• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (10.00)
Yazar Amin Maalouf
beatrice'ten sonra birinci yüzyıl - amin maalouf
dünya bir felakete doğru dolu dizgin koşuyor. kötüye kullanılan bilim insanlığın geleceğini tehdit ediyor. yeni doğan çocuklar büyük oranda erkek, çünkü "oğlan" olsun istiyordu herkes. buyrun, bilim dilekleri yerine getirdi sonunda.
işin sonu nereye varacak? kadınlar yeryüzünde silinip gidecek mi? bir grup aydının kurduğu "bilgeler şebekesi" insanları uyarmaya, zararın bir yerinden döndürmeye uğraşıyor ama boşuna. şimdiye dek kuzeyliler tarafından "uzaktaki bir başka dünya" olarak değerlendirilen güney ülkelerinde şiddet tırmanıyor, yavaş yavaş tüm dünyaya yayılıyor.
bunlara tanıklık eden, insanlığın düştüğü korkutucu durum karşısında el ele mücadele veren bir gazeteciyle bir böcekbilimci; onlardan doğacak bir kız çocuğu: beatrice... bu beatrice'in yüzyılı, gerileme ve bıkkınlık çağı.


  1. amin maalouf'un orjinal adı "le premier siècle après béatrice" olan çok güzel bir kitabı. kitap aslında benim de sık sık aklıma gelen bir ütopyayı anlatıyor. eğer çiftler bebeklerinin cinsiyetini seçebilseydi bu nüfusun dengesini nasıl etkilerdi? bu sorunun doğuracağı kıyamet senaryosu bir yana yazar bunu bir korku ütopyasına dönüştürmektense fazla derine inmeyen bir takım sosyolojik saptamalarla bunu yalın bir kurgu içerisinde anlatmayı tercih etmiş. dolayısıyla içerisinde bihsürü yerinde gönderme var. benim de keyifle okuduğum bir kitap oldu.
  2. kadın doğum oranlarının azalmasıyla beraber dünyanın yaşadığı eksikliği ve düştüğü kaosu anlatmaya çalışan daha doğrusu çalışmaya çalışan kitaptır.
    kadın hayatımızın her anını saran bir kavram. bir kadın bedeniyle, ismiyle, kadınla alakalı bir şeyle karşılaşmadan geçen ne kadar zamanımız oldu?
    yazar da bu kadar sarıldığımız, karşılaştığımız kavramın tükenmesiyle ortaya çıkabilecekleri yazmayı istemiş. özgün bir konu ama işlenmesinin çok başarılı olduğunu söyleyemem.atmosfer çok cansız, sayfaların birbiri ardına çevrildiği akıcılıkta bir konu işlenmesi yok. evindeki duvarların ardından çıkıp sokakların yandığını, hayatın temel taşının eksikliğini hissettiremiyor bir türlü.