1. statin türü kolesterol düşürücü ilaçlar, damar tıkanıklığında rolü olan kötü kolesterolün düşürülmesindeki en etkin tedavidir ve geçirilmiş kalp krizinden sonra kullanıldığında yaşam süresini uzattığı kanıtlanmış üç-beş ilaçtan biridir. türkiye'de milyonlarca insan bu ilaçları kullanıyor.

    hanımefendi tv'ye çıkıp "statinler ölümdür" dedi. "amerika'da bile artık bu ilaçlar kullanılmıyor" dedi. "ilaç tekellerinin para kazanması için derneklerce destekleniyor" minvalinde bir şeyler söyledi. sonra ne oldu biliyor musunuz? binlerce hasta kolesterol ilacını bıraktı. kardiyologlar ve dahiliyeciler hastalara yalvardı ama çoğunu ilacı kullandırmaya ikna edemediler. yani hastalar tv'de çıkan bu prof. dr. hanımefendinin tek lafıyla intihara kalkıştılar. bu yüzden ölenler de oldu. türk kardiyoloji derneği açıklama yayınladı, şikayetçi oldu. ama sonuç olarak zararı sabah kuşağı izleyip medet uman cahil insanlar gördü.

    gebelik şeker hastalığına çok yatkın bir durumdur. normalde diyabet hastalığı bulunmayan bir kadın bile gebeliği sırasında şeker hastası olabilir ve bu karnındaki bebeğe zarar verebilir. bu yüzden gebeliğin 7. ayı içersinde kadınlara ogtt uygulanır, standartları uluslararası guideline'lara göre sağlık bakanlığı tarafından belirlenmiş bir testtir. çokça faydası görülmüştür, bu uygulamadan şikayetçi olan kadın doğum uzmanı ben pek görmedim.
    elbette tıbbi uygulamalar da, ilaçlar da her zaman %100 faydalı değildir, kâr ve zararı hesaplanarak uygulanan şeylerdir. akademik ortamlarda ilaçların ve testlerin getirisi-götürüsü tartışılabilir. herkese uygulanmasının gereksiz olduğu, belli risk gruplarına uygulansa daha çok işe yarayabileceği iddia edilebilir. ama dediğim gibi bu tartışmalar dilinizden anlayan insanlarla, akademik ortamlarda yapılır.
    bu hanımefendi, tv'de bir sabah programına çıkıp "ogtt zehrdir, yaptırmayın!" dedi. üst düzey akademik bir ortamda dahi çok hararetli tartışılabilecek bir iddiayı sabah programından laps diye ortaya attı. sonra tahmin edebileceğiniz gibi Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği karşı bir açıklama yayınladı, şikayetçi oldu. ama binlerce gebe kadın bu testi yaptırmayı reddetti, hepsinin de vebali hanımefendinin boynunadır.

    akademik açıdan kendisinin yetkinliğini tartışmam. bakınız, iddia ettiği görüşlerin doğruluğu/yanlışlığı konusunda da fikir belirtmedim. tek bildiğim üslup ve usülen çok yanlış yaptığıdır. üst düzey akademik ortamlarda tartışılması gereken konuları sen sabah atv'ye çıkıp iq'su 50 civarındaki insanlara dayatırsan, "ben profesörüm, en doğrusunu ben bilirim, dışarıdaki doktorlara itimat etmeyip benim dediğimi yapın!" diye caka satarsan benim gözümde pek bir saygınlığın kalmaz. hatta türk akademik çevrelerinde otoriete sayılabilecek herkes bu hanımefendiyi kınamaktadır, bu da bilinsin. umarım kendisi artık tv'ye çıkıp herhangi bir şey iddia etmekten vazgeçer.

    not: ayrıca bakanlık tv'ye çıkan doktorların hastaları çok etkilemesi yüzünden ekrana çıkabilmek için bir sertifika alınması gereken bir düzen kurmaya çalışmaktadır. hanımefendinin bu çalışmaya tepkisinden de üslubunu anlayabilirsiniz. buyrunuz
  2. hamilelerde gestasyonel diyabet tanısı için yapılması gerekli ve zorunlu olan oral glikoz tolerans testi (ogtt) ni "şeker anne ve bebeğe zarar verir" diye bas bas bağırarak "zararlı" ilan ettiği ve bir çok hamile kadının bu testi yaptırmaktan çekindiği için (malesef böyle çok vaka geliyor) türk jinekoloji derneğiyle mahkemelik oldu. devamında tabip odası kararıyla meslekten 15 gün men edildi.
    ama durur mu dersiniz? televizyonlarda bunun üzerinden de prim yapacak. hiç şaşmaz.

