• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.70)
Yazar ayfer tunç
bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi - ayfer tunç
karadeniz'in küçük bir kentinde denize sırtını dönmüş bir akıl hastanesinden yola çıkarak, akıllara durgunluk veren kişilerin yaşam zincirlerinden müthiş eğlenceli bir roman örüyor. yalan yanlış, yaklaşık yüz yıllık bir kesitte, siyasal ve toplumsal dönüm noktalarının insanların yaşamlarında bıraktığı izleri sürüyor.


  1. bilgisayarda araba yarışı oynayanlar bilir, bir tuşa basarsınız ve her yer flu olur arabanız son sürat atılır öne doğru. işte bu kitabın başında o tuşa her neyse ona basılıyor ve romanın sonuna kadar aynı tempoda hareket ediyor. romandaki karakter sayısı belki daha önce okuduğum 10-15 kitaptaki karakter sayısına eşit. nereden nereye geldiğinizi, bir sayfa önce ne okuduğunuzu ilk anda hatırlamıyorsunuz ama öylesine bir kurgu var ki 3 saniyelik afallamadan sonra her şey yerine oturuyor.

    içerik olarak çok zengin karakter hikayeleri var, sıkılmaya zaman kalmıyor. akıcılık ve hız, kelimelerin seçimi ve betimlemeler sanki okuyor değil de izliyor gibisiniz.
    reax
  2. esere ilk başladığımda; "ne kadar cok karakter var, nasıl aklımda kalacak bunlar?" diye düşündüğümü itiraf edebilirim. sonra kurgu ilerledikçe her karakteri, iç dünyasını gözlemleyebildiğimi gördükçe elimden bırakmadım.

    final de bekledigimin ötesinde tam deliler evine yakışır şekildeydi.

    severek okunacak, elden düşmeyecek bir kitap. ayfer tunç, deliliği ve deli psikolojisini en iyi kelimelere döken yazardır.

    okuma listenizde mutlaka bir eseri olmali.
  3. bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi, inanılmaz bir hızda seyreden, durmadan kendini çoğaltarak gelişen bir roman. mekân ve zaman sınırı tanımayan, bir ucu 19. yüzyılda, bir ucu günümüzde, yazınsal bir türkiye panoraması. şaşırtıcı bir öykünün bittiğinin sanıldığı yerde, okuru olmadık bir öyküyle yeniden afallatan bir “insan manzaraları” kitabı.
  4. bazı romanların ilk sayfalarında karakterleri unuturum korkusu oluyor bende.bu kitapta da kalabalık kadro nedeniyle aynı korkuya kapıldıysam da sonradan sorun kendiliğinden çözüldü. altın günlerinin dedikoducu teyzelerinin "bilmemkimin görümcesinin geçen sene yurt dışından dönen yeğeni" tadındaki tamlamalar hem gülümsetti hem de bağladı. romandaki toplam karakter sayısı sanırım yüzü geçiyor ve birinden diğerine bağlantı kurmadaki ustalığı ve akıcı anlatımı ile ayfer tunç takdiri hak ediyor doğrusu.
    mesut
  5. (bkz: youreads eş zamanlı kitap okumaları)
    öncelikle tavsiyesi için elastigirl 'e teşekkür ederim.

    kitabı bitirdiğimde ulan ne kitapmış be! dedim. hani deriz ya hep hayatımı anlatsam roman olur işte bu kitap bir çok hayatın özetini ve kişilerin birbirleri ile olan bağlarını, bu bağlar bir şehirle alakalı olabiliyor veya bir nesne ile ilgili olabiliyor. baş döndürücü bir kitap olmuş. bir de hiç tanımadığınız birisi ile muhabbete başlarsınız da muhabbetin sonunda akraba, tanış çıkarsınız işte yazar bunu çok eğlenceli, şaşırtıcı bir dille, güzel kurgusuyla göstermiş.
    bazen bir kadına veya bir adama bakıp kim bilir nereden geldi, neler yaşadı veya sülalesi nasıldı diye sorarım kendi kendime işte buna benzer birazı kurgu, birazı gerçek ilişkileri okuyacağınız kitap. kitapta çok güldüğüm yerler var özellikle finali harika olmuş.
    kitabın en arka sayfalarında kitapta geçen karakterler,mekanlar, nesneler ve çeşitli bilgiler hakkında dizin yapılmış bu dizin okurken çok işinize yarayacak.
    okuyunuz efendim.
  6. üzerine üç kitap daha okumama rağmen hala ne yazsam ne desem bilemedim kitap hakkinda, yakıştıramadım. o kadar fazla ve farklı hikayeler varki alakasiz zamanlarda aklıma gelip duruyorlar. söylenebileceğim en güzel şey, okuyun bu değişik kitabı.
  7. ilmek ilmek işlenmiş, nefis kurgulu ayfer tunç romanı. tuğla gibi bir kitap, insanın gözünü korkutuyor ama okumaya başlayınca yağ gibi kayıyor. sanki upuzun, edebi dille anlatılan bir dedikodu.

