1. fırıncı telaşla genç kıza seslenir.

    - onu ellemeyin, diğer ekmeklerden seçiniz bayan voletta. o ekmek satıldı.
    + almak istiyorum, size bedelinden daha fazla ödesem?
    - bedeli; açlık. o ekmeği yerseniz sizi acıktırır, tok kalmak için de ölüme sarılırsınız. cellada ayrılmış bir pay bu. lütfen diğerlerinden seçin bayan voletta.

    **

    1775 yılına kadar fransa'da cellatların ihtiyaçları halk tarafından karşılanıyordu. osmanlıdaki gibi devlete bağlı, maaşlı, kadrolu çalışan sınıfına girmiyordu cellatlar. sırtını devlete değil, ölümün karanlığına dayamak, onları yaşadığı toplumun esnafına tabii olmaya itti. her karanlık, ait olduğu ışığı arardı. fakat fransız toplumu, cellatlarını sahiplenmek konusunda o kadar da istekli sayılmazdı. aksine cellatları dışlarlardı, asla konuşmazlardı, cellatlar ancak güneşin batmasına yakın ortaya çıkarlardı, celladın girdiği sokağın neşesi çekilirdi, insanlar cellatlarla konuşmamak için evlerine ve dükkanlarına girerlerdi. kendine saplanmış bir balta gibi şehri dolaşırdı cellatlar. onlara asla kız verilmezdi, halktan biriyle evlenemezlerdi, durum böyle olunca cellatların soyunun tükenmemesi için katolik kilisesi tarafından "cellatlar aile içi evlilik yapabilir" izni bile çıktı. aile içi evlilik aksi halde büyük bir günahtı.

    cellatlarla sözlü iletişim kurmak mümkün değildi. o yüzden kasap, manav ve diğer esnaflar tezgahlarının kenarına malları hazırlayıp bırakırdı. cellatlar gelip kasaptan etini, manavdan meyve sebzesini, şarapçıdan şarabını sessizce alıp giderdi. bunlara "celladın payı" denirdi.

    fırında ise, özel bir ekmek beklerdi kendisini. fırıncının, tersine çevirdiği bir ekmek. halka satılacak tüm somunlar, sırtüstü sıralanırken, içlerinden biri ters çevrilerek yüzüstü konulurdu köşeye. bu celladın payıydı. cellat sessizce gelip ekmeğini görür, alır ve giderdi.

    halen fransa'nın birçok bölgesinde "ekmeğin sofraya ters konulması" kötü şeyleri, cellatları ve dolayısıyla ölümü çağrıştırır. bu yüzden ekmeğin ters konulmasının iyi şeylere yol açmayacağı inancı halen yaşar orada.

    bizde ise, ekmeğin sofraya ters konulmaması inancı tacik kültüründen gelir, daha geriye bakacak olursak sümerler ve özellikle tanrı temmuz ile ilişkisi olduğunu çok net görürüz.