    oral glikoz tolerans testi (ogtt)de anneye yüklenen şeker miktarı 50-75 veya 100gdır.
    50g şeker: yaklaşık 3 porsiyon meyveye eşittir. örneğin:1 elma, 1 ayva, 1 portakal gibi. gayet de yenebilecek, zararsız bir miktar yani.
    ve hatta 1 dilim pasta, ve hatta 1 kase kompostodan daha azdır. 4 top dondurmadan daha azdır.
    aman kulak asmayın.testinizi yaptırın.asıl riskten o zaman korunursunuz.
  3. türkiye'de en fazla karşılaşılan ve başa dert açan sağlık sorunlarından sakınmak için (bkz: diyabet) (bkz: hipertansiyon) vs. sistematik beslenme ve yaşam tarzı önerileri getirmiş olmasıyla gönlüme taht kurmuş insandır.
  4. demeçlerine itibar edip yıllar öncesinden beyaz ekmeği silmiştim tamamen. tereyağ konusunda söyledikleri de ehemmiyetli. açıkçası söylediklerini dikkate aldığınızda zararını değil yararını göreceksinizdir. onu bu kadar popüler yapan da keskin çizgilerinin olması sanırım. ve üretici firmaları karşına alabilmesi. ben takdir ediyorum ve dikkate de alıyorum.
  5. bu kadının bu ülkeye en büyük faydası, hala amerika'da ve dünyada dahi kitlelerce tam olarak anlaşılamayan, kitlelere ulaşmamış bilgiyi çok güzel bir şekilde derleyip toparlayıp insanımıza öğretmiş olmasıdır. peki nedir bu bilgi diye soracak olursanız, özetle şu,

    küçüklükten beri obezitenin, şişmanlığın ve buna bağlı hastalıkların tümünün yağ ve yağ türevlerinden kaynaklandığı bize öğretildi. sırf bunun için zamanında koskoca bir yarım yağlı - yağsız bir diet yiyecek endüstrisi bile oluştu. bugün dahi koskoca diyet uzmanları hala ve hala yağdan uzak durulması gerektiğini belirtip güncel bilgiden ne kadar uzak olduklarını belli ediyorlar. halbuki yeni bilgi obezitenin en temel kaynağının işlenmiş gıda ve şeker olduğu ortaya çıktı. canan karatay sayesinde bu bilgi ve buna bağlı diet şekli türk halkı tarafından en azından sevenleri tarafından uygulandı ve haklılığı görüldü.

    güncel bilgi iyidir, dünyadan uzak kalmamak gerekir.
  6. bir ara tüm söylemlerinin ne kadar anlamsız olduğunu uzun uzun açıklayacağım.
    ancak özetle şunu söylemek isterim. yapmayın etmeyin dinlemeyin teyzeyi.
    10 yıla kalmaz kalp damar hastalıklarınddan gönderecek hepimizi.

    şu ana kadar (sadece bildiklerim)
    türk jinekoloji birliği,
    kardiyoloji birliği,
    bizim diyetisyenler derneği
    gibi sağlık otoriteleri,
    gıda mühendisleri, ekmek üreticileri derneği, eczacılar birliği gibi kurumlarla da sırf bu deli saçmaları yüzünden davalıktır. artık bir yaptırım gelsin toplu katliama sürüklemesin halkı. dileğimdir.
  7. türkiyenin müzik,siyaset, sanat ve birçok dalda sahip olduğu soytarılan tıp dalındaki temsilcisi. dinlemem, itibar etmem. muhabbetlerde espri konusu olarak geçebilecek insan.

    (bkz: bir elma yediğinizde 5 km koşun)
  8. kitapları okunup önerileri harfiyen uygulandığında çok daha sağlıklı ve fit bir yaşama ulaşabileceğiniz ama her şeye rağmen çok da ciddiye alınmaması gereken bir insan. "ekmek yemeden doyamıyorum yha" kafasında olanlar zaten gidip ötede oynasın.
  9. cnn türk gündem özel programında ailesinin "cumhuriyet" anılarını anlatarak, sağlık konusuna geçti. şekerin zararlarını anlatıyor ve harvard profesörlerinin şeker lobisinden rüşvet alıp yağı kötülediğini belirtti,22 ekim itibariyle dünya sağlık örgütü'nün şekere savaş açtığını da belirtti. isveç sağlık bakanlığı 2013 yılından beri "az yağlı değil az şekerli" politikası yürütüyor dedi.
    ekleme: ben 1 defa dolandırıldım, siz hergün dolandırılıyorsunuz. dedi, ne kadar doğru açıklama şaka maka aldığımız ürünler içinde ne olduğunu bilmemek vs. her gün dolandırılmak değil mi?
  10. şimdilerde yeni kitabı ve söylemleri ile canan hoca yine gündemde. kronik hastalıkarın aslında daimi olarak yok edilebileceğinden bahsediyor demeçlerinde. hali hazırda ilacın peynir ekmek gibi tüketildiği bir dönemde, sürekli olarak hasta gezmemiz elbet de birilerinin işine gelecektir. bu konuda katılıyorum kendisine. bunu son dönemlerde ekşi sözlükte bir yazar da dile getirmiş; henüz türkçe'ye çevrilmemiş bir kitaptan yaptığı alıntılar sonucu. the obesity code adlı kitaptan yaptığı alıntılarda; tam da uzun zamandır karatay'ın vurgu yaptığı konular ele alınmış.

    kimine göre dahi kimine göre çatlak bir profesör.ben şeker konusundaki hassasiyetine katılıyorum. şeker günümüzde çok güçlü bir biyolojik silah; bu da yadsınamaz bir gerçek.