1. -boğaz köprüsünde silah indirmiş olan birçok askerimizin boğazlarının kesilmesi, birkaçının köprüden atılması.
    -sabaha kadar her sokakta selaların, ezanların, ilahilerin okunması.
    -ilk kez tbmm'nin bombalanması fakat uçakla gelen adamı havada indirmeyen f16'lar.
    -televizyonlarda asla şehit denirken asker sayısını kapsayarak konuşmamak, halkı ve polisi saymak.
    -gösterme darbeyi atamın ilkeleriyle gelişiyormuş gibi göstermek.
    -askeriyenin azınlığa ne yardım etmesi ne de karşısında durması.
    -tayyip ağanın polis devleti olan şeriat türkiyesi'nin ilk adımını atması.
    -demokrasiyi savunuyormuş gibi sakallı sarıklıların sokaklara demokrasi çağrısıyla dökülüp asker öldürmesi.

    vücudun bir uzvu var. "ora"lara geldi bu ülke bugün, hayrını görsün herkes.
  2. çarşıda yürürken yanından geçen herhangi bir insan, belki alış veriş yaptığın esnaf, normal senin benim gibi bir insan sanıyorsun ama katil! psikopat! işid üyelerinden hiçbir farkı yok. boğaz kestiler, bir insanın boğazını kestiler! genç çocukları döve döve öldürdüler! katiller aramızda, deliler, canilerle yaşıyoruz. televizyonda binali iki lafı bir araya getiremiyor, biz katillerle yaşıyoruz. halk cinayet işliyor! akplilerin pislik insanlar olduğunu biliyordum ama bu çok başka. zihnimde aynı kelimeler tekrarlayıp duruyor: aramızda katil var!

    dünden geriye bende mide bulantısı kaldı, ben de düne insanlığa olan güvenimi ve psikolojimin yarısını bıraktım.

    çok eğlendiler mi acaba? binali diyor ki, "darbeciler hak ettikleri en ağır cezayı görecek"miş. ya çıldırmış, gözü dönmüş, vicdanını kaybetmiş, kafayı belli bir ideolojiye takmış katil çomarlar?
    - evin üstünden jetler geçerken acaba bir füze de bize atacaklar mı? -diye düşünüyorum. durduk yere sokakta bu katillerin ortasında bulursam kendimi? o erlerin yerinde olsaydım?

    " irademizi sınamayın"
    "tekrar bütün ülkemize geçmiş olsun diyor, 15 temmuz demokrasi bayramımız kutlu olsun diyorum"

    ülke kaos içinde, meclis 3 kere bombalanmış, intermette başı kesilmiş erin fotoğrafı dolaşıyor, hemen hemen aynı yaş grubunda olduğumuz gencecik askerler öldürülüp istiflenmiş, ağızları gözleri açık kalmış, ülkenin bir diğer makul %50'si buralardan gitmek istiyor, geriye kalanlar potansiyel katil, yolda ezilmiş bir kedi gördüm...

    binali o botla ezilmiş gibi olan yüzünle, copy paste laflarınla seni ibrikçi bile yapmazdım. ama şu sıra dışı hayata bak, canımız sana bi de narsist aşağılık insanlık yoksunu şerefsiz hırsıza emanet olmuş..
  3. şu tankın içinde tekmelenen asker. sonra polis geliyor sarılıyor, onu oradan alıyor ya... o görüntüyü her izlediğimde, o çocuğun yüzünü her gördüğümde, ben kahrımdan ölebilirim.. ölebilirim çünkü öyle bir özetliyor ki her şeyi.....
  4. koca bir boşluk...

    geceden başlayan ve bugün devam eden o kadar kötü ve o kadar berbat şey yaşandı ki, haliyle hayatımızda koca bir boşluk kaldı.

    bir çoğumuzun ilk defa başına "darbe" denen şeyin azıcığı geldi. anne ve babalarımızdan duyduğumuz ve bizimde internet ve reel ortamda sık sık kullandığımız o "darbe"ye ramak kalmıştı. gece yaşanan hadiseler çok çok başkaydı. ne harfler yazabilir ne de insanlar anlatabilir. öyle bir şeydi ki, sabaha evime askerin gireceğini hissettim gecenin kör vaktinde. kitaplığımda yan yana duran nutuk ve komünist manifesto'yu düşündüm. anne ve babalarımıza kitap yaktıran zihniyetle biz de tanıştık diye geçirdim içimden. annemi, olaylardan bir haber, yataktan kaldırdım. "anne kalk, darbe oldu" dedim. darbe oldu! şu iki kelimenin anlamı ne derin ne kasvetli halbuki...

