• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.20)
brooklyn - john crowley
1952 yılında, enniscorthyli genç bir kadın,i eilis lacey irlanda'da küçük bir kasabadır. kindar bayan kelly tarafından işletilen bir mağazada hafta sonları çalışmaktadır. eilis'in yaşlı ablası rose daha iyi bir gelecek bulması için onu abd'ye gitmesi üzerine hazırlamaktadır. yaşadığı yerden ayrılır fakat yolda giderken korkunç deniz yolculuğu sırasında deniz tutması, gıda zehirlenmesi gibi acılara katlanmak zorunda kalır. yolculuğunda ranzasının altında yatan kadın onun kurtarıcısıdır. ona tavsiyeler verir ve ülkeye girmesi, bir çok irlandalı göçmenin yaşadığı brooklyn'da hayata başlaması gibi konularda ona destek olur.

eilis irlanda yatılı evlerinde yaşamayktadır ve her gece ev sahibeleriyle akşam yemeği yemektedir. ayrıca kendisine bir mağazanın bölümünde iş bulur fakat müşterilerle iletişim kurma konusunda utangaç ve bunalımlı davranır. şiddetli vatan özlemiyle ablası rose'a geri dönme konusunda mektuplar yazmaktadır. bir gün kendisinin işini ve kalacak yerini düzenleyen ve muhasebeci sınıfına yazdırmak için uğraşan peder flood'u ziyaret eder. bir dans esnasında italyan ailesinden tony ile tanışır ve onun kız arkadaşı olur. tony'nin aşkı sayesinde kendisini artık new york'da daha rahat hissetmektedir.

peder flood, eilis'e ablasının gizli hastalığından aniden öldüğünü bildirir. annesi ile bir trans-atlantik telefonlaşmasından sonra annesi bununla başa çıkmak için mücadele ettiğini ortaya koyar ve eilis bir ziyaret için eve dönmeye karar verir. tony eğer ayrılmak istiyorsa önce kendisiyle evlenmek zorunda olduğunu belirtir. ailesi ve arkadaşlarına söylemeden resmi nikah kıyarlar. irlanda'ya dönünce, herkes brooklyn'e dönen eilis burada tutmak için gizlice anlaşmış gibi görünmektedir. gitme tarihi en iyi arkadaşının düğününe gelince annesi onun adına daveti kabul etmiştir. eilis ne zaman buradan ayrılmak istese çıkamayacağını hissetmeye başlar ve tony'den gelen mektupları açmamaya başlar.

eski iş veren bayan kelly, eilis ile tanışır ve ona evli olduğunu öğrendiğini söyler. eilis annesine evli olduğunu söyler ve ertesi gün oradan ayrılır. deniz yolculuğunda göçmenlere rehberlik eden deneyimli gezgin rolünü oynar. film eilis ve tony'nin mutlu kucaklaşmasıyla biter.


  1. işlenen temalar sıradan olsa da film hiç de sıradan değildi. aşk ikilemini ve anlık değişen duygu durumları çok iyi hissettirdi.

    !---- spoiler ----!

    sonuçta kızın memleketindeki kısmeti de gayet makuldü. hem ailesi orada hem adam kibar ve zengin. her şey daha iyi olabilirdi ancak gelmeden önce nikahı kıyılmıştı sonuçta. bununla da başka bir ağızdan duyunca tam yüzleşme yaşayabildi. hepsi gerçekçiydi bana göre. bir de amerikan rüyası olayları işlenmişti, gurbet elde tutunmak kolay bir iş değil. fakat hayallerin ülkesi elbette kişiye hayalinde olmayan tatlar yaşatmalıydı ve öyle de oldu. seyirlik bir filmdi bana göre vakit ayırılabilir.


    !---- spoiler ----!
    abi
  2. insanın çıkarına uygun olan hayatı nasıl da hemen kafasında romantize edip/meşrulaştırıp/yüceltip kabullenebileceğini göstermesi bakımından ilginç bir film.
  3. nick hornby iyi bir yazardır, kitaplarına rastlarsanız es geçmemenizi tavsiye ederim. bu filmi de nick hornby nedeniyle izledim. fakat, tavsiye edemem. göçmenlik ya da göç olgusuna ya da yalnızlık duygusuna dair tatmin edici bir anlatımı yok, karakterlerin bir çoğu tek boyutlu, konunun arka planında döneme dair hiçbir anlatı yok. elimizde kalan bir kadının yeni bir kıtada hayata tutunma çabasını ortalama bir tonda, yükselmeden, sarsmadan, tek düze bir şekilde anlatmaya çalışan bir film. göçmenliğin, yeni bir hayatın bilinmezliğinin o korkutucu halini godfather ii'deki özgürlük anıtı sahnesi gibi basit ama vurucu anlatabilen bir film daha ne yazık ki çıkmadı hala...
    mesut