1. sadece iki parçasını gördüm ve yazma gereği hissettim. zira bu adamı ben kelimelerle ifade edemem. bende yeri çok ayrı. abartabilirim bu yüzden azıcık kusuruma bakılmasın lütfen.

    51 yaşında taş gibi bir delikanlı o; abd'li müzisyen, ses sanatçısı, besteci. gerek solo çalışmaları gerekse soundgarden ve audioslave ile yapmış olduğu çalışmalar her zaman ses getirmiştir. grup olarak dağılsalar da üyelerle olan bağları hiç bir zaman kopmamıştır. yakın zamanda higher truth adlı son solo albümünü piyasa çıkarmış olan sanatçı, bu albümüyle istediğim ve beklediğim başarıyı nazarımda kazanamadı ama bu onu her zaman dinleyeceğim gerçeğini de değiştirmiyor.

    2009 yılında piyasaya çıkardığı scream adlı albümü bence çok daha başarılı. ya da tarz olarak daha çok sevdiğim için mi böyle düşünüyorum, bilemedim.

    çeşitli film müziklerine de el atan bu büyüleyici sesin çığlıkları bile ayrı bir güzeldir müzik içerisinde. kendisine audioslave grubunda eşlik eden tony morello ile inanılmaz işler yapmıştır. birinin sesi, diğerinin gitarı ...büyüleyici ve adeta hipnoz etkisi yaratır sizde.

    evli ve iki çocuk babası cornell, sahne çalışmalarına ve konserlerine devam etmektedir.
  2. doğum günüdür bugün; iyi ki de doğmuş.. benim için yeri çok ayrı, sesini mükemmel kullanan ve söylediği her şarkıya hayat vermiş bir adamdır. tarzıyla, duruşuyla, yorumlarıyla...

    her ne kadar son solo albümü, higher truth hayal kırıklığına uğratsa da beni; tarz olarak beğendiğim bir çalışmaya imza atmıştır bu yıl içinde. takım çalışmalarını özledim ayrıca bu adamın.

    (bkz: audioslave)
  3. hayvanlar gibi sesi var bu adamın.
    geçen gün bir deneyeyim bakalım çıkabiliyor muyum dedim de ııh, olmuyor valla..
    (*:robert plant)'in günümüz versiyonu resmen herif.
    (*:slaves and bulldozers)'i her dinleyişimde vokal orgazmı geçiriyorum.
    valla adama gıpta etmemek elde değil.
    yakışıklı, güzel sesli, müzisyen vs vs.
    mükemmel erkeğe yakın bir yerde.
    ailecek seviyoruz
  4. bu sabah ölüm haberini duymamla beni sarsan karizmatik adam... sanki gerçekten tanıdığım birini kaybetmişim gibi hissediyorum, öksüz kalmak gibi... yavaş yavaş seattle tayfasını da kaybettiğimizi gösterdi onun kaybı... ( eddie vedder lütfen sen bari bize bunu yapma...)

    dün gece detroit'de verdiği konserden birkaç saat sonra ani ve beklenmedik bir şekilde öldüğü yazıyor pek çok yerde...hem de 52 yaşında...

    ne denir ki... kelimeler düğüm düğüm oldu, güle güle güzel adam... yaşattığın her an için binlerce kere teşekkürler...
  5. şaka gibi abi inanamıyorum hala.
    nasıl olur lann?
    daha yeni sosyal medyada paylaşım yaptı.
    hatta emre yücelen ses analizi kanalında bahsi geçti.
    amk bu grunge'ın.
    kurt, layne, scott şimdi chris..
    ulan ya..
    bir de ben hep kendisini yetenekli müzisyenlerin kankası olarak görürdüm.
    kendisi bir röportajda andrew wood'tan, layne'den, jeff buckley'den, kurt'ten falan bahsediyordu.
    huzur içinde uyu.
    edit: şimdi right turn'u her dinlediğimde ağlayacak mıyım ben??
  6. Dostlar beni bırakıp,
    dostlar, böyle hışımla
    nereye gidiyorsunuz?
  7. grunge müziğin tonu mudur intihar bilemedim ama kuytularında bu düşünceyi yaşattığından eminim. daha neler yapacaktı tribi boş gibi belki hiçbir şey yapmayacaktı, Cornell'in bıraktıkları yeter. kendi kararı saygı duyuyorum ama üzülmeden de edemiyor insan. like a stone ile ilgili şöyle bir paylaşımım olmuştu, bir çağrışım olabilir mi? umarım beklediğini bulmuştur.

    “Bugünlerde konsantre olmak çok zor. Cornell’in inşa ettiği tarih ve Bowie’nin müzikal mirası hakkında düşünüyordum. Sonra beynim amaçsızca yolundan çıkmaya başladı ve bu hiç iyi değil. Bir süredir bazı konular hakkında konuşmuyorum; ama sanki şimdi her şey daha çok batıyor çünkü gerçekten çok yakın bir arkadaşımı kaybettim.

    Biz 4 erkek kardeş büyüdük. 2 yıl önce bir kardeşimi yine trajik bir kazada ve sonrasında da birkaç değerli insan daha kaybettim. Bu konuda gerçekten hiç iyi değilim. Gerçekliği kabul etmeye de hiç niyetli değilim, bu da sanırım benim bununla nasıl başa çıktığımı gösteriyor. Ama şimdi ailesi, hayranları, grubumdaki ve kesinlikle onun grubundaki kardeşlerim için burada olmak istiyorum. Ama bu tür şeyler zaman alıyor ve benim arkadaşım da sonsuza kadar burada olmayacak. O yüzden bu mesajı etkilenen, eve dönünce ya da hemen burada, iyi düşünceleri olan bu adama minnettar olan herkese yolluyorum.

    Biliyorsunuz, o benim için sadece bir arkadaş değil, ardından baktığım büyük kardeşim gibiydi.

    Haberlerden iki gün sonra -sanırım ikinci geceydi- suya yakın, küçük bir kamarada, onun seveceği bir yerde kalıyorduk. Ve bütün bu anılar gece 01.30 gibi zihnime dolmaya başlayıp beni uyutmadı. Büyük anılar, her zaman düşüneceğim anılar…

    Sonra anıları durduramadım ve sanki komşularım müzik açmış da engel olamıyormuşum gibi uyuyamadım. Sonrasında, küçük anılara sıra geldiğinde daha iyiydi. Düşünüp durmaya devam ettim. Ardından böyle değerli saatler geçirebildiğim için ne kadar şanslı olduğumu fark ettim. Biliyorsunuz bütün bu küçük anılar çabucak geçiyor ama ben onlara saatlerimi verdim. Ne kadar da talihliydim! Sonra üzgün olmak istemedim. Minnettar olmak istedim, üzgün değil. Hala bu anılar hakkında düşüyorum, kalbimdeki bu anılarla yaşamaya devam edeceğim ve onu sonsuza kadar, hep çok seveceğim…”

    eddie vedder