    ölen babamı düşündüm gece. 12 eylül faşizminde yaşadıklarını, yaktığı kitapları ve kendimi bildim bileli bacağındaki izi ve çürümeyi -ki ölene kadar o iz ve çürümeye neden olan şeyi bilmiyorum. anlatmadı-, nasıl dayandığını düşündüm. sonra birilerinin çağrılarını izledim. "sokağa çıkın" dediğini işittim. hani binlerce genç sokağa çıktığında "ne işiniz var?" denilen sokağa... "sokağa çıkanlar teröristtir" yaftası yapıştıranları düşündüm. o birilerinin işaretiyle sokaklarda insanlar gördüm, camiilerde sela ve ezanlar işittim. uyuyamadım. olup biten her şeyi canlı canlı izlediğimiz de kendimizi ülke olarak bok çuvalı gibi hissttim, düşündüm!

    belki dedim kendi kendime, evden alınıp götürülen ve bir daha haber alınamayan insanlar gibi alınacağız dedim. 36 yıl sonra, cumartesi anneleri'ne yenileri eklenecek diye geçirdim. bugün uyuyacağız ama ya yarın? yarın gözümüzü hangi karanlık oda da açacağımızı düşündüm. düşündükçe karamsarlaştım. sonrasında da koca bir boşluk oluştu içimde. ulan dedim, yarın ne bu ülke eskisi gibi olacak ne de insanlar... evet. şükür ki o darbe gerçekleşmedi ama yeni yeni şeyler gerçekleşti. insanlar sokakta barbarca şeyler yaptı. masum bir sürü insan öldü. asker-sivil-polis. ne için? soruyorum ne için? sen, ben facebook ve twitter'da birbirine geçirmemiz için mi? ha? dün bir şeyler oldu bize, ülkeye. ancak her toplumsal olayda olduğu gibi yine düştük birbirimize. yine analizler kastık, yine fotoğraflar paylaştık. ne için? kim için?

    neyse... ne diyorduk? ha, tamam... bugünden geriye kalanlar... bugünden geriye hiç bir bok kalmadı. kalan tek şey, kocaman bir belirsizlik ve boşluk...
  5. bir arkadaşımla buluştuk öyle içiyoruz falan.. sonra böyle ortak bir arkadaşımız geldi ortama. çok iyi böyle saf bir çocuk zaten severim bayağı, tatilin nasıl geçti dedim memlekete gitmiş, sonra fındık toplayıcılığı yapmış mevsimlik işçi alıyorlar ya, sonra o parayla kurban bayramında afrikaya kurban bağışlamış böyle uzun uzun anlattı falan, sigaranın biri yanıyor öteki sönüyor bende o anlatırken.. işte tarlayı anlatıyor, kaldığı yeri anlatıyor, fındığı anlatıyor, havasını anlatıyor... o anlattıkça ben yakıyorum çünkü o kadar iyiki içimde garip hüzünle karışık bir saygı oluşturuyor.. ev kirasını zar zor ödeyen çocuk, eski ev arkadaşı evlenip gidiyor buna bir ton da borç takıyor. ben bir iki kere dedim hani param yok diye de beraber yiyip içtiğim insanın ümüğüne nasıl yapışayım işte ödüyorum diyor. hakkı yenmez bir çocuk bilmiyorum bu gün o anlattı ben üzüldüm, o anlattı ben gıpta ettim, o anlattı ümidim arttı.. çok güzel insanlar var halen daha.