal bozukluk, kimilerine göre ise insanın yaratılıştan gelen bir çok duygu ve hissini barındıran bir ilişki türü.

    içinde; acı, aşağılama, ödül, ceza gibi bir çok unsur bulunur ve çoğunlukla bu unsurlar aksesuarlar aracılığı veya nesneler yardımıyla sağlanır.

    insanların büyük bir kısmında bulunan, acıdan veya aşağılama, aşağılanma gibi duygulardan zevke evrilme hazzını temsil eder.
  2. bdsm hayatında acı birkaç değişik şekilde hizmet görüyor; bazen acı eşiğinin düşük olmasından, bazen vücudun bazı noktalarının (boyun misal) normal yolların haricinde uyarılması ile zevkin kat be kat artırmasında kullanılıyor. bunların haricinde "güven" duygusunu tatmin etmek için kullanılır acı. size olmayacak eziyetleri yapan birine, ona dur dediğinizde duracak birine güvenmek için de bu yolu seçebilirsiniz.

    her çiftin "safe word"u vardır. biri diğerine katlanabileceğinden daha fazla bir şey yaptığında bu kelime zikredilerek olası kazalar önlenir. gene de çeşitli kazalar yaşanmadığını düşünmek fazla iyimser olur.

    işin birkaç ciheti var. roleplay ve lifestyler en temel ögeleridir bu işin.

    gördüğüm kadarıyla bu düzene ayak uydurmuşların çoğu bunu hayat tarzı olarak görüyorlar. kendilerini birine emanet ederek (dom/domme) hayatlarındaki iniş çıkışlarda onlardan yardım alıyorlar. bu daha çok lifestylerlık oluyor.

    bdsm'nin kendisinde aslında tamamen bir master/mistress-sub/slave (dom/sub) ilişkisi yoktur. yani tamamen sub olmazsınız veya tamamen master/mistress olmazsınız. roller çok kolay ve isteğe bağlı değişebilir. bu yüzden onlar birbirlerini eşit (equal) görürler veya teknik olarak eşittirler. rp daha çok uyuyor bu tarife.

    eşitliğin kalktığı yer lifestylerlıktır.

    bu konuda çok ama çok bilgisiz olmamıza rağmen (normal bu durum, o ayrı) kime sorsanız bir yerlerden gördüğü kırbaçlı kadın fotoğrafından yola çıkarak bir destan yazabiliyor ve bu yanlış yaklaşımdır.
  3. bondage-discipline, domination-submission, sadism-masochism kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesiyle oluşmuş kısaltmanın kısaltmasıdır. bddssm...bdsm. en göz önünde bulunan kısmı hep acı ile ilişkili olan kısımlarıdır fakat içeriği çok daha geniştir. her bireyin üstünlük kurma ve üzerinde üstünlük kurulması kriterleri birbirinden çok farklı olduğu için domination-submission kısmının içeriği ve uygulamaları da kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterir.
  4. bondage(disiplin), dominance(hakimiyet), sadism( sadizm), masochism(mazoşizm) öğelerinin baş harflerinden oluşan bir ilişki türüdür. basit tanımlamayla; karşılıklı rızaya bağlı olarak köle ve efendi ilişkisi yaşamaktır. köle bedeninin bütünüyle efendisine teslim eder. efendi beden üstünde mutlak hak sahibidir. bu hak ona belli ölçüde şiddet uygulama hakkını da beraberinde getirir ki sadizm ve mazoşizm kısmı burada devreye giriyor. kulağa kötü bir şeymiş gibi gelse de kölenin istediği budur. bu yüzden bu fanteziyi köle olarak yaşamak ister. karşılıklı rıza esasına dayandığı ve kölenin istediği an bunu bırakabilme hakı olduğu için etik olarak hiç bir şekilde kötü değildir. ilk akla gelen şey genellikle erkekler efendi bdsm terimiyle master olduğu yönünde olabilir fakat aksine kadın efendi sayısı daha fazladır. bunun sebebi kişinin kendinde olmayanı istemesidir. üst düzey yöneticilerin, devlet adamlarından bazılarının kapalı kapılar ardında bdsm partilerine katılıp kadın efendilere kendilerini kurbaçlattırmaktan ve boyunlarına tasma takılıp gezdirilmekten haz almalarının sebebi budur.

