1. öyle hemen aynı hayatı tekrar tekrar yaşamak deyip atmamak lazım. nietzsche kavramlarını önümüze koyup sonra da ne demek bu bengi dönüş sorgulamasını yapmamız gerekiyor.

    nietzsche'nin belli başlı kavramları var, üstüninsan, (insan aşılması gereken bir varlıktır) , amor fati, (yazgını sev, böyle olmuştu değil, böyle istiyorum mottosu) bengi dönüş (aynı hayatı yaşayıp duruyorsun çünkü bir fark yaratmıyorsun) (bkz: budizm) (bkz: dört yüce gerçek)

    insan kaç kere ölür? biyolojik olarak bir kere ölür. peki insan kaç kere ölür? çok kere ölür. insan kendinde ölür ve kendinde bir kere daha doğar sonra bir kere daha ta ki kendinde ölmeyene kadar. kendinde bir kere daha doğduğunda bir fark yaratırsın, şimdi yaşayan insan kendinde ölen insanın kendinden farkıdır. bengi dönüş dediğinde insanı aşmak dediğinde bunu demek istiyor. sürekli ölürsün kendinde bir fark üretmeden ölürsen yine aynı sen olur yine ölürsün. işte sürü dediği budur. tepkisel güç diye tabir eder pasifi, yani üretme kabızı kendi eylemini yitirmiş, seyirci kalmış her şeye. yaratıcı bir isteme içinde değil tepkisel bir varoluş içinde bu yüzden sonsuz döngü var. fark'ın aynıyı fark etmesi. farklılaşma bir oluş hali diyor geçmişte olan değil yeniden doğmuş ve yaşamakta olan. böyleydi'leri böyle istiyorum'lara dönüştüren.

    şöyle bir düşünmek lazım kaç kere öldüm ben, kaç kere yeniden doğdum, bu kaçıncı fark yaşamakta olan. son kez doğmak nasıl bir şeydir?
    abi
  2. milen kundera'nın varolmanın dayanılmaz hafifliği eserininin temelini oluşturan friedrich nietzsche'nin yarattığı mefhum : bengi dönüş.
    basit anlamıyla yaşanan her şey, ilk biçimiyle yineleniyor ve bu yineleme sonsuza kadar sürüyor. kısaca - milen kundera'nın deyişiyle - 'sonsuza kadar yineleme' diyebiliriz. kavramın amacı ; insana yaşadığı hayatı sonsuzluk içinde tekrar tekrar yaşayacağını düşündürüp, yaşamındaki tüm hareketlere yoğun bir anlam yüklemek, tüm hareketlerinden sorumlu tutmaktır. nietzsche bu düşüncesine yüklerin en ağırı demiştir. milan kundera bu durumu ağırlık olarak nitelendiriyor.
    kavramı daha anlaşılır hale getirmek için olumsuz açıdan da inceleyen kundera ; yinelenmeyen yaşamın ağırlıktan yoksun, daha baştan ölü olduğunu, güzelliğinin ve çirkinliğinin hiçbir anlam taşımadığını söyler. alman bir özdeyişten alıntı yapan kundera bu hafifliği '' einmal ist keinmal. '' ( bir kere olan şey, hiç olmamış sayılır. ) ile açıklıyor. yani kundera bu durumu ise hafiflik olarak nitelendiriyor.

    örnek olarak samimi olması için kurtuluş savaşını düşünelim. geri dönülemeyen, geri gelmeyecek bir hayatta kurtuluş savaşı'nda ölen insanlarımızın , bizim yaşamımız için geçmiş, kaybolmuş o dönem için ölümleri söz konusu olur mu ? yani geçmiş zaten bitti, bize göre geçerli olmayan bir zaman için üzülmenin ya da kin tutmanın ne anlamı olabilir ? şimdi onların sonsuzluk içinde tekrar tekrar öleceğini düşündüğünüzü düşünün. gerçekten hangisinde ağır, hangisinde hafif hissederdiniz ?