1. Uzun uzun konuşulacak hadise. Yukarda Theshining arkadaş uyaranın samimiyetinden bahsetmiş, zaten körü körüne eleştiriye kapalı ve eleştiriden çok, eleştirilmiş olma durumunu düşünen insan karşıdakinin samimiyetini önemsemiyor. Yoksa zaten kendi davranışı ölçemeyen biri, eleştiriye açık birini kendine bakmadan eleştiriyorsa, eleştiriye açık olan bu duruma gülüp geçer, bozulmanın anlamı yok. Ayrıca Nayscab

    Edit: karışık olduğu uyarısı üzerine.


    1-şimdi ben eğer aşırı egoist ve hatasını kabul etmeyen bir insansam (ki hatasını kabul etmeyen insanlar egoisttir genelde) ve siz beni samimiyetinizle uyarıyorsanız, bu uyarılmayı egomun ezilmesi olarak algılarım ve eleştiri, eleştirinin neyi amaçladığı, benim faydama ya da zararıma olduğu gibi konular bu egosal ezikliğin arka planına geçer ve ben " bu insan bunu benim için söylüyor bi durup dinleyeyim" demem. "bu insan, yani egomun üzerinde olmayan bu kişi, bunu bana nasıl söyleyebilir" derim.

    2-eğer eleştiriye açık ve 5 yaşındaki bir çocuktan bile öğrenecek çok şeyin olabileceğini düşünen bir insansam, beni uyaranı tabi dinlerim ancak bu kişi kendini kontrol etmekten acizse ve eleştiriye kapalıysa uyarısını düşünür, onun durumuna da güler geçerim. o da eleştiriye açıksa "bu konuya hepimizin dikkat etmesi gerekir derim" ya da sağlam bir yapınız varsa teşekkür etmeniz gerekir sadece, ^:burası önemli^ çünkü insanlar söyledikleri lafın altında ezilmemek için zaten o kendi uyarı cümlelerine uyma eğilimi gösterirler, yaptığı uyarıya uymayan bi davranış gösterirse siz o zaman uyarısını hatırlatırsınız. insan değişime açık bir varlık. geçmişteki bir hatasını karşınızdakinin yüzüne vurursanız karşıdakine kendini savunma imkanı verip olası bir değişimi engellemiş olursunuz. tabi bunlar hayatlarınızın içiçe geçtiği, ilişkilerine emek vereceğiniz ve verdiğiniz insanlarsa yaparsınız. eğer ki yoldan geçen adamsa he he diyip geçilir dert değil. "ilim kendin bilmektir" demiş ya ozan