    genel tanımı yaptıktan sonra bdsm ile nasıl tanıştım onu anlatayım; internette bdsm hakkında yazı yazan bir kadın vardı. ben de o ara iş hayatında, özellikle beyaz yakalı kesimdeki pasifliği, en kötü koşullara rağmen patronlarına yalakalık yapmasının nedenini ve insandaki kölelik psikolojisini düşünüyordum ve buna bir cevap arıyordum. dolayısıyla bende merak uyandırdı ve o kadınla iletişime geçtim. yazı dilim iyi olduğu için sohbet iyi ilerledi sonra da bir gün buluşup kahve içmek için sözleştik. hayatımda gördüğüm en rahat kadındı. korkusuz ve samimiydi. akabinde arkadaş olduk. hatta o dönem en iyi arkadaşım oldu kendisi. benden iyi efendi olacağını iddia ederek benim bdsm'ye merak sarmamı sağladı. kölelik hakkında basit bir cevap ararken hakkında sayfalarca yazılabilecek bir seks fantezisi(bu tabir bdsm için yetersiz kalıyor) hakkında bilgi sahibi oldum. beni bdsm hakkında hatırı sayılır derecede bilgi sahibi yaptı. onun sayesinde bir tane sanal kölem olmuştu. bu ilişki ilk olarak sanal ortamda başlıyormuş. köle adayı sahibe sabırla rapor veriyor. emirlerini yerine getiriyor. örneğin her gün aynı saatte o gün ne giydiğini rapor ediyor. ilk başlarda tuhaf bir şekilde hoşuma gitse de sonraları kendimi kötü hissettiğim için sürdüremedim. bunun sebebi karşı tarafın bunu istediğine emin olamamam. "bir insan köle olmayı neden ister ki?" sorusuna cevap bulamadım. sonra sonra da bdsm'ye olan ilgimi kaybettim.

    bdsm'yi yaşamaya karar vermemse bdsm'ye tekrar ilgi duymama neden olan şu olaya dayanıyor; kızlı erkekli bir arkadaş ortamında takılırken ortamda tanımadığım bir kız bdsm'den bahsetti. hakim olduğum bir konu olduğu için ben de bdsm hakkında konuşmaya başladım. o an anladım ki o kadın bana gerçekten çok şey öğretmiş. ilgi duymamı sağlayan unsursa ben bdsm hakkında konuşurken karşımdaki kızın aldığı hal. ben bu yaşıma kadar pek çok deneyim yaşadım ama asla bana o derece şehvetle bakan birini görmedim. yüzünün rendi değişiyor, dudaklarını parçalarcasına ısırıyordu. istemsizce vücudunu bana doğru eğiyor ve gözlerini kırpmadan beni dinliyordu. tüm bunları yaparken de yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu. hadi gel diye kolundan tutsam benimle her yere gelecek kıvamdaydı. işte o gün anladım ki birisi gerçekten kölelikten zevk alabilir. o kızı bir daha görmedim veya onunla iletişime geçmedim fakat o gün bdsm'yi bir kez olsun yaşamaya karar verdim.

    bana bdsm'yi öğreten kadın köleydi o yüzden ondan yardım alamazdım. ayrıca karşı cinsten olduğu için ister istemez psikolojilerimiz farklı olacaktı. bu yüzden yine internet üzerinden erkek efendilerden biriyle tanıştım, arkadaşlık kurdum. ender tercih edilen bir fantezi türü olduğu için sanırım insanlar bu fanteziye ilgi duyan kişilere yardım etmeyi seviyor. onunla da buluşup görüştük. hayatımda gördüğüm en ilginç tipti. ufak tefek, sarışın renkli gözlü baby face bir adamdı. tuhaf ve saçma hobileri olan, yolda görsen başını okşayacağın çocuk kılıklı bir adam bdsm fantezisinde profesyonel, üç tane kölesi olan birisiymiş. oldukça da standart bir işi vardı, masa başı. fena para kazanmıyormuş ama üst düzey yönetici de değil anlayacağınız. işinde emir verenleri var, patronu var yani. maceraperest ruh halime karşı koyamayıp adamın evine bile gittim. psikopat seri katil gibi bir tip... tamam iri yarıyım, profesyonel boks ve muay thai lisansım var ama psikopat adam her türlü harcar, ne olduğunu bile anlamaz insan. neyse adam bana evi gezdirdi. 3 oda bir salon orta büyüklükte bir ev. odanın biri kiler gibiydi. penceresi apartman boşluğuna bakıyor. adam o odayı korku filmlerindeki gibi yapmış, o ara biraz korktum açıkçası. çeşit çeşit kelepçeler, tuhaf sehpalar, kırbaçlar, hiç görmediğim aparatlar, aletler v.s. mutfaktaysa çok ilginç bir şey söyledi. bardakları koyduğu iki ayrı raf vardı. alttakini eve gelen köleler kullanır, yukarıdakini de ben ve misafirlerim kullanır dedi. olayın mantığı da tam olarak bu. bdsm'de köleye her açıdan köleliği yaşatmak gerekiyor. oturduk saatlerce sohbet ettik. hatta sağolsun alet edevat açısından da bana yardımcı olabileceğini söyledi. sonraki süreçte onun da yardımlarıyla iki tane köle adayı bulup mail trafiğine başladım. bu zaman gerektiren bir süreç. bir kaç gün mailleşip sonrasında hadi gel sevişelim, gel kölem ol demek bdsm olmuyor. kişi gönüllü olarak bunu ona mental bazda yaşatmanı, hissettirmeni istiyor. efendinin görevi ilk aşamada köle adayını buna psikolojik olarak hazırlayıp köleliği ona öğretmektir. belli başlı şeyler şöyle; ona farklı bir isim verilebilir, ona görevler verilebilir(örn: şu kitabı oku ve bana özetini anlat. bir hafta boyunca şu renk giyin v.s.), ondan belli bir konuda bir şeyler öğrenmesi istenebilir v.s. v.s. önemli olan emir vermek ve hükmetmek. kölenin sahibinden tek beklentisi sahibin hükmünü üzerinde hissetmek. kulağa kötü bir şeymiş gibi geliyor ki ben de en çok bundan rahatsız olmuştum fakat köle ile sahip arasında anahtar bir kelime belirlenir. örneğin o kelime "kara kedi" olsun. köle seks esnasında dahi "kara kedi" derse sahibi onu bırakmakla yükümlüdür. günüllülük esasına dayanıyor ki bunu farkettikçe daha anlaşılabilir oluyor her şey.

