1. mutlu
  2. anlattığı müsabakalara değer katan,bu ülkenin yetiştirdiği en değerli spor adamlarından biridir.özellikle tour de france ve atletizm anlatıları tadından yenmez.
  3. biraz önce ted konuşmasını dinledim, (...cümlenin devamında ne yazsam eksik kalır.)

    "sana kanser teşhisi koysalar hemen orada ölürdün. ama o, o anda yaşamaya başladı." ikuru (1952) bu adama cuk diye oturmuş.
    b-612
  4. Her ayın ilk günü için iki şaşmaz rutinim var. Birincisi kiramı yatırmak, ikincisi ise en yakın kitabevine yahut dergi standı olan herhangi bir yere koşup, caner eler'in socrates dergisi'nin girişine yazdığı yazıları, çantamı ve ceketimi yere fırlatmak ve okuduğum süre boyunca tüm dünyadan soyutlanmak suretiyle okumak. Muazzam derecede içten, mütevazı ve ilham verici yazıyor; kendisi de öyle bir karakter zira. Sonra, çok başarılı bir anlatıcı. Kısacık yazılarda kocaman hayatları, külfetli zorlukları, efsanevi başarıları aktarıyor. Birikimli de. Sporu sinemaya, müziğe, fotoğrafçılığa, tarihe, akla gelebilecek hemen her kanala zorlanmadan bağlayabiliyor, hayran kalıyorsunuz. Sevilen bir filmi dönüp dönüp izlemek gibi, aklıma düştükçe, iyimserliğini ve duyarlılığını hissetmek istedikçe eski sayılardaki yazılarını okuyorum. Beni ayrıca etkileyen bazı kısımları bir kenara not etmişim, aşağıya bırakıyorum. Ve de şuradan dergi bünyesinde yazdığı tüm yazılara erişebilirsiniz.



    Mayıs 2018 - "Risk" sayısından:


    “Bu dönemde bu ülkede dergi yapmayın” diyen çok olmasına rağmen konfor alanlarımızdan çıkıp ekipçe sevdiğimiz ya da bazen sevmediğimiz hikâyeleri anlatmak için yola koyulduk. Herkesin hayatta zaman zaman yürümek zorunda kaldığı ip gibi ince bir yol olabiliyor. Saliselik ya da yıllar süren karar sizi ipin bir tarafına düşürebiliyor ya da o yolun sonuna kadar yürütebiliyor. Risk deyince akla hep para ve başarı gibi kavramlar üzerinden örnekler gelebilir. Ama sadece onlar değil; mental, duygusal ve yapısal birçok hayati risk söz konusu… Mühim olan onları göze alabilmek.

    Hayatta ‘sıfır risk’ arayışı gerçekçi olmayan ve yaşamayı kısıtlayıcı bir yaklaşım getirebilir. Ama risk aldıran ve riske sokan arasındaki farka da dikkat etmek gerekebilir."



    Kasım 2017 -"Eşitlik" sayısından:


    "Ben bir engelliyim. 2001’de hastalandıktan sonra 2014’e kadar kanedyenlerle yani bir çift değnekle yaşadım. 2014’te de sağ bacağım diz üstünden ampüte edildi. 2015’ten bu yana da protez ile yürüyorum. Farkındayım, yazıya bir ‘Adsız Alkolikler’ toplantısına başlar gibi girdim. Fakat yandaki illüstrasyonun konusu olan karenin hikâyesini anlatabilmem için bunu söylemem gerekiyordu. John Berger, Bir Fotoğrafı Anlamak adlı denemesinde fotoğrafın eşsiz gücünü tek bir anı yakalamasından, yani gözle görünür sınırlılık hâlinden aldığını söyler. “Gösterdiği şey, gösterilmemiş olanı akla getirir” diye açıklar bunu. Berger’e göre, mevcut olanla olmayan arasındaki yakın ilişki herhangi bir fotoğrafta hemen dikkati çeker. Buz, güneşi; keder, trajediyi; tebessüm, hazzı; beden, aşkı diye ilerler gider…"


    Temmuz 2015 - "Duygular Senfonisi" yazısından:


    "Sporda başarılı olmanız için aşka ihtiyaç duyarsınız. Aşk tek kişilik olabilir, bazen spor da öyledir. Ama bir kişinin daha varlığı sizi daha güçlü kılar."


    Mayıs 2015 - "Maç İzleme Deneyimi" sayısından:


    "Ekran önünde filizlenen, ardından yavaş yavaş tribüne doğru kayan, devamında mesleğe dönüşen spor tutkum, beni dünyanın farklı noktalarına yollamayı sürdürdü. Bir zamanlar Obradovic’in ellerinde yükselirken izlediğim kupaya, 2010’da Paris’te mikrofonun arkasından bakıyordum. Çocukken Amerika’dan eş dost yardımıyla getirilen kasetler sayesinde görebildiğim NBA yıldızları, sonrasında anlatım kabininden aktarmaya çalıştığım adamlara dönüşüyordu. Yüzler değişmiş, ‘an’lar kalmıştı. 1988’in bir Eylül sabahı gazetede tam sayfa fotoğrafına baktığım Ben Johnson-Carl Lewis düellosu, yıllar sonra İstanbul’da anlattığım 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda aklıma düşüyordu. Yelena Isinbayeva, birkaç metre önümde sırıkla atlamada dünya rekoru kırmaya çalışırken, ben dopingle kırılan o eski 100 metre rekorunu hatırlıyordum."
  5. 9 haziran itibariyle socrates dergi'nin raflarda yerini alamadığı serzenişini duyurmak istediğim yazar. dünya kupası geldi çattı, elimizde bir fikstür olsun iki makale okuyalım dedik yok olmadı. vaktiyle bir röportaj teklifinde bulunmuştuk onu da görmezden gelmişti.