-
edip cansever'in ırmak şiir türünde yazdığı (benim için) başyapıtıdır. telefonda notlarımda barındırıp açıp açıp okuduğum: ruhi beyi alıp uzun yürüyüşlere çıktığımdır. bir şiirden çok daha fazlasıdır, okuyup da büyülenmeyen var mıdır acaba? şiir aynı zamanda başrolünde uğur polat ile tiyatroya da uyarlanmıştır. çok uzun olduğu için şöylece en sevdiğim kısımlardan birini yazayım, hoş, her dizesi harikadır ya;
"...
bir kişi bile yoktu
hayrünnisa ile ben vardım
seylan taşları ile işlenmiş bir iğne vardı
yansıyan kırmızılık taranıyordu güneşte
kan gibi parlıyordu
şöyle böyle hatırlıyorum
beni ölüme uğurlayan bir düğün günü
babamı hatırlıyorum
babamın ölümünü
kırbacıyla birlikte bir çam ağacına gömülü
annemse odasında babamın
hasta yatağında
kımıldamadan yatıyor
pencerede sapsarı bir limon görüntüsü
duvarda rengarenk bir kırbaç koleksiyonu
hatırlıyorum
dişleri vardı hayrünnisa'nın
hatırlıyorum
bir şeyler vardı, ortasından kesilir gibiydi
dişleri bembeyazdı
kesilen her şey bembeyazdı
o dişleriyle vardı, ben yoktum
seylan taşlı iğnenin altındaydım, ben yoktum
hayrünnisa vardı, ben yoktum
üç gün üç gece geçti, ben yoktum
on gün daha geçti,sonra ben günleri unuttum
bir kuşluk vaktini iyi hatırlıyorum
içerenköy'deki tozlu bir yolu
postacıyı
terziyi
oyanmış limonluğu
çiçek satan adamı
bir otobüs durağını iyice hatırlıyorum
o yoktu.
..."