    gel zaman git zaman yine çocuk yüzlü adam beni aradı ve nasıl gittiğini söyledi, konuştuk sohbet ettik ve bana bir bdsm partisi olduğunu söyledi. eğer uygun bir kölen varsa sana referans sağlarım, sen de gel dedi. tabi ki burası amsterdam olmadığı için partinin içeriği çok absürt değil. efendiler mekanda tasmayla kölelerini gezdirip sosyalleşecekmiş sadece. durup düşündüm. "bir insan hayatında kaç kez böyle bir şey görebilir veya böyle bir şey yaşayabilir?" dedim kendi kendime ve geleceğimi söyledim. çok düşünmüyordum. merakım ve deneyimleme tutkum beni esir alıyordu. gel gelelim mailleştiğim köleler buna uygun değildi. daha hiç buluşmamıştık bile, onlar riskliydi. o yüzden fuckbuddy olarak birlikte olduğum, güvenilir ve benim gibi meraklı bir kadına bu teklifi götürdüm. tahmin ettiğim gibi heyecanla kabul etti ama bir ay zamanımız vardı. her haftasonu buluşup ona bdsm'yi detaylı olarak anlattım. o da ciddiye alıp hafta içi kendisi iyice çalıştı. o gün gelip çattı. çocuk yüzlü arkadaşım takım elbise giymemin uygun olacağını söylediği için grand tuvalet giyinip traş oldum. yüzüme kararlı ve kendinden emin bir ifade takındım. bana eşlik eden kişiyle yolda gülüşe gülüşe orada ne yapacağımızı tartıştık. o da içinde orada giyeceği kıyafetlerin olduğu çantayla yanımda yürüyordu bir yandan. bir ara çantayı almaya niyetlendiğimde bana "saçmalama! efendi kölesinin çantasını taşırsa hakkımızda ne düşünürler! " diyerek kızdı. dersine kesinlikle çalışmıştı. mekana gittik, güvenlik isim kontrolü yaptı ve içeri girdik. girişte tuhaf bir şey yoktu. bizimle birlikte gelenlerin köleleri kıyafetlerini değiştirip çantalarını teslim ediyordu. sonra sahipleri kölelerine tasmalarını taktıktan sonra köle dizlerinin üzerinde köpek gibi yürüyerek sahibini takip ediyordu. girişi geçip toplanma alanına girdiğimde kalbim ağzımdan çıkacak gibi oldu. ciddi ciddi kadın efendiler daha fazlaymış, ilk farkettiğim oydu. 25 yaşında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın 40 yaşında olduğunu tahmin ettiğim bir adamı tasmayla gezdiriyordu. bana eşlik eden arkadaşımın(fuckbuddy biraz da arkadaş gibidir) durumunu merak ediyordum ama o andan itibaren onunla muhatta olma şansım yoktu yoksa zor durumda kalırdık. ara ara göz ucuyla onu kontrol ediyordum, o da merakla etrafı izliyordu fakat korkudan ziyade şaşkın bir hali vardı. sakindi, sanırım bana güvendiği için başına bir şey gelmeyeceğini biliyordu. işin kötü yanıysa ben başımıza ne gelebileceğinden emin değildim ama ortam bütün absürtlüğüne rağmen nezihti. tasmayla gezdirilen insanlar dışında tuhaf bir şey yoktu. partinin mantığını da o arada anladım. herkes kendi benzerini görüp mutlu oluyordu. köle diğer kölelere, sahip diğer sahiplere bakıp kendini iyi hissediyordu. bunun mantığı basitçe "bak onlar da yapıyor. demek ki deli değilim veya bu o kadar da tuhaf bir şey değil." şeklindeydi. ayrıca kimsenin kimseye zararı yoktu. bir süre sonra çocuk yüzlü arkadaşımı gördüm. barın yanına geçtik. içecek bir şeyler sipariş ettiğimizde önümüze iki kane köpek maması kabını andıran cips tabağı koydular. çocuk yüzlü arkadaşım hızla o kabı yanında, yerde duran kölesinin önüne koydu. bense az daha cipsten yiyecektim ve bütün foyamız ortaya çıkacaktı. ben de kabı benim yanımda aynı şekilde duran arkadaşımın önüne koydum ama içten içe de kendimi kötü hissediyordum. öyleydi böyleydi derken o geceyi atlattık. mekandan çıktıktan sonra bana köle olarak eşlik eden arkadaşımla konuştum. bana kızıp kızmadığını sorduğumdaysa bunu çok çılgın bulduğunu, biraz korksa da heyecan verici bir deneyim olduğunu vurguladı benim de içim rahat etti.

