• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.17)
Yazar sarah jio
böğürtlen kışı - sarah jio
"canım daniel'ım,

kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum."

vera ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu daniel'ı son kez öptüğünü bilmiyordur. her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. ancak vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, daniel'ın boş yatağıdır. bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.

seksen sene sonra seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. köklü bir gazetede muhabir olan claire aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. araştırmalarına devam eden claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen claire, bu olayı çözmeye karar verir. ancak çözdüğü her düğümün, onu vera'yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…

böğürtlen kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. bu öyküyü yürekleriniz den kolay kolay silip atamayacaksınız
(kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. sarah jio' nun en beğendiğim kitabı. yoksulluk karşısında bir annenin yaşadığı çaresizliği ortaya koyuyor. betimlemeler o kadar akılda kalıcıydı ki hala gözümde canlanan sahneler mevcut. fakir kız zengin oğlan gibi sıradan başlayan konu sıra dışı olaylar örgüsüne dönüşüyor. aşk romanı sevenlere tavsiye edilebilir yazar ve kitapları...
  2. bence sarah jio'nun en kaliteli, en etkileyici ve en güzel kitabı budur. diğer kitaplarının bâzıları buna nazaran daha basit geldi bana.

    bir annenin çocuğu için yapmak durumunda kaldığı şeylere şahit oluyoruz, claire'e de fantin'e(bkz: sefiller) üzüldüğü gibi üzülüyor insan.

    ayrıca sizi şaşırtabilen de bir kitap. beklenmedik yöne gidebiliyor olaylar, hiç beklemediğiniz sonuçlara da.

    bu kitabı gecenin saat 3'ünde yatağımda, karanlıkta, telefon ışığını paragraf paragraf tutarak bitirmek zorunda kalmıştım. (böyle sürükleyici bir kitap evet.) odamda peçete yoktu ve ben salya sümük ağlıyordum çok afedersiniz. odamdan da çıkamıyordum saat geç oldu diye. acaba donlarımdan birine burnumu silsem de sonra onu çöpe mi atsam demiştim sgfsgdjg. böyle de salak bir anımdır, yazmasam olmazdı.

    neyse efem okuyun, okutturun vesselam.
  3. okurkende düşünmüştüm filmi çıksa izlenir aslında hatta çokta güzel olabilir hala kararsızım.