1. 1995-96 olmasi lazim, o zamanki ihlas holding bisan'i satin almis, ve gene kendilerine ait olan türkiye gazetesi de kuponla vermisti bunu... turkiye'de dag bisikletlerinin muhtemelen cogu bundandi bi ara...

    dayim da isyerine duzenli gelen gazeteden almisti bi tane, sonra da isine yaramayacagindan bize vermis idi... 3 erkek kardes yaklasik bi yil kullandik biz bunu tepe tepe...

    sonra bi gun en ufak kardes (8-9 yaslarinda o vakit) kan ter icinde eve geldi... mekan, adana... elinde iki parca bi bisiklet, kucaginda kocaman bi portakal torbasi ile... megersem bu taa mavi bulvar'in orda bi yerde elinde portakal dolu torba ile giderken bisiklet birden cat diye ortadan ikiye bolunmus... meczen degil, bildigin fiilen iki parcaya ayrilmis...

    on masanin kadroyla birlestigi yer tumden kirilmis yani, ve bizimki tepe taklak yere yuvarlanmis tabi... allahtan ufak cizikler disinda kendisine bi sey olmamis, ama bisiklet surulemez halde, ve portakallar yolun dort bir yaninda...

    bi taraftan her tarafi cizik sizlarken diger taraftan da akli portakallarda...ve artik elinde 3 degiskenli bi denklem var; portakal torbasi arti bisikletin artik birbirinden bagimsiz hale gelmis on ve arka kisimlari... ama toplamda iki kolu... bisiklet parcalarini tasisa portakallar kalicak, portakal ve bisikletin bir yarisini tasisa diger parca kalacak...

    o zaman cep telefonu filan yok, ustelik bizimkinde de hic para yok... neyse efem, malina cok sahip bi cocuk olarak bu hic birinden de vazgecemeyip, bu uc parcanin hepsini ta mavi bulvardan baraj yolu 6. duraga kadar (2-3km) suruye suruye eve getirmisti o sicakta...

    simdi essek kadar oldu kendisi ama bugun bile anlatirken ayni saskinligi, ayni ikilemi gozlerinde hala gorebilirsiniz... :)