1. "bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet

    sen say ki
    ben hiç ağlamadım
    hiç ateşe tutmadım yüreğimi
    geceleri, koynuma almadım ihaneti
    ve say ki
    bütün şiirler gözlerini
    bütün şarkılar saçlarını söylemedi
    hele nihavent
    hele buselik hiç geçmedi fikrimden
    ve hiç gitmedi
    bir topak kan gibi adın
    içimin nehirlerinden
    evet yangın
    evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
    evet kaybetmenin o zehirli buğusu
    evet isyan
    evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
    sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
    bu sevda biraz nadan
    biraz da hıçkırık tadı
    pencere önü menekşelerinde her akşam

    dağlar sonra oynadı yerinden
    ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
    sen say ki
    yerin dibine geçti
    geçmeyesi sevdam
    ve ben seni sevdiğim zaman
    bu şehre yağmurlar yağdı
    yani ben seni sevdiğim zaman
    ayrılık kurşun kadar ağır
    gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
    yine de bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    kaybetmek için erken, sevmek için çok geç"

    bana uzun şiir okutan, türk musikisi dinleten adam ahmet hamdi.. diyecek çok bir şey yok, her şey aydınlandı.
  2. her zaman sorarlardı, "o ne lan kızın adını koluna mı yazdırdın!?" diyerek başlarlardı cümlelerine, ve bende içimden her ne kadar " sana ne amına koyduğumun oğlu" derdim lakin verebildiğim tek cevap " hee abi yazdırdım." olurdu. bu olaya yani cevabı içtenlikle verememe durumuna cesaretsizlik mi denir yoksa saygı babında cevap verememe mi bilmiyorum ama hiç içimden geçenleri söyleyemedim ya da söylemedim. evet bileğimde onun adı yazılı,ilk sevdam ve ilk dövmem bu şiir idi bana bunu yazdıran bu idi bende sadece adı kalması gerektiğini düşündürten. ilerleyen zamanlarda ilişkimiz bitti, iki günlük değildi ama yeteri kadar uzun değildi ( 7 yıl).

    iyisi ile kötüsü ile geçirdik günlerimizi, yaşıtlarımızın ilerisinde diye düşündük hep kendimizi, okuduğumuz kitaplarda bunu gördük izlediğimiz filmlerde, dinlediğimiz müziklerde, mitinglerimizde,eylemlerde. lakin bir tek adı kaldı geriye bir de çizdiği güzel bir baykuş resmi var en acıyan yerimde (sakın ha kalbimde falan zannetmeyin). vel hasıl ı kelam(öğreneceğim bunu yazmayı!) adı kaldı ve yaşantımız, güzel geçen bir gençliğimiz.

    bırakın adları kalsın geriye. ileriye taşıyabiliyorsanız mümkün olduğu kadar mümkünü kılın kendinizde ve güzel günleri yaşamaya bakın acısı ile tatlısı ile emeği ile. ama en güzeli ne biliyor musunuz, acısını ve tatlısını mutlulukla anmak.

    bilgi veremedim ama yaşanmışlık vereyim bu da bir şeydir.
  3. tanpınar'a ait olmayan şiir.
    dergah yayınlarından çıkan, inci enginün'ün derlediği bütün şiirlerinin olduğu kitapta bulunmaz. ibrahim sadri'ye atfedilir.
    tanpınar'a ait çok güzel bir şiir için (bkz: leyla)