    bdsm fantezisi biraz da ekonomik güç gerektiriyor. bunu tam anlamıyla yaşamak için evi ona göre ayarlamak ve bdsm için mutlaka bir oda ayırmak gerekiyor. o yüzden de çok yaygın değil, belli bir zümreye ait gibi veya özellikle bu işe merak sarmak ve bunu hayatın merkezine koymak gerekiyor. kölesiyle sevgili olan ve evlenen insanlar var. ben ilerleyen süreçte o mail'leştiğim kölelerden biriyle buluşup bunu bizzat deneyimledim. evim buna müsait olmadığı için iki günlüğüne bir apart kiralayıp ona göre ayarladım. yaşadıklarımın içeriğini anlatmayacağım elbet ama farklı bir deneyimdi.

    peki nedir bdsm'nin mantığı? efendi olmak tamam da insanlar neden köle oluyor diyeceksiniz. sonunda ben de aradığım cevabı buldum deneyimlerim neticesinde. kölelik süreci kişinin benliğinden uzaklaşmasını sağlıyor. köle bütün düşüncelerinden, kişiliğinden, egolarından, kendisine sıkıntı veren düşüncelerden sıyrılıp tamamen teslim oluyor. iradesini kırıyor ve karar mekanizmasını terkediyor. düşünmemek, karar vermemek ve bir iradeye teslim olmak geçici bir huzur sağlıyor. bir dinlenme süreci gibi. beynin düşünme süreci bizi farketmesek de fazlasıyla yoran bir şeydir. kölelik, belirli bir ayardaki fiziksel acı, aşağılanma neticesinde benlik duygusundan sıyrılma sağlanıyor ve altını çizerek belirtilmesi gereken nokta bu gönüllülük esasına göre yapılıyor. köle sürecin herhangi bir aşamasında anahtar kelimeyi söyleyerek buna son verebilir. sahiplerse salt libido tatmini yaşamıyor veya kölelerinin bedenlerini sinirlendikleri şeylerin hoyratça hıncını aldıkları bir alan olarak kullanmıyorlar. hakimiyetin sağladığı mental hazzı yaşıyor onlar da. geneli hayatta çok disiplinli yaşayan, fazlasıyla planlı, programlı insanlar. bu açıdan ben iyi bir efendi değildim. benim fıtratım da buna uygun değildi zaten. deneyimimden kölem memnun kalmıştı fakat tek bir deneyim için bunu sağlayabilsem de uzun soluklu olarak yapabileceğim bir şey değildi. umarım merak edenlerin merakını giderecek, açıklayıcı bir entry olmuştur. yasal olarak suç değil fakat efendi tecrübeli olmalı. ilk kez efendilik yapacak kişinin ne yapacağı belli olmaz, risklidir. köle olmayı planlayan kişi, kontrol ve sorumluluk tamamen efendiye ait olduğu için sahip olduklarına kontrolünü kaybetmeden hükmetmeyi bilen, dozaj farkındalığına sahip birine teslim etmeli kendisini. malum türkiye'de bu tarz şeyleri yaşayabilmek için haddinden fazla çaba göstermek ve çok dikkatli olmak gerekiyor.
  5. bugün hakkında şöyle bir bölüme denk geldiğim ilişki türü.

    uyarmadı demeyin.