• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.00)
bir nedene sunuldum - yalçın tosun
anne, baba ve diğer ölümcül şeyler, peruk gibi hüzünlü ve dokunma dersleri ile son dönem öykücülüğümüzün parlayan imzalarından yalçın tosun bir nedene sunuldum’da kendine özgü sadelikle yine güçlü bir erotizm yaratmayı başarıyor. geçen zamanla birlikte yitip giden duyguları bir gümüş ustası gibi savatlıyor, yalnızlığın ve sevgisizliğin saklı kederini inceden inceye duyuruyor.

peruk gibi hüzünlü ile 2012’de sait faik hikâye armağanı’nı alan yalçın tosun, dostluğu, sevgiyi ve mutluluk arayışını yalın bir kederle dillendiren, gönül kırıklıklarına ustalıklı bir sevecenlikle yaklaşan bir yazar. dördüncü kitabı bir nedene sunuldum’da sayıları giderek artan okurlarına 20 yeni öykü sunuyor.


  1. anne baba ve diğer ölümcül şeyler kitabıyla tanıştım yalçın tosun'la ve ruhuma dokunmayı başarabildi yazdıklarıyla. başarı doğru sözcük değil de bir bağ kuruldu işte. başka kitapları olduğunu da biliyordum ama azgözlülük yapıp hemen tüketmemek adına alıp okumadım. bu aralar yalçın tosun okuma vakti gibi geldi ve elime aldım "bir nedene sunuldum" kitabını. sizce de çok güzel değil mi kitabın adı?

    "bir an önce kaçmak istiyordum orada, hem daha fazla gecikemezdim. o yüzden hemen kalktım, parayı ödemek için elimi cebime soktum. cebimdeki elimi tuttu ve 'yok' dedi, 'ilk tıraş ücretsiz.' elini bir süre çekmedi oradan ve biraz bastırdı."
  2. bir nedene sunuldum da tıpkı anne baba ve diğer ölümcül şeyler kitabında olduğu gibi kısacık insan öykülerinden oluşuyor. yakınımızda, yöremizde pek sık görmediğimiz ya da görmekten, bilmekten imtina ettiğimiz insanların kimi zaman gözlerimizin önünde kim zaman kuytulardaki yaşamlarının öyküleri bunlar. aslında hepimizin öyküsü. "bizden" saymadığımız, ötekileştirdiğimiz ve hatta bazen "tiksindiğimiz" insanları getirip kapımızın önüne bırakıyor yalçın tosun. kapıyı açıp içeri almak da bizim elimizde, kapının dışında bırakıp yok saymak da. ama ne kadar yok sayarsak sayalım oradalar.

    doğrusu ilk kitap kadar çarpmadı ve etkilemedi ama severek okudum yine de. bu arada kitabın 2016 yunus nadi öykü ödülünü aldığını da belirtmeden geçmeyeyim.

    !---- spoiler ----!

    "saygıyla korkuyu ayırabilecek yaşta değillerdi ne de olsa o zamanlar, üstünde yaşadıkları topraklarda çoğunluğu böyle bir yaşa hiçbir zaman ulaşamayacağını da henüz bilmiyorlardı."

    "evet, çok inatçıydım tüm kırılganlığıma rağmen. ya da tüm kırılganlar gibi mi demeliydim? inadımın tırnaklarıyla tutunuyordum sanki bu bir türlü anlayamadığım hoyratlığıyla başımı döndüren, muhteşem ve korkunç hayata."

    "şefkati bilmediğini söyleyemem ama. biliyordu bilmesine ama bünyesine dahil etmemiş, kendinin kılmamıştı. çünkü şefkatin sonradan edinilen bir şey olamayacağı bilgisine sahipti, derinlerinde bir yerlerde."

    !---- spoiler ----!