    daha sonra okuduğum ayfer tunç eserlerine çok da benzemiyor, onlar kadar karanlık değil. mizahi bir yönü de var. insanları, toplumu mizahla yeriyor. dram öğeleri de yok değil, o da var bol bol. tarihi gerçeklere, toplumsal felaketlere de dozunda eleştirisini yapıyor.

    bu kadar çok insanı, hikayeyi birbirine bağlama şekline bayıldım. geçişlerde akış hiç yavaşlamıyor, hiç es verilmiyor.

    okuduğum ilk ayfer tunç kitabıydı, öyle keyif aldım ki hemen ardından yazarın 2 kitabını daha hızla okudum. şimdilik favori ayfer tunç kitabım bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi, tavsiye ederim.
  8. çok fazla karakterin -bir youser saymış 420 demiş yanlış okumadı isem- iç içe geçtiği, aşırı kalabalık eser.
    okunabilir mi? elbette! hatta elif şafak ile ayter tunç'u kıyaslamaya kalkışanlar olmuş, derhal zincire vurulmalılar. bu ajdar ile david bowie kıyası gibi bir şey zira.

    yalnız kitapta bazı kelimelerin göze sokulması beni çok irrite etti. zorlama küfürler, "trend" kelimeler filan.
    olmamış, yer yer böyle lezzetsiz ve yorucuydu kitap.
    bir de ben ahmet hamdi tanpınar 'ın saatleri ayarlama enstitüsü 'nden hemen sonra başladım kitaba, ondandır bu hislerim.

    yine de,
    türkan saylan'a yapılan referans çok güzeldi.
    ara ara politik laf sokmalar vardı, hoşuma gitti.

    okuyabilirsiniz.
  9. üşenmedim saydım, 416 farklı karakterden bahsediliyor. (sonunda alfabetik sırayla tüm karakterler yazılmış, onu sonra gördüm ne yazık ki)
    kitabı e-kitap olarak okudum, zaten 420 sayfa.
    yani sayfa başına bir karakter düşüyor. bazıları sadece isim olarak geçerken, bazılarının bir paragrafta tüm hayatını öğreniyorsunuz.
    karadenizde bir konferans salonundan başlayıp, çok farklı yerlere, çok farklı zamanlara gidip her seferinde bıraktığınız yere dönebildiğiniz bir kurguya sahip.
    bu kadar karakterin, bir şekilde birbirlerinin hayatlarına dokunduğunu anlayınca şaşırtıyor da gerçekten.
    (bkz: youreads eş zamanlı kitap okumaları) 'nda ismini görünce hatırladım.
    kesinlikle tavsiye ederim. ayfer tunç'un bence en iyi kitabı.
  10. feyyaz kayacan'ı tanımama vesile olan kitap. lise 1'de okumuştum. sonrasında okuma alışkanlığım değişti. çok eğlenmiştim okurken. kitap çok kalabalık. ama yorucu bir kalabalık değil. dün ablamla bu kitap üzerine konuşmuştuk. ikimizin de ortak görüşü , ayfer tunç bu kitap üzerine çıkamaz. her yazarın kendini temsil ettiği bir kitap vardır. nasıl yaşar kemal ince memed'se yusuf atılgan aylak adam'sa , ayfer tunç da bu kitap. ayfer tunç bu kitabın üzerine çıkamayacağı gibi başka bir yazar da bunun gibi bir kitap yazamaz. kendine özgü bir hikaye kendine özgü bir olay.

    okuyun , okutun.