• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.33)
bulantı - zeki demirkubuz
ahmet, sevgilisiyle birlikte olduğu gece karısı ve kızını trafik kazasında kaybeder.kimseyi umursamayan ahmet, bu trajik olaydan çok etkilenmeden hayatına devam eder. bir noktadan sonra hayatında bazı değişimler meydana gelecektir.


  1. 2 ekimde vizyona girecek.beklemedeyiz.
    gamit
  2. film kesinlikle kötü değil. çok muhteşem de değil. ha vasat mı, vasat da değil.

    yerine göre berbat, yerine göre harikulade, yerine göre ortalama...

    etkileyici fotoğraflar görme beklentisiyle gidilebilir. fakat fotoğrafı görmek de göz ister tabii.

    filmi görsel olarak başarılı bulduğumu söyleyebilirim. ışıklandırma, gölgelendirmeler, çekim açıları vs gayet hoş.

    filmin hikaye kısmı için fazla bir şey söylemeyeceğim fakat klişelerden kurtulmuş, kendine has tarzla hayatın değişik güncel/eskimeyen yanlarını işleyen bir yapım.

    oyunculuklar genel olarak iyi fakat "oyuncu demirkubuz" epey kötü.

    ayrıca doğrudur; iklimler, bir zamanlar anadolu'da ve (ucundan kıyısından) kış uykusu filmlerine ufak tefek göndermeler var.

    bence izlenmeli.
  3. dün ön gösteriminde izledim kendisini. benim puanım 7/10, beklentisiz gidilerek izlenmeli, yoksa yerli sinemada müthiş filmler var, bu vasat kalıyor.

    *bundan sonrası spoiler içerir.*
    bir ben mi hissettim bunu bilmiyorum ama nbc'nin iklimler'i ile bi çok ortak noktası var. kendisi ve karısının oynaması/ahmet'in akademisyen olması vs.

    ve o kapanmayan kapılara selam olsun.
    b-612
  4. sartrenin bulantısıyla hiçbir alakası yok ama açıklamaya göre alaka şurda;

    zeki demirkubuz sartrenin bulantısını senaryolaştırmak istemiş ve bilgisayarında bu dosyayı açmış. sonra olmayınca o dosyada bu senaryo gelişmiş. adı da aynı kalmış.
    ben de merak ederim film isimlerini nasıl seçiyorlar diye. tamamen yanlışlık.
  5. film boyunca "neden?? neden böyle bir şey yapmış??" dedim.
    sanat filmi yapmakla bilinen bir yönetmenin filminde, hele ki adı "bulantı" ise seyircinin gülmesi? üstelik insanların durumun komikliğine değil durumun kendisine güldüğünü düşünüyorum. "kızlı erkekli" esprisinin artık eskidiği konusunda hem fikiriz sanırım. eleştiri yapmak, politik olmak için binbir yol var, eğer bahane bu ise.
    bir sahne var ki gerçekten hayretle izledim. hastane sahnesi. (spoiler de sayılabilir burası) doktorun açıklamalarına tüm salon güldü. haksız da değiller. durum şu ki, bahsettiği mesele cyborg pedagogy adlı bir makaleden. sanırım zeki demirkubuz bu makaleyi okuyup, haliyle, beğenmiş ve kullanmak istemiş. fakat şöyle ki bu konuyu bilmeyen için durum çok absürd, bilen için ise bilgi fırlatması niteliğinde. haddime değil elbet ama olmamış, çalışılmamış gibi geldi bana.
    masumiyeti çok sevmiş bir insan olarak (kader'le ilgili de sıkıntıları olan biri olarak) bu filmi beğenemedim ben.