1. hiç sevmem. ama hayatımın her anı belirsiz. aldığım kararları uygulayıp uygulayamayacağım hatta tüm bunların sonuçları dahi belirsiz. önceden böyle değildi. neden böyle oldu? sanırım kendi hayatımın dahi yardımcı oyuncusuyum.
  2. belirsizlikler deryasında boşa kürek çekiyor olabilme ihtimalim, hayatımın kat'i surette değiştirilemeyecek gibi duran yegane gerçeği olarak beni en dibe çekmeye çalışan girdaplar suretiyle karşıma çıkmaktaydı.

    kazananı çok sonraları belli olacak olan bu kör dövüşünün en garip tarafını, yani beni, maziden ebede taşıyacak olan sandalım hırçın dalgalarla boğuşmaktan su almaya çoktan başlamış, küreklerden biriyse daha evveli çatırdamıştı. ne kadar dayanacaklarının belirsizliği ise bu belirsizlikler yekünü içinde tesirsiz, zayıf bir endişeden ibaretti.

    insanlığın kuvvetle muhtemel her dönem yaşadığı bu hissiyat, bundan 100 sene evvelinde istanbullu bir katibin dilinden endişe-i istikbal olarak dökülürken an itibariyle bu giride gelecek kaygısı ve belirsizlik hissi olarak adlandırılmakta, lakin kalplerde bıraktığı tesir ve ruhlarda bıraktığı yorgunluk zamandan ve mekandan bağımsız olarak değişmemekteydi.
  3. uzun vadede insanı çürütebilen, fakat zaman zaman da özlenen tuhaflar tuhafı histir.