• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
buda as sharm foru rikht - hana makhmalbaf
buddha heykelinin yıkıntıları arasında yaşam kavgası veren ailelerin bulunduğu bölgede yaşayan 6 yaşındaki afgan kızı baktay’ın tek isteği, komşularının oğlu abbas gibi okula gidebilmek ve okulda öğretilen güzel hikayeleri okuyabilmektir. bunun için kitap defter satın alması gerektiğini öğrenen küçük kız, kendini şehir merkezindeki pazarda yumurta satarken bulur. okula giden yolda bir çok engelle karşılaşan baktay, yolunu kesen ve ayrımı, vahşeti, gücü temsil eden diğer çocuklar tarafından alıkoyulur. baktay’ın bu “savaş oyunu”ndan kurtulup okuluna, defterine ve en önemlisi de can atarak dinlediği hikayelerine giden yolculuğu anlatan film, afganistan’ın ve insanlığın gerçekliklerine dair bir yolculuk niteliğinde.


  1. 2007 iran afganistan ortak yapımı film san sebastian jüri özel ödülü, roma unicef özel mansiyon, montréal yenilik ödülü ve berlin'de kristal ayı olmak üzere toplam 7 ödül almıştır.

    iran’ın sinemacı yetiştiren ünlü makhmalbaf ailesinin en küçük üyesi 1988 doğumlu hana makhmalbaf’ın 19 yaşındayken çektiği ilk uzun metrajlı filmi.

    belki bin yıldır bamyan vadisinde yer alan, binlerce budist'in ziyarete geldiği buda heykeli, taliban'ın dinamitleriyle 2001 yılında yıkılmıştı. hana makhmalbaf da filmini bamyan'da çekmeye karar verir. filmin orijinal adı "utancından yıkılan buda", hana'nın babası mohsen makhmalbaf ‘ın ‘’bu vahşete tanık olan buda bile dayanamadı, aslında utancından yıkıldı.’’ metaforu üzerine hana’nın kafasında şekillenmiştir.

    oyuncularını afganistan'da yaşayan yüzlerce çocuk arasından seçen hana, filmde hiç profesyonel oyuncu kullanmamış. buna rağmen yaşlarına rağmen çocuk oyuncular çok başarılı. özellikle filmin başrolündeki küçük baktay'ı oynayan.

    yakın plan, elde kamera ile çekilmiş sahneler, karakterlerle özdeşleşmemizi, gerçeklik duygusunu sonuna kadar hissetmemizi sağlıyor. çekimlerde özellikle kullanılan bu amatör çekim, filme belgesel niteliği veriyor.

    yıllarca taliban ve sonra da amerikalılar tarafından piyon olarak kullanılmış, özgürlüğünü ilan edememiş, sonunda kendi kaderine terkedilmiş, açlık ve sefaletle, zorlu coğrafi koşullarda ayakta durmaya çalışan bir halkın savaş psikolojisini çocukların üzerinden, onların oyunlarının içinden anlatmak gibi muhteşem bir yol seçmiş yönetmen.

    şiddetin çocuklara etkileri açısından oldukça sert bir analiz.

    !---- spoiler ----!

    baktay’ın:
    ‘’ben savaş oyununu sevmiyorum, oynamak istemiyorum’’
    "baktay öl! ölmeden özgür olamazsın!" sözleri de en vurucu sahnelerden.
    !---- spoiler ----!