1. ikinci dünya savaşı'ndan önce ülkeler arasında işbirliği örneklerine pek az rastlanır; fakat savaş'tan sonra sıkı bir uluslararası işbirliği dönemine girilmiştir. iki savaş arası dönemin güçlükleri karşısında ülkeler, uluslararası ticareti serbestleştirecek ve mali akımları düzenleyecek bir sisteme ihtiyaç duymuşlardır. bu ihtiyaçla birlikte yeni bir uluslararası para sistemi yaratmak üzere, daha savaş sona ermeden amerika'da bretton woods kentinde konferanslar düzenlenmeye başlanmıştır.

    bretton woods konferansları'nda daha çok abd'nin görüşleri doğrultusunda yeni bir uluslararası para sisteminin kurulmasına dair bir plan kabul edilmiştir. bretton woods sistemi adı verilen sistemle amerikan dolarına ve onun aracılığıyla da altına bağlı bir para sistemi oluşturulmuştur. toplantılarda birbirinin "ikiz kardeşi" kabul edilen iki yeni örgüt kurulmuştur. bunlar uluslararası para fonu (ımf) ile dünya bankası (resmi adı uluslararası imar ve kalkınma bankası-ıbrd)'dır. birincisi uluslararası mali ilişkileri düzenlemek, ikincisi de ilk olarak savaşta yıkılan avrupa ekonomilerinin onarımı, daha sonra da az gelişmiş ülkelerin kalkınması amacıyla, mali yardım sağlamak üzere görevlendirilmiştir.

    ımf, fiilen 1946 yılında faaliyete geçmiştir. yeni uluslararası para sisteminin uygulanmasından sorumlu olması sebebiyle, bretton woods sistemi'ne ımf sistemi veya dayandığı kur düzenlemerinden ötürü ayarlanabilir sabit kur sistemi de denmiştir. 1946 yılında uygulanmaya başlanan bu sistem 1973 yılında yıkılmıştır.
    gngrd
  2. temelinde abd'nin vietnam savaşı giderlerini karşılayabilmek için karşılıksız para basması ve petrol krizi nedenleri ile yıkılmış, yıkılmasıyla da neoliberalizme yürü ya kulum denmesine neden olmuş sistem. ancak sistemin ikizleri hala hayattadır. db yapısal uyarlama krediler ile çevre, gelişmekte olan, azgelişmiş ülkeleri; sana para veririm ama ekonomik ya da yönetsel kurum/kuruluşlarını şöyle yapman lazım diyerek söz konusu muhtaç ülkeleri yapısal değişikliklerle neoliberal ortama hazır hale getirme görevini üstlenmiştir.
    ozee
  3. 1960'ların ortasına kadar görece problemsiz işleyen bretton woods sistemi neden 1970'lerde çöktü?

    sistemin sürdürülebileceğine olan inanç birleşik devletler'in büyüyen dış açığı ile birlikte giderek zayıfladı. altın-dolar konvertibilitesinin sürdürülemeyeceği düşüncesi altın spekülatörlerinin yoğun satınalmalar gerçekleştirmelerine sebep oldu. sabit kur sistemi de döviz spekülatörleri için bir basamak oldu. sistemin sürdürülemeyeceğine olan inanç güçlendikçe spekülatif kaçışlar arttı. imarı tamamlanıp 1960'lar ile birlikte uluslararası ticaretteki paylarını büyüten batı avrupa ekonomilerinde yaşanan dalgalanmalar bu dönemde 45-60 arası döneme göre daha da sıklaştı.

    yaşanan güven sorununun bir başka boyutu ise birleşik devletler'in bastığı kağıt paranın altına endeksli değeri. kağıt paranın maliyeti değeri ile kıyaslanınca neredeyse yoktur. rezerv para ülkesi olarak minimum maliyetle elde edilen maksimum değerli para ve bu para ile edinilen mal ve hizmetler yani abd'nin emisyon kazancı diğer ülkeler tarafından sürekli olarak eleştirildi.

    temel rezerv aracı amerikan doları ve altındır. ancak piyasada likidite ihtiyacına cevap verebilecek seviyede altın bulunmadığından bu ihtiyaç dolar ile karşılandı. uluslararası likiditenin denetim yapılamayan bir kaynağa bağlanmış olması sistemin en büyük problemlerinden biriydi. amerika'nın likidite artışı sağlamak için sınırsız dış ödeme açıkları vermesi güven sorununun derinleşmesine sebep oldu ve yukarıda bahsettiğim ekonomik dalgalanmaların küresel çapta istikrarsızlıklar olarak ortaya çıkmasına sebep oldu.

    sistem kabaca, "altına endeksli dolar ve dolara endeksli olan diğer ülke para birimleri" olsa da bu denkliği otomatik olarak sağlayacak bir mekanizmadan yoksundu. bu problemin hükümetlerin alacağı kararlar ile giderilmesi öngörülüyordu. eğer ülke fazla veriyorsa kur ayarlamak için kullanılacak yöntem revalüasyon, açık veriyorsa devalüasyondu.

    ancak bretton woods sistemi sürekli kur ayarlamaları yapılabilecek bir sistem değildi. zira sabit kur uygulamasına sahipti. sistemin bu sabit kur özelliği döviz kurlarını neredeyse dokunulmaz yapıyordu. açık veren ekonomilerde, halk tarafından bariz bir ekonomik başarısızlık olarak görüldüğünden devalüasyon hükümetler tarafından son çare olarak kullanılabilmekteydi.

    dış ticaret denetimleri ise serbest piyasa düşüncesine taban tabana zıt olduğu için uygulanması oldukça zordu. teoride son olarak elde kalan para ve maliye politikalarını uygulamak ise ülkelerin kendilerine özgü şartlarından dolayı pratiğe dönüştürülemeyebiliyordu. (misal; ithalatı ihracatının çok üzerinde olan yani dış ticaret gelirleri az olan bir ülke dış açığını kapatabilmek için toplam harcamalarını kısma yolunu seçerse elde edeceği şey yüksek işsizlik oranları olur.)

    dış açık veren ülkelerin denkliği sağlama yükümlülüğü vardır. dış fazla veren ülkelerin ise rezerv biriktirmek için bir üst sınırı yoktu. açık ve fazla veren ülkeler arasında denkliğin sağlanması yükünün paylaşılmamış olması beraberinde eşitsizliği doğurmuştur. bu durum gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerin kalkınma gereksinimlerini karşılayabilmek için gerekli reel kaynağın aktarılamamasında önemli bir etkendir. (bretton woods sisteminde açık veren ülke denkliği sağlamak için uluslararası likiditeye ihtiyac duyar.)

    sistem ancak batı avrupa ve japonya gibi ekonomiler tekrar küresel anlamda aktör oluncaya kadar görece sorunsuz işleyebildi. amerika birleşik devletleri'nin ekonomik olarak dünyadaki tek büyük pozisyonu yara almaya başlayınca bretton woods sistemi de çöktü. petrol krizi bu çöküşün son noktası oldu.
    arnis