1. briç, bir tür kozlu iskambil oyunudur.

    fakat kesinlikle bu tanımın çok daha ötesindedir. briç oynayanlara karşı sergilenen tavır oyuncuların zeki olduğu yolundadır. halbuki briç oynamak için zekadan daha önemli unsurlar vardır. briç üç ayaklı bir sac gibidir; öğrenmeden önce bunların üçüne de haiz olmak gerekir:

    zaman : briç oynamak için mutlaka zaman ayırmak gerekir. "kahveye gideyim; bir iki el briç oynayalım, geliştiririm nasılsa" gibi bir tavır öğrenme sürecini uzatacaktır. çalışmak gerektiren bir oyun olması itibariyle mutlaka bir sürece ihtiyaç duyulur. disiplinli ve programlı bir şekilde çalışıldığında öğrenme süresi kısalacaktır.

    sabır : briç akademik bir oyundur ve masaya oturmadan önce çalışmak, okumak gerekir. birbirinden bağımsız olabilen kurallar dizisini ezberlemekten öte içine sindirmek gerekir. bu da meşekkatli bir süreçtir.

    aşk : briç öğrenmek ve oynamak için içinizde yanan bir ateş varsa bu da öğrenme sürecinizi kısaltacaktır. ve hatta böyle bir ateş olmadan öğrenmek işkence gibi olacaktır desem yeridir. sevilmeyen hiçbir şeyde başarı elde edilemeyeceğinin en güzel örneği briçtir. zorla briç olmaz.

    tüm bunların yanında iyi bir de anlatıcıya ihtiyacınız olacaktır; çünkü briç kitapları, mecmuaları veya yayınları-ki piyasada yeterince yok-öğrenme sürecinizde size yeterli gelmeyebilirler. mutlaka iyi bir anlatıcıdan bir iki seans dinlemek ufkunuzu genişletecektir.

    bricin kendine has dünyasında herkesin kendince bulacağı cevherler vardır. kimi sadece kağıt oynar masada. kimi rakiplerini tanımaya çalışır. kimi ise eşini...halbuki briç tüm bunların ötesinde kendinizi fark etmenizi sağlayacaktır. sinirleri kontrol etme, blöfleri görme, risk alma, alınan risklerin sonuçlarına katlanma, ileriyi görme ya da tahmin etme, muhakeme, analiz gibi bir çok değişken oyunun içindedir. önemli olan sizin oyuna nasıl baktığınızdır. sadece bir kağıt oyunu olarak algılarsanız zaten üstatlar sizi yan masada batak oynamaya gönderiverirler. briçte kendinden çok rakibi hoş tutmaya çalışmak temel mottolardandır. rakibi hoş tutmaktan kastım oyunu kaybetmek değildir; keza güzel oyunlar çıkarıp kazanmaktır. iyi planlanmış, disiplinli, gerektiği yerde doğaçlama oyuna karşı her briç oyuncusu kaybetmekten zevk alır. briçte oyun kaybedilebilir; fakat her oyundan sonra kafanızda bir şeyler uyanmıyorsa, bir şeyler sizi rahatsız edip öğrenmeye sevk etmiyorsa, masadan kalktığınızda kafanızın içinde davullar çalmıyorsa en iyisi siz yanda çayınızı yudumlarken masayı seyredin.
  2. fransız beşli majör en çok tercih edilen oyun sistemidir. bu oyunda ortağınız iyi değilse, elinize güvenmelisiniz.
    saba
  3. iskambil kartlarıyla oynanan sayılı (belki de tek zeka oyunudur) çoğu insanın "batak la bu" ya da "baksana şans işi, kumar!" dediği fakat uzaktan yakından ilgisi olmayan oyun. hızlı düşünme, hesaplama, matematik isteyen bir spor. türkiye'de federasyonu mevcut. alzeihmer'ı geciktirdiği söyleniyor. ortaklı bir oyun olduğundan sizinle iyi anlaşan bir ortağa ihtiyacınız var. masada hiçbir şey gizli değil fakat konuşmak yasak. kendi çeşit bir dili var. iskambil kartlarının yanında büyük, üstlerinde 1-7 arasında rakamlar ve rakamların yanında "nt, pik, kör, karo, sinek" işaretlerinin olduğu kartlar var, her birini koymanın farklı anlamı var, ve her yerde koymanın farklı anlamı var. tamamen sonsuz bir oyun. satranç gibi ilk 10-20 hamlenin tekdüze olduğu bir oyun değil. satrançtan daha geniş, devasa bir dünya. ayrıca daha ciddi olmakla birlikte daha samimi. turnuvaları izlemeye giderdim, oradaki kişileri ve oyunları gözlerdim ve garip bir şey fark ettim. turnuva sonunda her eş kavga ediyordu, kavgadan kastım tartışmak. uzaktan bakılınca çok ciddi zannedebiliyorsunuz. birbirlerine "neden öyle açtın!" "orada neden koz damı oynamadın!" gibi tartışırlar ama o gecenin akşamı hep aynı olur. herkes müzikli bir yerde içer, bazısı sarhoş da olur belki ama sonuç olarak eğlenirler, kavgalar unutulur. hikayeler anlatılır, herkes gülmekten altına işer. böyle sosyal bir oyundur briç. vakti olanın kesinlikle başlaması gerekir.